Alec birkaç dakikadır masada öylece oturmuş Magnus'u izliyordu. Magnus hala konuşmaya başlamamıştı.
"Beni buraya susup oturmak için mi çağırdın?"
"Aslında hayır." Dedi Magnus ne diyeceğini bilemez halde onu süzerek. "Aslında olay... gittiğin zaman iletişimimiz kopsun istemiyorum."
"Olayları biliyorum Magnus, Izzy sana gerçekleri anlattı değil mi? Onu sizin binadan çıkarken gördüm."
"Alec bak..."
"Sana ne dedi bilmiyorum ama bana acıdığın için yardım etmeye çalıştığını anlamayacak kadar aptal değilim."
"Acımak mı? Alakası bile yok Alec."
"O zaman neden acı çeker gibi bakıyorsun bana, kimsenin acımasına ihtiyaç duymuyorum."
Alec ayaklanmaya çalıştığı zaman Magnus hızlıca onun elini tutmuştu.
"Gerçekten... öyle bir şey yok Alec. Ben pişman olduğum için öyle bakıyorum."
"Pişman olmak için geç kaldın bence." Dedi Alec yerine otururken. "Senden destek istemiyorum."
"Ama ben destek olmak istiyorum."
Alec sinirle soluduğu zaman yan taraftan birisinin ona seslenmesi ile o yöne dönmüştü. Karşısında hiç görmek istemediği birisi duruyordu.
"Alec, seni burada göreceğimi hiç düşünmemiştim."
Jason konuşurken Magnus gelen kişiye göz ucuyla bakmakla yetinmişti. Jason ise o sıra masaya hiçbir şey sormadan oturdu.
"Asıl ben seni burada göreceğimi hiç düşünmemiştim." Dedi Alec sinirli bir tonla konuşarak. Eski sevgilisi ile karşılaşmak için ne harika bir zamandı ama...
"Temelli döndüm artık, Mike ile de tamamen ayrıldık, gerçekten kimse bir sen olmuyor biliyor musun?"
Magnus'un bir kaşı havaya kalkarken Alec sinirle soludu.
"Bu arada bu ihtiyar kim?"
"İhtiyar mı?" Dedi Magnus daha da sinirli bir halde Jason'a bakmaya başlayarak.
"Seni ilgilendirmez Jason, masamızdan gider misin?"
"Benden sonra zevklerin bayağı kötüleşmiş Alexander."
"Alexander?" Magnus sakin kalmak adına dua etmeye başlamıştı bile.
"Ah, ona hep böyle seslenirdim, özellikle yataktayken. Nedense çok hoşuna gidiyor."
"Gitmeni söylemiştim!" Alec'in sesi normalden daha sert çıkmıştı ama Jason aldırış etmedi.
"Bebeğim, seni buralarda görmeyi cidden çok istiyordum. Numaran değişmiş ve evine gittiğimde Isabelle beni kovmaktan beter etti. Seni özledim, ciddiyim çok özledim. Bak biliyorum, seni çok üzdüm ama köpek gibi pişman olduğumu bilmelisin. Beni özlediğini çok iyi biliyorum."
Alec normalde çoktan ona dalmalıydı ama Magnus'un sinirli bakışları hoşuna gitmişti. Madem öyle, madem onun için özel değildi, Alec de rahat davranabilirdi değil mi?
"Aslına bakarsan seni cidden özledim, nedense insanlar seni özlememe neden olacak şeyler yaptılar."
Bunu derken Magnus'a ufak bir bakış atmayı da ihmal etmemişti. Magnus olayın oyun olduğundan habersiz bir halde onları dinliyordu ve duyduğu şeyle şok olmuştu.
"İnsanlar böyleler, şuna baksana. Baban yaşında insanlardan umut beslemişsin."
Bunu derken Magnus'u göstermesi ile Alec sırıtmıştı.
"Bu konuda çok haklısın ama Magnus'un fazlaca parası var."
Magnus buna daha fazla dayanacak gibi değildi bu yüzden sinirle ayaklandı ve Alec'e son bir bakış atıp çıkışa yöneldi. Alec birkaç saniye onun arkasından baktıktan sonra ayaklanmıştı.
"Bebeğim, nereye gidiyorsun?"
Alec sinirle Jason'a dönüp onun üstüne doğru eğilmişti.
"Birincisi, ben senin bebeğin filan değilim ve ikincisi..."
Ona sert bir yumruk geçirdiği zaman Jason neye uğradığını şaşırmıştı.
"Sakın bir daha karşıma çıkma."
Şaşkın bakışlar eşliğinde Alec de kafeden ayrılmıştı. Hızlı adımlarla etrafta gezerken gözleri Magnus'u arıyordu.
Birkaç saniye sonra onu ileride görmüştü. Duvardan birisine yaslanmış öylece karşısındaki duvara bakıyordu.
O an Alec'i fark ettiğinde hızlıca diğer yöne doğru yürümeye başlamıştı ama Alec çabuk davranıp ona yetişti ve onu tuttuğu gibi duvara doğru çekti.
"Uzaklaş benden Alec. Tebrik ediyorum, amacın beni sinir...."
Alec onun daha fazla konuşmasına izin vermeden dudaklarına dudaklarını bastırmıştı. Magnus bunu beklermiş gibi ona karşılık verdiğinde Alec birkaç saniye boyunca onun dudaklarını dudakları arasına hapsetmişti.
Sonrasında geriye çekildi ve son kez Magnus'un dudaklarına bir öpücük bıraktı.
"Bu da veda öpücüğümüz olsun. Senden destek istemiyorum, kendim idare edebilirim."
Alec yavaşça ondan uzaklaştığında Magnus onun gözlerinin içine bakmaya devam etmişti. Sonrasında Alec arkasını döndü ve sakince yürümeye başladı.
Ama birkaç saniye geçmeden Magnus onu sözleriyle durdurmuştu.
"Senden hoşlanıyorum Alec. Kaçmaya çalışıyorum ama olmuyor, hoşlanıyorum işte. Kimseden hoşlanmadığım kadar çok hoşlanıyorum. Bedeninden hoşlanıyorum, olduğun kişiden hoşlanıyorum. Çizdiğin yoldan ve bana olan ilginden hoşlanıyorum. Ve istemiyorum; gitmeni, tek başına mücadele vermeni, yalnız olmanı istemiyorum. İzin ver düzelmende sana destek olayım. Sonrasında kal dersen kalırım, git dersen giderim. Ama şimdilik sadece... sana iyi gelmek istiyorum. Bu konuda bana izin verir misin?"
....
Finalden sonra hüzünlü bölüm yazamayıp güzel bağlamak istedim ♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're art
FanfictionMagnus çizimleri çok satan ünlü bir ressamdır. Ve bu aralar sürekli kehribar gözlü, kuzguni renkli bir gencin portresini çizmeye kendini kaptırmışken o gencin bir sergisinde karşısına çıkacağını nereden bilebilirdi ki... *Kısa bir hikayedir*