9. Bölüm: Sorgulanma

72 45 4
                                    

Kollarımı masanın üzerine koymuş bekliyordum. Metal bir masaydı ve soğuktu. Başımı kaldırıp etrafı gözden geçirdim.

Burası küçük bir odayı andırıyordu. Duvarlarda, şu büyük siyah camdan başka bir şey yoktu. Bir de kapıya yakın olan duvara monte edilmiş bir telefon vardı.

Bir sorgu odası için başka ne bekliyordun ki?

Duvarın üst köşesinde, yanında kırmızı ışık yanan bir kamera vardı ve kayıt yapıyordu.

Kapının açılmasıyla başımı kameradan çevirip gelen kişiye baktım. Gri tonlarında bir takım elbise giymiş, otuzlu yaşlarda, siyahi bir kadın masaya doğru yaklaştı. Avukata benziyordu. Savcı da olabilirdi.

Kapının ardında ise bir koruma belirdi ve kapıyı kapattıktan sonra ellerini önünde birleştirip beklemeye koyuldu.

Gelen bayan da elindeki dosyayı masaya bıraktı ve sandalyesini çekip karşımda oturdu. Saçları uzun, kahverengi ve kıvırcıktı. Gözleri de tıpkı saçıyla aynı renkte, uyum içindeydi. Kendine has bir havası vardı. Ya da o şekilde göstermeye çalışıyordu.

"Ben Julia Cassow. Bakanlıktan." elindeki rozeti bana gösterdi. "Buraya geçici olarak tayin edildim. Şuan Polis Özel Kuvvetler Birliği'ndeyim. Anlayacağın buradaki tüm idarî suçlar bölümünden ben sorumluyum ve bir bayan olarak seninle ben ilgileneceğim. Peki bunları neden mi sana söylüyorum? Eğer sorduğum sorulara doğru cevap vermezsen, geri kalan hayatını dört duvar arasında geçirmen için elimdeki tüm yetkiyi kullanma hakkım olduğunu belirtmek isterim. Ama uğraştırmayıp doğru cevaplar vereceğine inanıyorum."

Ben de bakışlarımı ona diktim. Yabancı biri olduğu halde dilimizi su gibi konuşuyor olması ya da onun bu yaşa kadar eğitim görerek tüm yetkiyi eline alması beni ürkütmüyordu. Bilmiyorum, hayatım için artık endişelenecek bir durum yoktu diye düşünüyordum. Suçsuzken, dün bir adamı arabayla öldürerek -o da tam emin değilim- suçlu duruma düşmüştüm. Karşımdaki kadın, avukat ya da savcı değildi. Sadece yapacaklarını söyleyen ciddi bir kişiydi. Ama ne olursa yine de o deliğe tıkacaklardı. Bunu hissediyordum.

"Şimdi," diyerek devam etti Julia. "Evindeki adamı öldürdükten sonra Starwood'a kaçmaya çalışmışsın."

Evimdeki adam mı?

"Ama polisler seni, hiç beklemedikleri bir anda yakalamışlar." dedi Julia. "Pek zorluk çıkarmadığını söylediler. Seni bulduklarında ise kurşunlardan darbe aldığı belli olan bir Jeep'in içindeymişsin. Atladağım bir yer var mı?"

Evet var? Hem de çok. Ama...

"Hayır." dedim

"Peki, şimdi başa dönelim. Evindeki adamı neden öldürdün?"

"Ben kimseyi öldürmedim."

"Öyle mi? Ama olay yerinde bulunan cinayet bıçağında parmak izin bulunmuş."

Mantıklı bir açıklama düşündüm.

"Evet. Evde bıraktığım bazı eşyalar olmuştu. Hepsini götürmemiştim. Cinayeti kim işlemişse, o bıçağı kullanmış olmalı. Ama ben, yapmadım."

"Demek sen yapmadın."

"Evet. Yapmadım."

"Kim yaptı öyleyse?"

"Bilmiyorum."

"Bilmiyor musun?"

"O cinayeti kim işlemiş gerçekten bilmiyorum. Biri bana tuzak kurmuş da olabilir."

"Kim?"

"Bilemem. Belki benden hoşnut olmayan biri."

"Hoşnut olmayan!"

"Dinleyin. Kimseye zarar vermedim. Ne olduysa ben evden çıktığım zaman olmuş, hepsi bu."

"Peki, neden gitmeye karar verdin?"

"Starwood'a mı?"

"Evet."

"Orası benim eski hayatımın geçtiği şehirdi. Orda yaşamaya karar verdim. Bu yüzden gitmek istedim..."

"Adamla herhangi bir problemin var mıydı?"

"Ne? Size ben neyden bahsediyorum? O adamla bir alıp veremediğim..."

"Kim olduğumu söylediğimi sanıyordum. Beni sakın hafife almayın bayan ve sesinizi bir daha yükseltmeyin. Burda soruları sadece ben sorarım, sen de cevaplarsın. Anladın mı?"

Kimin tarafında olduğu belli değildi ama adaletten anladığını sanmıyordum. Bu, egosunu tatmin etmeye çalışan birisinden başkası değildi benim gözümde. Ondan bakışlarımı çekip başka yöne çevirdim.

"Anladım."

"Güzel. Şimdi, cevabı bekliyorum."

"Hayır. Onla alıp veremediğim herhangi bir şey yoktu. Tanımıyordum zaten. Evimin satıldığını görmüş ve taşınmak istedi. Ben de kabul ettim. Sadece bir kaç saatliğine görüşmüştük. Sonra ben evden çıktığımda... onun öldürüldüğünü öğrendim."

"Nasıl öğrendin?"

"Televizyonda, haberlerde gördüm."

Julia, elindeki dosyaya döndü. Birkaç sayfasını çevirirken başını salladı.

Ne bekliyordun, Buket? Sana karşı insaflı davranmalarını mı? Bitti işte. Buraya kadarmış belki de.

"Evet. Elimizde bir de şu Siyah Jeep var. Yani hasarlı bir halde. Murat Akgün adına kayıtlı." Julia halen dosyaya bakıyordu.

Cevap vermedim. Tam olarak ne söyleyeceğim konusunda bir fikrim yoktu. Julia, cevap vermediğimi anlayınca ardında bir soru sordu.

"Tanıyor musun?"

"Tanımıyor-dum. Taki... saldırıya uğrayana kadar."

"Haklısın. Silahlı bir saldırıya uğrayan herkes düşmanını tanır. Ya da adına her ne diyiyorsan." dosyayı masaya bırakıp kollarını göğsünde birleştirdi.

"Hayır. Yani evet, silahlı saldırıya uğradım. Tamam belki de arabayı çalmam konusunda haklısınız ama bana başka seçenek bırakmadılar."

Ona gerçeği anlatmalıydım. Bu durumda haklı olduğumu düşünebilirdi. Yerimde doğrulup masaya biraz daha yaklaştım.

"İki kişiydiler ve bana saldırdılar. Tecavüz etmeye kalkıştılar. Yemin ederim ki doğruyu söylüyorum."

"Bugün mü oldu?"

"Evet."

"Peki bu nasıl oldu?"

"Otobüsü kaçırmıştım. Onlar da Starwood'a gitmem konusunda yardımcı olabileceklerini söylediler. Kabul etmeyecektim ama buna mecbur kaldım. Daha sonra araçlarına bindim. Birkaç kilometre gitmiştik ki arabayı başka yöne götürdüler..." gözlerim dolmaya başlamıştı. Sesim de, yaşadığım o korkunç olay aklıma gelince titrek çıkmaya başladı. "...sonra da bana... saldırmaya başladılar."

Kendime gelmek için biraz nefes alıp vermeye başladım. Julia ise yerinde dönüp, kapıda duran korumasına çıkması için el işareti yaptı. Adam başıyla onayladı ve kapıyı ardında kapatıp çıktı. Julia tekrar bana döndü.

"Yaşadığın olay için üzgünüm. Trajik bir olay." önündeki dosyaları kenara itti ve kendisi de masaya doğru eğilerek ellerini masanın üzerinde birleştirdi. "Dinle Buket. Bu durumun aksi ispatlanmadığı sürece burada kalacaksın ama bir süre. Belki de bir gün. Doğrulandığında ise seni çıkartabilirim. Ama senden bir şey isteyeceğim ve bana yardımcı olursan bunun karşılığını alırsın."

Gözümün kenarına akan bir damla gözyaşını elimin tersiyle sildim ve Julia'ya baktım.

"Dinliyorum."

SON YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin