Zaman duygusunu yitirmiş bir halde öylece kalakalmıştım. Bedenimdeki kan, sanki güçlü bir mıknatıs tarafından çekilmiş gibiydi. Hiçbir şey hissetmemeye başladım, çünkü karmaşık duygular içinde savaşırken, kalabalık toplumda Murat'ı görmüştüm.
Ama şimdi yoktu.
Yanılmış mıydım? Hayır. Onu gördüğüme emindim. Yüzündeki o anlamsız ifadeyi -intikam duygusuyla kavrulmuş ve her an saldırmaya hazır bir kurdun bakışını- fark etmemem imkansızdı. Kalbim deliler gibi atarken, gözlerim, kalabalık arasında kaybolup giden o kişiyi arıyordu.
Ne yapacağımı bilemez bir halde kulübenin önünden uzaklaşmaya başladım. Arkadaşı ölmüş müydü? Bu yüzden beni takibe mi almıştı? Arkadaşına karşılık beni öldürecek. Ne? Saçmalama Buket, bu topluluğun önünde öyle bir şey yapacak kadar aptal biri değil.
Ya öyleyse?
Tanrım, kafayı yemek üzereyim. Polise gitmeli miydim? Onun eşgalini verip şikayet edecektim. Sonra ne olacaktı? Arkadaşı ölmüşse -neredeyse sürekli hep bunu düşünüyordum- polislerin haberi olacaktı. Önüme çıkan yol ikiye değil sanki onlarca yola bölünüyordu. Nasıl bu hale gelmiştim, nerede hata yapmıştım bir türlü aklım almıyordu.
Adımlarımı hızlandırıp ikide bir etrafıma bakınıyordum. Öyle ki onun nefesini ensemde hissediyor gibiydim. Bu düşünce bedenimin her yerine bir ürperti dalgasının yayılmasına neden oldu. Başım dönüyordu adeta. Gözlerim tekrar dolmaya ve nefes alışlarım artmaya başlamıştı. Ellerimi montumun cebine koyup iyice hızlanmaya başladım. Kaldırımdaki insanların arasında geçerken o an birine çarptım.
"Hey, önüne baksana!"
O, kızgın öfkesini üstüme kusarken ben de bir şey olmamış gibi yoluma devam ettim. Bir yere gitmeliydim. İki günlük kalabilecek bir yere. Bu şartlar altındayken kapana kısılmıştım ve çözüm bulamıyordum. Elimin tersiyle, çaresizlik ve korkuyu içinde barındıran gözyaşımı sildim.
Kaldırımdan sağa döndüm ve daha az insan topluluğun bulunduğu ortama girdim. Bu bölge de tıpkı kapalı gökyüzündeki bulutlar gibi soğuk ve karanlıktı. Issız olan bu yerde ilerlerken, kalabalıktan izimi kaybettirdiğimi düşündüm. Şuan peşimde kimsenin olmadığını umarak kafamın içindeki planları belli belirsiz hazırlıyordum. Birkaç metre ilerideki kavşaktan tekrar sağa dönmem ve yeraltı metro istasyonuna giden merdivenlere yönelmem gerekiyordu. Böylece buradan uzak bir mesafeye...
Yan taraftan bir kol, hızlıca ağzımı tuttu ve beni karanlığın içine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YOLCULUK
Misterio / Suspensoİş hayatına kendini adamış bir kadın. Bir gün nedenini bilmediği bir sebepten ötürü işten çıkartılır. Bunun peşine düşse de kimse kendisine pek yardımcı olmuyordur. Zor durumda kalan Buket, bu şehirden gitmeye karar verir. Ancak yapacağı bu yolculuk...