Sabah uyandığımda, odamda olmak beni huzurlu hissettirmişti.. Aylardır evime gelmediğin için doğal olarak özlemiştim... Odamın kapısında annemin bedenini görünce, uykulu bir şekilde gülümsemiştim.
"Günaydın jimin-ssi"
"Günaydın anne~"
"Dün nerelere kayboldun sen?"
Perdemi aralarken, güneşin odamın içine girmesine izin vermişti. Onu dikkatli bir şekilde izlerken konuşmaya başlamıştım.
"Bilmiyorum.."
"Ne demek bilmiyorum?"
Hızla bana döndüğünde, tebessüm etmiştim.
"Sen de yalan bir söyletmiyorsun.. Gidip içtim biraz"
"Aa utanmaz! Bir de yalan mı söyleyeceksin sen anneye?"
"Üzgünüm.."
Yapmacık bir şekilde kafamı eğdiğimde, yanıma oturup bana sarılmıştı.
"Çilek gibi kokan saçlarını özlemişim. Mis kokulu oğlum benim"
"Anne"
"Hmm?"
Saçlarımın kokusunu içine çekerken, konuşmuştu.
"Senin şirketi bırakman iyi olmadı. Yakışmıyor sana böyle ev halleri. Babamın yanına geri dön"
"I-ıh sizin başınızda olacağım artık. Birbirinizi yersiniz falan. Hem nereden çıktı bu?"
İkimizde güldüğümüzde yine ben konuşmuştum.
"Hiiç öylesine. Ama, Ya o zengin koca avcısı kızlar, babamı bütün gün boyunca ayartmaya çalışıyorlarsa? Sonuçta başlarında sen yoksun?"
"Beni gaza getirme jimin!" Kafama sinirle vurduğunda, kıkırdayarak "tamam tamam" diyebilmiştim.
"Hadi.. üzerini giyin ve kahvaltıya in"
"Tamam~"
Yanaklarıma sulu öpücükler kondurup, odadan çıktığında, kollarımı açıp yatağa geri atmıştım bedenimi..
"Huzurluyum.."
••••••••••••••••••
"Günaydın~"
Merdivenlerden inerken, masada oturup yemek yiyen aileme seslenmiştim..
"Günaydın oğlum."
Babam konuştuğunda, masaya oturmuştum. Hyungumdan günaydın demesini beklemiyordum zaten...
Hızla yemek yiyip, koltuklara oturmuştuk. Babam gazetesini eline alıp baş köşeye yerleştiğinde annem, yanındaki tekliye ben ve hyungum ise yan yana oturmuştuk..
Annem, babamın gazete okurken konuşmayacağını bildiği için, bize döndürmüştü gözlerini:
"Jungkook, bugün neler yapacaksın?"
"Bir şey yapmayacağım anne. Evdeyim"
Hyungum, elinde tableti ile ayakkabı çizimleri yaparken, konuşmuştu.
"Ofisine gitmeyecek misin?"
"Hayır. Evde çizip taslak yapacağım"
"Anladım.. jimin.. Sen neler yapacaksın?"
"Taehyung ile takılabiliriz belki"
Hyungum, ilk defa başını elindeki tabletten kaldırıp, bana bakmıştı.. Sonra çizimine geri dönmüştü.
"Umarım o ezik arkadaşını bu eve getirmezsin."
Hyungumun sesi tekrar duyulduğunda, sinirlendiğimi hissetmiştim.
"Taehyung ezik değil. Son derece kültürlü ve saygılı bir çocuk."
"Hıhııı"
Kafasını kaldırmadan umursamaz bir şekilde konuştuğunda daha da sinirlenmiştim. Fakat sesimi çıkarmadım. Annem tekrar konuşmuştu.
"Bugün bir sergiye gideceğim! Çok heyecanlı olacak!"
"Oh, cidden mi?"
"Evet!"
Annem heyecan ile konuştuğunda hyungumun sesini tekrar duymuştum.
"Bir serginin neresi heyecanlı tanrı aşkına? Milletin yaptığı eserlere bakıp satın alıyorsun. Seni asla anlamıyorum anne. Zaten hiç bir zaman dediklerimiz uyuşmadı"
Annem kırılmış gibi, başını önüne doğru eğdiğinde bu sefer ben konuşmuştum.
"O senin büyüğün hyung.. ona saygılı davran" sesim sert çıktığında, alay ile başını kaldırıp ciddi bir yüz ifadesine bürünmüştü.
"Bana saygı dersi verecek en son kişi bile değilsin."
"Sana asla saygı dersi vermem. Çünkü sen, saygı nedir bilmeyen bir yoksunsun"
Babam, başını gazeteden kaldırıp, hyunguma ters bakışlar attıktan sonra gazeteye geri dönmüştü.
Hızla kalkıp, merdivenleri çıktığımda, hemen arkamda adım sesleri duydum. Adımlarımı hızlandırdım. Ama işe yaramadı. Sonunda bileğimi tutup beni odasına çekti.
"Sen çizmeyi aşıyorsun park jimin! Büyüklerine saygıda bulun derken bana saygısızlık yapıyorsun!"
"Benden bunu istemeye hakkın yok."
"Ne demek yok!"
"Bunu asla unutma hyung... Büyükler küçüklerine sevgi gösterirse, küçüklerinin saygısını kazanır."
Hızla odasından çıktığımda, kendi odama ilerlemiştim...
Jungkook ayakkabı taşarımcısı... Jungkook ayakkabı tasarımcısı...
Jungkook ayakkabı tasarımcısı...Umarım sınavlarınız çok güzel geçer~ sizi çook seviyorum kendinize iyi bakın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stepbrother | kookmin
FanfictionJeon jungkook, üvey kardeşi jeon jimin'e aşık olmuştu..