"Jiminie! Seni evine bırakmamı ister misin?"
Okul çıkışı olmuştu.. Tam evime yol alacağım sırada yoongi beni durdurup, heyecan ile sorusunu yöneltmişti.
"Aslında.. Olabilir."
Gülümseyerek cevap verdiğimde, çok sevinmişti. Tanrım.. Neden bu kadar seviniyordu ki?
Elleri hızla ellerimi bulduğunda titremiştim.. Tam gideceğimiz sırada, arkamda duyduğum güçlü korna sesi ile yerimde zıplamıştım... Arkama dönüp baktığımda hyungumun arabası olduğunu görmüştüm. Aish onun burada ne işi vardı ki?
Arabadan inip yanımıza geldiğinde, ellerimize bakıp sinirle konuşmaya başlamıştı."Jiminie. Canım kardeşim, yol üstü geçerken seni de alıp eve gideyim dedim."
Yapmacık bir ses tonu ile konuştuğunda, kafamı yoongi'ye çevirmiştim. Sinirli bir şekilde hyunguma bakıyordu..
"Olmaz. Jimin'i ben eve bırakacağım.. Sen başka zamana gelirsin artık."
Hyungum ise daha çok sinirlenmişti. Ateş topu gibi bakıyordu. Her an kavga edebilirlerdi.
"Küçük adam. Sana sormadım. Jimin'i almaya geldim.. jimin? Umarım yeni sevgilin bu değildir huh?"
Yoongi'yi süzüp, ezikleyerek konuştuğunda ne kadar şaşkın olduğunu tahmin edebiliyordum..
"Evet sevgilisiyim. Ne yapacaksın? Sana ne?"
Hyungum bana tekrardan şaşkınlıkla döndüğünde kaşları havadayken konuşmuştu.
"Ah, jimin, ben senin sevgilini şöyle uzun boylu kaslı falan sanmıştım açıkcası"
"Değilmiş demek ki. Şimdi uza bakalım sevgilimin abisi."
Son iki kelimeyi baskı yaparak söylediğinde hyungum daha çok sinirlenmiş gibiydi.
"Burada uzayacak olan sensin küçük adam. Hadi jimin, gidelim. Sıkıldım bu ortamdan"
Elimi çekiştirmeye başladığında, yoongi gözlerini ellerimize kitleyip, hızla hyungumun koluna vurmuştu.
"Ellerine sahip çık."
"Dostum... Sen kendini bir şey sanmayı ne zaman keseceksin? Hayır, sen gidersin yenisi gelir. Anlatabiliyor muyum?"
"Anlatamıyorsun."
"Peki. Hadi jimin, gidelim. Cidden sıkılmaya başladım bu küçük adamdan."
Konuşma sırası ilk defa bana gelmişti.
"Sen git hyung. Beni yoongi bırakacak."
"Yoongi mi bırakacak? Hani araba göremiyorum. Yada bir motor?"
Etrafa yapmacık ve şaşkınca bakınmaya başladığında, yoongi atlamıştı.
"Yürüyerek(!) gideceğiz."
"Oh, böyle aşklar kaldı mı?"
Kıkırdadığında, yoongi gayet ciddiydi.
"Masum aşk bizimkisi. Çıkarlarımız için birlikte değiliz. Öyle değil mi jiminie?"
Kafamı doğru anlamında aşağı yukarı salladığımda, yoongi bana bakıp gülümsemişti. Hyungum ise.. O sinirli bakıyordu..
"Tamam. Hadi gidelim."
"Gelmeyeceğim, hyung"
"Ya bir kereliğine. Diğer günlerde sevgilin(!) bırakır seni.."
Yoongi'ye bakmaya başladığımda, kafasını tamam anlamında sallamıştı.