-14-

12.5K 917 298
                                    

Hızla geri çekilmiştim.

"Tanrı aşkına hyung! Ne yaptığını sanıyorsun sen!?"

Yüzündeki sırıtma genişlerken, ben daha da çok sinirleniyordum.

"Bilmem.."

"Ne demek bilmem!?"

"Sesine ne zaman dikkat edeceksin?"

"Sesime dikkat etmeyeceğim! Sen benim düşüncelerime dikkat ediyor musun!?"

"Sadece.. Sakin ol.. Ve ne sormak istiyorsan sor."

"Beni neden öptün? Sonuçta sen benim hyungumsun. Aramızda hiçbir şey olamaz."

"Tamam öyleyse, Çık dışarıya jimin."

Yüzü birden bozulduğunda, eli ile arkamdaki kapıyı göstermişti..

"Ha?"

"Dışarıya çık."

"Sorumun cevabı nerede?"

"Sorunun cevabı yok. Çık dışarıya."

"İşte sen böylesin. Dengesizin tekisin!"

"Kelimelerine ve ses tonuna dikkat et."

"Etmeyeceğim!"

"Eeh yeter be!"

Kolumdan çekiştirdiğinde durdurmuştum.

"Dur! Telefonumu ver bari!"

"Hayır. Vermeyeceğim. Ben de kalacak."

"N-ne? Saçmalama-"

Yeniden Kolumdan tutup, beni odasından çıkarmıştı. Üzerime kapıyı kapattığında, bir süre tepkisiz bir şekilde kapı ile bakıştıktan sonra odama gitme kararı alabilmiştim.

Odama girip, yatağıma uzanmıştım. Elbette her zaman ki gibi müzik dinleyecektim.. Yatağımın yanındaki kulaklığımı elime alıp, çekmecemden çıkardığım mp3 çalarıma bağlamıştım. Ardından huzurlu bulduğum bir müziği açıp, kafamı yatağımın başlığına yaslamıştım.. Gözlerimi kapatıp, uyumayı beklemiştim.. Fakat neden uyuyamıyordum? Kafam çok karışıktı... Hyungum niye beni öpmüştü? Daha geçen gün neredeyse dövüşecekken, şimdi neden beni öpmüştü? Tanrım.. Bana aşık olması imkansızdı. Zaten benim bir sevgilim varken bunları düşünmem çok saçmaydı.. Bunların hepsini mutluluğumu kıskandığı için yapıyordu sonuçta..

Ertesi sabah

Sabah olmuştu. Fakat neden yine alarmım çalmamıştı? Tabii telefonum hyungumdaydı.. Saat kaçtı acaba? Yeniden geç kalmak istemezdim. Ve umarım hyungum anneme yine saçma sapan şeyler söylememiştir..

Merdivenlerden aşağıya inerken, ayaklarım geri geri gidiyordu. Fakat bu sefer gerçekten okula gitmem gerekirdi. Niye içeriden babamın sesi geliyordu ki?

"Ah jimin, hadi kahvaltıya gelsene. Niye dikiliyorsun öyle?"

Babam konuştuğunda, kendime gelmiştim. Masada herkes oturuyordu. Annem, hyungum ve babam..

"Hiç gelmesin babacığım. Jimin-ah, Seni bekliyordum. Hadi seni okula götüreyim canım kardeşim."

Hyungum bana bakarak konuştuğunda, yapmacıklığına karşı yüzümü buruşturmuştum.

"Peki"

"Git de giyin."

Sahte tebessümü ile ben de sahte gülümsemiştim.

Odama tekrardan çıkıp, üzerime okul formalarımı giymiştim.. Yüzüme de bir kaç bir şey sürdükten sonra odamdan çıkıp merdivenlere tekrardan yönelmiştim.

Aşağıya tekrardan indiğimde hyungum kapıda bekliyordu.

"Hah, hazır mısın?"

"Hazırım. Gidelim."

"Tamam. Biz gidiyoruz anne."

"Görüşürüz anne."

Kapıdan çıkmadan önce aileme görüşürüz dileklerimi sunduktan sonra hyungumun arkasından arabaya binmiştim..

"Hyung.. nereden çıktı bu okula götürme işi?"

"Bilmem."

"Umarım yoongi ile bir arakası yoktur."

"Olabilir de, olmayabilir de"

"Yah! Şimdi anlaşılıyor! Hyung!"

"Ne var?"

"O benim sevgilim! Anlıyor musun?! İstediğim gibi öperim, severim,
hatta-"

Gözleri alev topu gibiydi. Fakat konuşması çok sakindi.

"Devamını getirmeyi aklının uzundan bile geçirme."

"Sana ne oluyor ki!? Son zamanlarda neden böylesin?"

"Aish.. Asla ses tonunu ayarlamayı öğrenemeyeceksin."

"Sen bunu söyledikçe içimde bir bağırma isteği uyanıyor."

"Şımarıksın."

"Şımarık değilim. Sinirliyim."

"Belli oluyor. Her neyse.. Okula geç kalacaksın. Gidelim."

stepbrother | kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin