BÖLÜM 2

343 17 5
                                    

Dost... Arkadaş... Sırdaş... Onlar birbirine kenetlendi...
                             ***
Hemen telefona koştu. Acilen onu aramalıydı Ariya. Ne yapacağını şaşırmıştı. Bunca zaman beklemişlerdi, sonunda karar verilmişti. Oluyordu, evleniyordu.

Lerzan Xanım'ın " Sonunda evlendireceğiz" sözü kalbine ok misali saplanmıştı. Korkuyordu, eli ayağı titriyordu. Lanet ettiği gözyaşları gözlerine hücum etmişti. Titreyen ellerine baktı. Öyle acınası duruyordu ki. Kendine acıdı Ariya. Kendi için içi parçalandı. Aklı almıyordu konuşulanları... İçi çekiliyor, konak sanki başına yıkılacakmış gibi sallanıyordu gözünde. Buğulu gözleri baş dönmelerini arttırıyordu.

Lerzan Xanım'ın " De hayde, uğur be! (Uğurlar olsun)" diyerek kapattığı telefonla mutfaktan çıkarken Ariya'nın solgun yüzünü gördü. Tiksinir bir bakış atarak odasına çıktı Lerzan.

Hevi ve Fatma'nın sevinç için attıkları zılgıtlara Ariya şaşırmışçasına bakıyordu. Bu kadar mı istiyorlardı gitmesini? Canını yakmıştı arkadaş bildikleri. Hiddetle mutfağa girdi Ariya. Hevi ve Fatma bir zılgıt daha patlatacakken Ariya'nın sert sesi mutfakta yankılandı. " Susun! Ne yaptığınızı zannediyorsunuz siz ha? Ne yapıyorsunuz böyle? Bu kadar çok mu istiyordunuz bu evden gitmemi?" Ariya'nın lafını bölerek Hevi " Ama hanımım siz yanlış anladınız herhal..." Ariya gözü dönmüşçesine hizmetlilere bağırıyordu. " Ne yanlış anlaması Hevi? Ne yanlış anlaması?" Fatma ilk defa söze atlayarak " Hanımağam bir sakin olasın. Biliyorsun anam hasta ve korkar böyle bağırışlardan. Bir otur şöyle de konuşalım." Ariya bayık gözleriyle sandalyeye oturdu. Konu Dilzar Xanım olunca Ariya'nın yüreği yumuşuyordu.
Eşinin ölümüyle acıdan baygınlık geçirmiş ardından kadına felç inmişti. Öyle söyleniliyordu. Ariya bu konağa ilk geldiği zamanlara yakın olmuştu Kasım amcanın ölümü. Fırat Ağa'da çok severmiş Kasım amcayı. Sağ kolu olan Kasım öldüğünde bir süre kendini toplayamamış,kimseyle konuşmuyormuş.

Hatırladığı bilgilerle Dilzar Xanım'ın bahtına tekrar üzülmüştü. Oturduğu sandalyede biraz sakinleştikten sonra gözlerini Hevi'nin gözlerine dikti.

"Hanımım siz yanlış duydunuz herhal. Evlenecek olan siz değilsiniz. Berfu ve Baran'dır." Ariya duyduklarıyla kendi kurduğu düşüncelere mi gülse yoksa yakın arkadaşı Berfu'nun Baran'la Mardin'e konu olmuş dillere destan aşkının kağıtlara kazınmasına mı sevinse bilemedi. Birden bir tebessüm geçti dudaklarından. Ariya'nın gülmesiyle Hevi ve Fatma'da gülmeye başladı. Ariya'nın başlattığı zılgıtı da yine Hevi ve Fatma devam ettirdi.

Aradığı yakın arkadaşı Berfu'ydu. En güzel dileklerini iletti Berfu'ya. "Can parem,güzelim,hayırlı uğurlu olsun inşallah. Sabrettiniz oldu ya sonunda." Berfu'nun şen sesi Ariya'nın içini neşelendiriyordu. " Çok şükür xweskamın (kardeşim), çok şükür. Onca dua, onca inat, onca sevgi boşa gitmeyecek vesselam. Rabbim seni de sevdiğine kavuştursun rıhemin (ruhum). Sende az ağlamadın bizim için, az dua etmedin." Ariya eskileri hatırladıkça gözleri doluyordu. Çok acı çekmişlerdi, çoğu şeye göğüs germişlerdi. Herkese kafa tutmuş, kelepçe olan ellerini ayırmamışlardı birbirlerinden. " Amin inşallah canemın (canım). Allah razı olsun inşallah xweskamın. Nişan bu akşam değil?" Berfu akşam nişanı olduğunu hatırladığında daha çok heyecanlanarak " Ere (evet) canemın. Söz ve nişan bir olsun dedik zaten birbirimize hasretiz." kıkırdayan sesi Ariya'nın da kahkaha atmasına sebep oldu. " Desene gelinin en yakın arkadaşı olarak çok şık olmam lazım." Berfu pohpohlanarak " Ee tabii öyle olacak xweskamın. De hayde beni çok oyaladın daha kuaföre gidecem." diyerek sesinin sert çıkmasını denemiş ama başaramamıştı. Ariya alıngan edasıyla " Peki öyle olsun yüzüme kapatacağın günleri de mi görecektik?" demesi üzerine karşı tarafın kahkaha sesleriyle telefon kapanmıştı.

ARİYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin