sabah kalktığımda yanımda kimse yoktu demekki jungkook erkenden kalkıp gitmişti canım sıkılıyordu delirecektim nerdeyse hep aynı şeyleri yaşıyordum kalkıyordum eziyet görüyordum ve uyuyordum bu gidişle yakında paronayak olucaktım yatakta tavanı izlerken içeri jimin girdi iyiki o vardı yoksa ben harbiden delirecektim gülümseyerek yanıma geldi "hadi bakalım uykucu ilk yemeğini yiyorsun sonra dışarıya çıkacağız" "dışarıyamı çıkıcaz nereye gidicez??" şaşırmıştım dilediğim kabul olmuştu acaba burdan gitmeyi dilesem kabul olurmuydu ben içimde boğuşurken yine jimin'in sesi duyulmuştu odada "aslında pek dışarısı denmez jungkook'un mekanlarından bir yere gidiyoruz" duyduğumla yere çakılmıştım "ne!! niye ben de geliyorum??"
"çünkü canı sıkılmıştır dışarıya çıksın dedik hemde sen onun sevgilisi gibi bişeysin" bu sözden sonra kafamı eymiştim aklıma dün söyledikleri geliyordu "sana yaptıklarım için pişman deyilim sen daha fazlasını hak ediyorsun küçük sürtük!!" bu sözler aklımda yankılandıkça jimin'e ölsem inanasım gelmiyordu kafamı sallamıştım herzamanki gibi kaderime boyun eyecektim jimin ajummaya seslenmişti ajumma içeriye elindeki tepsiyle girmişti önüme koyup çıkmıştı jimin'de çıkmıştı yine tek başıma kalmıştım yemeyimi yemiştim ajumma geri gelmişti elinde bir elbise vardı "kızım bunu giyecekmissin kesin emir" kafa sallamıştım elbiseyi alıp giymeye başlamıştım ajumma ise yardım etmiştielbise güzeldi ama önü beni çok rahatsız ediyordu biz biraz daha bekledip konuştuk en sonunda yavaşça aşağıya indik jimin,jin,suga hepsi ordaydılar jungkook hariç jimin bana bakıp gülümsedi elimi tutup etrafımda bir tur döndürdü dengemi pek sağlayamıyordum bu yüzden hemen koluna yapıştım jimin gülmüştü "korkma sen düşersen ben seni tutarım" jin boğazını temizlemişti "hadi gidelim artık" hep beraber arabaya doğru yol aldık herkes kendi arabasına bindi bende jimin'le aynı arabaya binmiştim soramadan duramamıştım "jimin jungkook nerde??" "o bakıyorumki jungkook'u sormadan edemiyorsun" kafamı eymiştim bu biraz sinirden birazda utançtan dolayı oluyordu bu huyumdan nefret ediyordum yoksa jungkook'un canı cehenneme umrumda bile deyildi jimin gene konuşmaya başlamıştı "merak etme orda bizi bekliyor şunu söylemedende geçmiyeyim orasının jungkook'a ait olduğunu kimse bilmiyor ve en küçük bir hatada her şey yanar ona göre hiç bişeye karışmak yok anlaştıkmı??" "tamam hiç bişe yapmıcam" en sonunda varıcağımız yere gelmiştik arabalardan inmiştik karşımızda koskoca bir bina vardı çok güzel duruyordu jungkook kapının önündeydi bana bakıyordu bunu hissediyordum o ateş saçan bakışları görmek imkansızdı yavaşça kaşları çatılmıştı yavaşça yanına gittim herkesle görüşmüştü en sonunda bana döndüştü kolunu belime sarmıştı beni kendine çekmişti kulağıma fısıldamıştı
"bu akşam bu cehennemde tek başınasın güzelim burda ölmemeye çalış!" sonra ise benden uzaklaşmıştı bir adama işaret etmişti onlar önden çoktan gitmişti adam ise beni farklı yoldan içeriye sokmuştu burası gerçekten iğrençti diyer gittiğim yer gibi deyildi daha iğrençti kenarda sexs yapanlarmı dersin,içmekten bayılanmı, sigara içenmi, yoksa saçma saçma iğrenç bir şekilde dans eden insanlarımı hangisini daha iğrenç diye düşünmem lazımdı midem şimdiden alt üst olmuştu jungkook'ları görmüştüm hep beraber kocaman bir masada oturuyorlardı karşısındada orta yaşlarda bir adam karısı ve korumaları vardı belliydi ciddi bir şey konuşuyorlardı ben ise bir masaya oturmuş onları izliyordum ayaklarım ağırmaya başlamıştı yine o sırada jungkook'la göz göze gelmiştik bana göz devirip önüne dönmüştü evet sanırım bu gece bu iğrenç yerde harbiden tektim kaçamazdımda binanın her tarafına büssürü hayvan gibi adamları dikmişti tam ne yapıcağımı düşünürken karşı masada çok şiddetli ağlayan bir kızı gördüm telefonda konuşuyordu yalvarıyordu adeta telefondakine heralde terk edilmişti kız daha şiddetli ağlamaya başlamıştı kalkıp yanına gitmiştim yavaşça sırtına dokunmuştum "iyimisiniz??" kız kafasını kaldırıp bana bakmıştı "iyiyim teşekkürler sadece biraz başım ağrıyor" "yardım edebileceğim bişey varsa seve seve ederim" kadın içtenlikle gülümsemişti "bu devirde sizin gibi insanların var olduğunu bilmek çok güzel teşekkürler" "sorun deyil gerçekten" kadın telefonunu bana uzatıp konuşmuştu "lütfen eski sevgilimi arayıp çok kötü olduğumu söylermisin" kafamı sallamıştım telefonu alıp konuşmuştuk çok zaman geçmeden kızı bir çocuk almaya gelmişti çok endişeli duruyordu hemen kızı kucağına almıştı ve banada haber verdiğim için teşekkür etmişti bir ara gerçekten bu kadar çok sevilmek istemiştim ne olursa olsun herkes sevilmek isterdi ben ise arkalarından bakıp kalmıştım sonra kafamı kaldırıp jungkook'a baktığımda hiç beklemediğim görüntüyle karşılaşmıştım jungkook'un kucağında bir kız oturuyordu sonra göz göze gelmiştik gözlerimin içine baka baka kızı dudağından öpmüştü hemen kafamı eymiştim niye bilmiyordum gözlerim doluyordu kalbim çok acıyordu hemen burdan gitmek istiyordum ben az önce ne demiştim sevilmekmi bendeki bu şansla hiç bir bok olmazdı hemen gitmeye çalışmıştım insanları yarmaya çalışıyordum gözlerimin bulanık olması işimi hiç kolaylaştırmıyordu o anda ayaklarım iflas etmişti kendimi yerde bulmayı beklerken hiçte düşündüğüm gibi olmamıştı birisi beni tutmuştu kafamı kaldırdığımda karşımda yakışıklı bir çocuk vardı bana gülümsemişti "iyimisiniz??" oldukça tatlı ve nazik duruyordu "ee vet iyiyim teşekkürler" beni kaldırmıştı ona bakmıştım oda bana bakıyordu elini uzatmıştı adım kim jin hyun bende elimi uzatmıştım kim yumi gülümsemişti "oturalımmı biraz " aslında ilk başta hayır diyecek olsamda daha sonra aklıma o sahneler gelmişti bende kabul etmiştim nasıl olsa junkook beni görmezdi onun daha çok önemli işleri vardır dimi biraz konuştuktan sonra beni piste sürüklemişti tam o sırada kafamı kaldırıp yukarı bakmıştım jungkook yoktu nerdeydi bu adam aklıma gelen düşüncelerle kötü olmuştum ne yapsam aklımdan onu çıkartamıyordum tam o sırada jin hyun'un bana yaklaştığını gördüm beni öpecekmiydi yok artık ben tam kaçmaya çalışıp kendimi kurtaracakken tam o sıra yüzüne sert bir yumruk inmesiyle yere yapışmıştı jin hyun, ben şaşkınca ne olduğunu anlamaya çalışırken yanımda ateş topu gibi bir jungkook görmeyi beklemiyordum acayip sinirli gözüküyordu herkez bize bakıyordu junkook jin hyun'un yakasından tutup kaldırmış ve duvara yapıştırmıştı yüzüne büssürü yumruk indiriyordu herkes susmuş jungkook'u izliyordu en sonunda ben ellerinden tutmuştum "jungkook yeter yapma ölecek" sinirle bana dönmüştü ben bile korkuyordum şuan ondan onu serçe yere fırlatmıştı beni kolumdan tutup sürüklüyordu giderken arkama baktığımda jin hyun'u ise iki adam başka bir yere götürüyorlardı hızlıca merdivenlerden çıkıp bir odanın önüne geldik jungkook kapıyı açıp beni içeri fırlatmıştı kapıyı kapatıp kilitlemişti hızlı adımlarla yanıma gelip hemen çeneme yapışmıştı bağırmaya başlamış "LANET OLASI NE YAPIYORSUN SEN SANA KAÇ KERE DEDİMKİ SEN BANA AİTSİN!!"
çenemi sıkımaya devam ediyordu çok sıkıyordu fazlasıyla canım acıyordu "SANA BU CEHENNEMDE YAŞA DEMİŞTİM SEN NE YAPTIN KENDİNİ GİTTİN ÖLÜMÜN KOLLARINA ATTIN SENİ SALAK!!" gözlerimden yaşlar firar ediyordu teker teker derin nefesler alıyordu gözlerinden adeta ateş fırlıyordu biraz sonra elini çenemden çekmişti baş parmağıyla yanaklarımdaki yaşı silmişti yüzlerimiş eşitlemişti nefeslerimiz bir birine karışırken dudaklarıma fısıldamıştı "senin her şeyin benim anlıyormusun en ufak zerren bile bana muhtaçken fazla büyük oynuyorsun güzelim ama merak etme bu oyunda o piçinde cezasını kesicem ama önce sen güzelim" kiraz renginde olan dolgun dudaklarıyla dudaklarımı örtmüştü beni serçe öpmeye başlamıştı umarım bu öpücüğün sonu düşündüğüm gibi deyildir...evet kuzucuklarım yep yeni bir bölümün daha sonuna geldik bu yazdığım şuana kadar en uzun bölümdü umarım beyenirsiniz vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın sizi seviyorum kuzucuklarım😘
🐰kitap hakkındaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum lütfen düşüncelerinizi paylaşın🐰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piskopatım {j.jungkook}
Hayran Kurgu"sen benim için yaşam ve ölüm arasındaki ince bir çizgisin jeon jungkook" bütün sırları jungkook'un kiraz dudaklarının arasında saklıdır