Kendime Aynada bakıyordum. Çok güzel oldum ben yaa! Arkası uzun siyah ve sırt dekoltesi olan elbisesiyle göz kamastırıyordum.
Yazarın dilinden:
Melis, Duygu'yu almaya gelir ve partiye giderler. Mert ve Barış onları gördüklerinde...
Mert: o...oğlum bunlar bizim kızlar mı? Vayy bee!
Barış: Çok güzel olmuşlar.
Melis ve Duygu aynı anda: İkisininde ağzı açıkta kaldı! Süper olmuşuz biz demek ki., dedik ve gülerek onların yanlarına gittik.
Mert ve Barış: Kızlar çok güzel olmuşsunuz., dediler.
Melis ve Duygu: Teşekkürler, sizde yakışşıklı olmuşsunuz.
Barış: Sağ olun.
Mert: Ey vallah.
Duygu: Ben içecek birşeyler almaya gidiyorum., dedim ve gittim.
Ben içecek alırken cenk diye biriyle çarpışıdım ve cenk beni tutdu.
Cenk : Pardon, çok dikkatsizim. Duygu: Birşey olmaz, önemli değil elbiseme birşey olmadı.
Cenk: Tamam, sana içecek borçluyum, haydi gel sana içecek ısmarliyim.
Duygu: Olur. *hemde Mert'i kıskandırmak için çok güzel!*
Mert: Yaa uff Duygu nerede kaldı? İçecek almak o kadar uzun sürmez... Barış: Endişelenme gelir şimdi. Melis: Evet Barış haklı. Bencede gelir şimdi.
(5 dakika sonra...)
Mert: Hala gelmedi, ben gidip bir bakayım...
Mert içecek Bar'ının oraya gelip Cenkle oturduğumu gördü, ve tam o an Cenk elimi tuttu. Mert'in bizi gözetlediğini görünce, çaktırmamaya çalışdım. Mert bunu görüp, Cenk'le benim yanıma gelip, benim kolumdan tutup sessiz bir yere götürdü. İkimiz başbaşa kalmıştık.
Mert: Biz senin içecek alacağını sanıyoruz sen gidip elin adamıyla flört ediyorsun!
Duygu: Sana ne ayı!
Mert: Bizi endişelendirip, bize haber vermeden gidiyorsun!
Duygu: Sana ne yaaa, bana birşey olmaz, hem sen benim annem misin babam mısın? Sen benim neyimsin??
Mert: Manyak, manyak konuşup durma!
Duygu: Asıl sen manyak manyak konuşup durma! Benim hayatım ve istediğimi yaparım!
Mert: Ya sürekli başıma bela açmak zorundamısın?
Duygu: Ne belası açmışım?
Mert: Hangi birini sayyim ?
Duygu: Def olup gidim ben ozaman.
Mert: Durduğun kabahat.
Duygu: Tamam, öyle olsun!
Mert: Arkandan gelirim diye ümitlenme!
Tam o sırada oradan ayrıldım.
( 1 dakika sonra...)
Mert: Duyguuuu!!!
Beni bütün Parti'de arayıp sordu, herkese benim nerde olduğumu sordu.
Barış: Duygu hediyemi verip Parti'den ayrıldı.
Mert: *Olamaz ne yaptım ben? Resmen bi Ayıyım!* Tamam Barış sağ ol, hediyeni masanın üstüne bıraktım. Ben gitmem lazım acil bir işim çıktı. Yarın okulda görüşüz. Barış: Tamam yarın görüşürüz.
Mert: Ey vallah. Arabasına biner binmez, benim eve doğru sürüyor, ve sürerken beni telefondan arayıp, bana ulaşmaya çalışıyor. Ama ben onun inadına telefonu yüzüne kapattım. Kas hayvanı, 20 dakika içinde gelmiş ve kapının zilini çalıyordu. Ama ben umursamayıp yatağıma oturup telefonumu elime alıp uğraşıyordum. Mert kapının ziline basmayı bırakmış benim Oda'mın penceresine taş atmaya başlamıştı. Artık sabredemeyip kulaklıklarımı takıp müzik dinledim. Artık Mert cam'ı taşlamaktanda vaz geçip, bana mesaj atmaya başlamıştı. Mesaj'ını okudum.
-------------------------------------------------------------
Mesajlar:
Mert: En azından bir cam'dan bak uyuz!
-------------------------------------------------------------
Ben mesaj'a cevap vermeyip hemen cam'a doğru yöneldim. Mert'i ellerinde çiçekle gördüm. Hatta tebeşirle bile yere: Beni aff et uyuz !, diye yazmıştı. O an sevincimden aşağiya inip, kapıyı açıp, Mert'in kollarına girdim ve ona sım sıkı sarıldım. Ve ona:
Duygu: Evet, seni aff ediyorum Kas hayvanı! dedim.