Can?...

35 0 0
                                    

Mert'le beraber dışarı çıktığımızda, tekrar boynuna atladım, ve ona sım sıkı sarıldım. Onu bıraktığımda;

Mert: Evet uyuz hanım efendi ne yapıyoruz?

Duygu: *Ahh! Onun bana uyuz hanım efendi deyişini bile özlemişim!* Ona sen karar vereceksin kas hayvanı.

Mert: Vallah, eve gitmek hiç fena olmaz.

Duygu: Olur.

Mert'le beraber, Mert'in evine gitmişdik. İçeriye girdiğimizde Mert derin bir "Offf" çekti ve kapıyı kapattı. Beraber Oturma odasına geçtik. Koltuğa oturduk. Elime kumandayı alıp televizyonu açtım ve kanal de%iştirip durdum.

Mert: Allah aşkına Duygu. Kanal değiştirip durma. Bir yerde dur da birşey izleyelim.

Duygu: *Yine başlıyoruz.* Ne yapayım? Güzel birşey yok ki.

Mert: Binlerce Kanal var hiç birini beğenmiyorsun.

Duygu: Niye? Beğenmemmi gerek?

Mert: Evet, normal olmayan bu ya işte. Kızları hiç anlamayacağım.

Duygu: Öylemi? Ya evlenince kızın olursa? Kızının olmasını istemiyormusun?

Mert: Bu nerden çıktı şimdi Duygu?

Duygu: *Evet bu nerden çıktı ya şimdi? Ufff ne diycem? Buldumm! İç sesim olmasaydı ne yapardım ben?* Öyle aklıma geldi. Evlenmiyecekmisin? *Yine saçmalamaya başladım!*

Mert: Niye?

Duygu: Merak ettim.

Mert: Benim, Mert sönmez, niye evleniyim? Benim arkamdan kızlar koşar, ben onların arkasından değil.

Duygu: *Evet Kas hayvanı haklı. Kızlar onun peşinden koşuyor, o kızların peşinden değil. Küçüklükte bile öyleydi. Kızlar onun peşinden koşuyordu. Ama yaaa! Bende senin peşinden koşuyorum körmüsün! Öküz! Ama evlenmeden olmaz yani değilmi? Çocuğumuzu evlenmedenmi yapacağız? Ne saçmalıyorum yine ben? Evli bile değiliz. Sonuçta benimde küçüklüğümde, erkekler benim arkamdan koşuyorlardı. Neyse, daha fazla saçmalamadan, sus iç sesim!* Ayy bayılim sanada, arkandan koşan kızlarada! Hem benimde arkamdan erkekler koşuyor merak etme.

Mert: Ne o? Kıskandınmı?

Duygu: Ne? Hayır! Nerden çıkardın? Boş ver.

Mert: Neyse televizyonu kapat bir yere gidelim.

Duygu: Nereye?

Mert: Görürsün oraya vardığımızda.

Duygu: Peki.

Mert: Hadi git hazırlan gel.

Duygu: Tamam.

Ben Mert'in odasına giderken, Mert'in telefon görüşmesi yaptığını duydum. Üstümü değiştirdim, hazırlandım ve tekrar Mert'in yanına döndüm.

Mert: Tamam, 30 dakika sonra oradayız., diyerek telefon görüşmesini bitirdi.

Duygu: Kiminle konuşdun?

Mert: Önemli bir kimse değil.

Duygu: *Tabi senin için senden başka önemli biri yok ki bu Dünyada!* Tamam.

Mert: Hazırmısın, çıkalımmı?

Duygu: Hazırım çıkalım.

Beraber evden çıktık Mert'in arabasına bindik, ve yola koyulduk. 30 dakika sonra bir restoranın önünde durduk. İsmi: İstanbul-Restoranı. Beraber içeri girdik. Bir Garson gelip;

Garson: Hoş geldiniz Mert bey. Size yerinizi gösterim.

Garson bizi güzel bir masaya getirdi. Büyük bir pencerenin oradaydı. Pencereden Deniz li güzel bir Manzara gözüküyordu. Demekki yarım saat önce konuştuğu kişi o muş. Zaten Mert'i tanımayan yok ki. İkimizde masada yer aldık.

Duygu: Eee?

Mert: Ne eee si?

Duygu: Burda 2 tane daha sandaliye var.

Mert: Yani?

Duygu: Yani mi? Niye iki tane daha fazla sandaliye var?

Mert: Birilerini bekliyoruz.

Duygu: O birileri kim?

Mert: Barış ve Melis. Hep beraber yiyelim dedim. Bir sakıncası yok sanırım. Değilmi?

Duygu: Tabikide yokda, sen ne ara onları aradın?

Mert: Ben Mert sönmez'im. Senin farkında olmadan, bir çok şey yapa bilirim güzelim.

Duygu: Farkındamısın bilmiyorum ama, şu anda James Bond gibi konuşuyorsun arkadaşım.

Melis: Selam.

Mert ve ben ayağa kalktık, ben Melis'e sarıldım, Mert'de Barış'la tokalaştı. Sonra yerlerimize oturduk. Mert Garsonu çağırdı ve Yemeklerimizi istedik. Yemekler geldiginde 1 yıl aç kalmışımki gibi yemeğe saldırdım, ve yemeye başladım. Çok acıkmışdım çünkü Mert'le tartışdıktan sonra boğazıma doğru düzgün bir şey girmedi. Tabi normal davranmaya çalıştım ve işe yaradı. Aslında rol yapmakda pek iyi değilimdir. Yemeklerimiz bittiğinde Mert hesabı ödedi, ve restorandan çıktık.

Barış: Hep beraber Bar'a gidelimmi?

Melis: Olur.

Mert: Benim içinde uyar.

Bu durumda bende evet dedim. Ve hep beraber Bar'a gittik. Arabadan indiğimde Bar'a öylece bakıyordum. Aklıma o gece geliyordu. Mert'in beni sarhoş adamların elinden kurtardığı gece. Melis'in bana seslenmesiyle;

Melis: Geliyormusun Duygu?

Duygu: Geliyorum., dedim ve içeri girdik. Yer aldıktan sonra Barış'ın telefonu çaldı. Acil bir işi çıktığını söyleyip Bar'dan çıktı. O sırada bizim Masaya ilerleyen birini gördüm. O kişi... Can? Onun ne işi var burda?

Evet, merak ediyorsunuzdur kesin. Acaba Can kim ola bilir diye... Sizce kim? Belkide Tahmin ede biliyorsunuzdur... Biliyorum hikayeyi heyecanlı yerinde kestim. Yaşasın Kötülük Muhahahahaaa! Birazda heycan olması gerek değilmi? sizi fazla tutmiyim. ily ;*

Aşk Hayalleri ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin