Sabah olmuştu ve yine okula gitmem gerekiyordu. Sabah uyandığımda koltukda uyuya kaldığımı fark ettim.
Boynum tutulmuştu. Hemen kalkıp okula hazırlanıp kahvaltımı yaptıktan sonra, okula doğru yürümüştüm. Okula varıp, sınıfa girdiğimde Kas hayvanımında orada oturduğunu fark ettim, onu görünce kampta bana dedikleri aklıma geliyor. "Beni bırakma Mert, yanımda ol Mert!" Bu sözler onu gördükçe aklıma geliyordu. Teneffüsde kantinde yine gelip karşıma oturdu.
Mert: Selam, Duygu hanım!
Duygu: Meraba.
Mert: Yine neyin var senin ?
Artık utanmaktan Mert'in yüzüne bakamıyordum.
Duygu: Önemli birşey değil.
Mert: Bana gıcıklık yapmadığına veya trip atmadığına göre, önemli birşey olmalı. Neyse bugün beraber ders çalışalımmı?
Duygu: Sana kalmadım, arkadaşlarım var onlarla çalışırım.
Mert: Oh be ! İysin, iysin bana trip attıgına göre hiç birşeyin yok senin, turp gibisin! Neyse seni bugün saat 15.35 gibi alıyorum.
Benim hayır dememe bile izin vermeden masadan kalkıp sınıfa girdi. Zil çalınca bende kalkıp sınıfa yöneldim. Okul bitince eve yürüdüm. Eve girdiğimde, hemen odama geçip hazırlanmaya başladım. Altıma açık renkdeki kot shortu giyip üstüne, sıfır kol askılı beyaz bir t-shirt giymiştim. Altına tabiki kısa beyaz converse ayakkabılarımı giydim. Saat tam 15.35' i gösteriyordu. Tam o sırada Mert zile bastı. Bende fırlayıp aşağıya indim. Hemen Mert'in arabasına bindim ve Mert beni kendi evine götürüyordu. Onun evine vardığımızda hemen içeri girdik. Evi resmen Villa gibiydi. Çok güzeldi. Onun odasına girdik ve dersin başına koyulduk. Yine Matamatik çok zor gelmişti bana. Epeyce bi ders çalıştıktan sonra, dersi bırakıp mola verelim dedik.
Mert: Ufff sıkıldım ders çalışmaktan başka birşey yapalımmı?
Duygu: Bar'a gitmeye ne dersin ?
Mert: Olur, ama çok içme. Sarhoş olma.
Duygu: Asıl sen olma.
Mert: Ben olmam, bugün fazla içmiyeceğim, sakın fazla içme.
Mert'in, dediklerini umursamadan aşağıya inip arabasına bindim.
Mert'de gelip bindi ve Bar'a gittik.
-MERT- :
Biraz sohbet ettikden sonra, kendimize içki istedik ve içtik, ben bir veya ikinci bardağımı bitirmişdim, ama Duygu sözümü dinlemeyip fazla içti. Bu onun 4' üncü bardağıydı.
Mert: yeter sarhoş olacaksın!
Duygu: Sana ne ?
Bunu söylediginde 5'inci bardağını bitirmişdi. Artık sarhoş olduğu belliydi.
Mert: Tamam, yeter gidiyoruz.
Duygu: Ya biraz daha dursaydık, daha yeni geldik.
Mert: Uzatma, hadi.
Tam Bar'dan çıkmıştıkki;
Duygu: Mert sahile gidelimmi ?
Mert: Hayır.
Duygu: Lütfen!
Mert: Tamam, sadece 5 dakika, uyuz.
Sahilde 5 dakika durmuştuk, ama Duygu daha fazla kalmak istiyordu.
Duygu: Biliyormusun şimdi ne yapmak isterdim ?
Mert: Ne ?
Duygum: Yapayımmı ?