Evet Hafta sonu olmuştu ve arkadaşlarımın hiç zamanı yoktu. Bende o yüzden Kas hayvanımla mesajlaşıyordum.
-------------------------------------------------------------
Mesajlar:
Mert: Bu hafta sonu ne yapmayı düşünüyorsunuz hanım efendi ?
Duygu: Vallah ne söylesem yalan olur... Hiç kimsenin zamanı yok ve hiç kimseyle birşey yapamıyorum...
Mert: Tamam, o zaman beraber birşeyler yapa biliriz.
Duygu: Yok sağ ol canım, ben senin gibi bir kas yığınına kalmadım.
Mert: Ayy, gerçekten çok güzel bir espiriydi, uyuzluğun tutmasın yine, canının sıkıldığını biliyorum hanım efendi.
Duygu: Sana kalmadık, senle zaman'ımı geçirmekdense, yüksek bir binadan atlayıp ölürüm daha iyi.
Mert: Hadi canım! Yarım saat içinde gelip seni biryere götürüyorum.
Duygu: Tamam, nereye gidiyoruz?
Mert: sürpriz.
Duygu: Uff tamam, geldiğinde telefonumu caldır, ben aşağıya inerim.
Mert: Tamam hanım efendi, nasıl isterseniz...
Mert: Ama oyalanma, şimdiden hazırlan, çaldırdığımda hemen aşağıda ol.
Duygu: Merak etme öküz, benim hazırlanmam okadar uzun sürmez.
Mert: Tamam, manyak.
Duygu: Tamam kapattım.
-------------------------------------------------------------
Ve hemen telefonumu yatağımın üstüne atıp, hazırlanmaya başlamışdım. Dolabımdan kısa pembe bir elbise, altınada beyaz converse ayakkabılarımı giymişdim. Ve yine aynanın önünde durup, kendime baktım. Artık hazırdım ve Mert'in telefonumu çaldırmasını bekliyordum. 3 dakika sonra çalmıştı. Hızla aşağıya inip, Mert'in Arabasına bindim.
Duygu: Eeee Mert bey, nereye yolculuk?
Mert: Sabır et, gitdiğimizde görürsün, sürpriz., dedi, ve Arabayla yola düştük. Yol boyunca müzik dinleyip durduk, konuşup güldük, ve sonunda sürpriz yere varmışdık. Sürpriz yer sahildi. Sahilde kumsala gitdik ve çok şaşırtıcı birşey gördüm. Mert piknik hazırlamışdı. Piknik- sofra bezinin üstüne oturdum ve ilk, çikolatalı kek'den başladım. Denizin manzarasıylada daha güzel oluyordu. Daha sonra dondurma aldık ayakkabılarmımızı çıkardık ve kumsalda yürüdük. Denizin suyu ayaklarımıza deyiyordu, ve dondurma bu sıcakta içimizi ferahlatıyordu. Güneş batmaya başlamıştı kas hayvanımla ben, piknik-sofra bezinin üstüne oturmuş güneş batımını izliyorduk.
Duygu: Çok güzel değilmi?
Güneş batarken, gökyüzündeki bütün renkler değişiyor ve çok güzel bir manzara ortaya çıkıyor.
Mert: Güzel, ama... Duygu ben sana birşey söylemek istiyorum... Ben...
Ve tam o an Mert'in telefonu çaldı. Kahr edesi telefon çalacak zamanımı buldu? Mert Barış'la telefonlaşıp Kapattıktan sonra, ben Mert'e;
Duygu: Evet bana birşey söylecektin galiba...
Mert: Evet ama okadarda önemli değil yani...
Duygu: Olsun, söyle.
Mert: Ben aslında seni... Sinemaya götürmek istiyordum, ama hangi tür filimi, sevdiğini bilmediğim için buraya getirdim.
Duygu: *Bu muydu yani ? Bana bunu mu söylemek istiyordu ? Ayı!*
Duygu: Hı hı çok güzel yapmışsın.
Mert: Ne oldu morelin neden bozuk, benmi yine birşey yaptım?
Duygu: Ne olsunki morelim gayet yerinde. *Ama aslında morelimi bozmama gerek yok, kas hayvanım bana sahilde güzel bir piknik hazırlamış ve beraber güneş batımını izliyorduk.*
Mert: İyi ozaman, sorun yok hanım efendi.
Duygu: Evet, sorun yok kas hayvanı.