Can bizim masaya geldigi zaman;
Can: Duygu?
Duygu: Can?
Can: Tesadüfe bak.
Duygu: Yaa, öyle., bunu deyince gözlerimi ondan kaçırmaya çalışıyordum.
Ona bakmadığım halde onun hala bana baktığını hissede biliyordum. Mert ve Melis'e baktığımda hiç birşey anlamamış halde bana ve Can'a bakıyorlardı. Mert benim kulağıma egilip;
Mert: Duygu bu kim?
Duygu: Şeyyy...Eski Sevgilim.
Mert: Ne?!
Duygu: *Sıçtım.*
Sonra yine Can konuşmaya başladı;
Can: Rahatsız ediyorsam gidebilirim?
Duygu: Yoo, hayır gel otur.
Can gelip benim yanıma oturdugunda Mert'in gözlerinin öfkeyle parladığını gördüm. Acaba beni kıskanıyormuydu? Neyseki çaktırmadan bakmıştım. Hiç birşey fark etmemişdi.
Can: İlk önce tanışalım. Ben Can.
Mert: Mert., dedi öfkeli ve soğuk bir sesle.
Melis: Melis ben. Memnun oldum.
Can: Bende öyle. Bir oyun oynayalımmı?
Duygu: *Bu nerden çıktı şimdi? Mert'le yine barışmışken. Offf! Bokdan hayatımın olmasımı gerekiyordu? Hep şansızlık beni buluyor!*
Melis: Olur, neden olmasın.
Duygu: Benim içinde uyar.
Mert: Ey vallah.
Melis: Tam olarak hangi oyun?
Can: Şişe çevirmece sadece oyundan çıkmak yok. Kuralları çok basit. Şişeyi çeviriyorsun, şişenin ucu kime gelirse ona doğrulukmu cesaretlikmi diye soruyorsun. Bu kişi seçimini yaptıktan sonra soru soruyorsun. İşte şimdi dedigim Kural oyunun içine giriyor. Cevaplamak istemeyen bir tequilla shot'u bitirecek. Böyle oyun devam edecek.
Duygu: *Ama ben çabuk sarhoş oluyorum!*, cesaretimi toplayıp; Ben varım., dedim.
Melis ve Mert'te bu durumu onayladılar. Ve oyuna başladık.
****
Yaklaşık 15 dakikadır bu oyunu oynuyoruz ve hepimizin canı sıkılmaya başlamıştı. Bende bu oyuna biraz heycan katmak için sıramın gelmesini bekliyordum. Sıra nihayet bana gelince şişeyi çevirdim ve ucu Mert'e geldi.
Duygu: Doğrulukmu, cesaretlikmi?
Mert: Doğruluk.
Duygu: Sen birine aşık mısın?
Mert bu soruyu duyunca duraksadı. Biraz düşündü ve sonra eline tequilla'ya uzattı ve bir yudumda kafasına dikti. Neden böyle birşey yaptıki? Kolay bir soruydu. Evet yada hayır diyebilirdi. Böyle devam ederse yakında sarhoş olabilirdi. Nede olsa bu 7'nci tequilla'sıydı. Bu seferde Mert çevirdi ucu Can'a geldi.
Mert: Doğrulukmu, cesaretlikmi?
Can: Doğruluk.
Mert: Hala Duygu'yu seviyormusun? Hala ona aşık mısın?
Bu sefer Can'da bir tequilla'yı kafasına dikti. Bu ne demekti şimdi? Neden cevap vermedi? Yoksa... Hayır lütfen bu olamaz. Yoksa hala beni seviyormuydu? Ama bir dakika. Bundan Mert'e ne? Bundan ona ne? Kafam yine karışmaya başlamıştı. Zaten kendimde degildim. Çünkü bende 4 tane tequilla içmiştim. Oyunu sonlandırıp gitmeye karar verdik. Can'dan vedalaşıp Bar'dan çıktık. Tabii ben ve Melis vedalaştık. Mert hiç oralı değildi zaten. Bar'dan çıktıktan sonra Mert'in arabasıyla Melis'i eve bıraktık ve beni eve bırakmak için yola koyulduk. Yol boyunca hiç konuşmadık. Bende başımı cama yaslayıp geçtiğimiz yerleri izlemeye başladım. Sonunda arabanın durmasıyla başımı camdan kaldırdım ve Mert'e baktım. O'da beni izliyordu benim onu izlediğim gibi. Dayanamadım ve ona soru sordum.
Duygu: Neden bar da Can'a o soruyu sordun?
Mert: Bilmek istiyordum. Merak ettim ve sordum. Bu nerden çıktı şimdi?
Duygu: Merak etmiştim. Bugün herşey için teşekkür ederim.
Mert: Bende teşekkür ederim. İyi geceler.
Duygu: Sanada iyi geceler., diyip Mert'in arabasından indim ve evime girip ılık bir duş alıp çıktım. Kendimi yatğıma attım ve bugün olanları tekrar kafamda canlandırarak kendimi uykuya bıraktım.
Uzun bir aradan sonra yeni bölüm karşınızda. Tatil olduğu için belki daha sık bölüm yaza bilirim. Evet, biliyorum sizin orda, yani Türkiye'de tatil değil, Almanya'da yaşadığım için böyle. Yani amacım yanlış anlamar olmasın diye söylüyorum. Size derslerinizde iyi başarılar! :)) iyi okumalar <3