Hwa Eul
Hızlı olmaya çalışarak ilk önce Taehyung'un şirketine gittim ve pratik odasındaki telefonu iki saat arayıp bulduktan sonra çekimin olduğu binaya geldim. Hızlı hızlı merdivenleri çıktım ama neden merdivenden çıktığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bu kadar kat çıkacağımı bilseydim kesin asansöre binerdim.
Nefes nefese içeri girdim. Bayağı kalabalık bir ortamdı. Sanırım şuanda çekimde değillerdi. Hızlıca gözlerimle Taehyung'u aradım ve göz göze geldiğimizde ikimiz de güldük.
Taehyung kollarını açarak ağır çekimde bana koşmaya başladı. Bir taraftan da bağırıyordu. "Hwa Euuul!" Çok çocukça ama komikti herkes gülen gözlerle bize bakıyordu. Taehyung'a karşılık vermeyip de rezil etmek olmazdı. Sırf o rezil olmasın diye ben de aynısını yaptım. Başka nedeni yok yani. "Taehyunnng!"
Ağır çekim koşuşumuz bittikten sonra küçük bir sarıldık ve ben sırtına bir tane geçirdim. "Aptal, buraya gelirken neler çektim biliyor musun?! Dizimi izleyemedim, iki saat telefonu bulamadım, yetmezmiş gibi aptal aptal merdiven çıktım!"
"İyi de neden merdiven çıktın?"
"Ya ne biliyim direk merdivenlere yöneldim, çok kat yoktur diye düşündüm."
"Normalde asansör kullanmıyor musun?"
"Yok ya evim de çok üst katta değil ya ondand- sen dikkatimi dağıtmaya mı çalışıyorsun?!"
Sırıttı ve kafa salladı. Sonra ise kafamı koluna sıkıştırıp beni çekiştirmeye başladı. Bize bakarak gülen diğerlerinin yanına geldiğimde Chanyeol bana su uzattı. "Hayırdır Eul pek bir sinirlisin?"
"Sorma Sehun, siz yetmezmişsiniz gibi artık bir arkadaş grubum daha var. Hayır hiç biriniz de normal değilsiniz ki."
Onlar gülüşürken arkamdan konuşulmasıyla oraya döndüm. "Peki ya ben noona?"
"Ah Jaehyun, altını çiziyorum hiç biriniz dedim."
"Kalbim kırılıyor noona."
"Ben çok normalim sanki Jaehyun."
"Değilsin tabi. Sen ne değişik bir insansın!"
"Abart Baekhyun."
"Pardon bölüyorum ama neden geldin?" Sehun sorunca aklıma gelmişti Taehyung'a telefonunu vermek. "Ah doğru ya, Taehyung görevimi tamamladım ve telefonunu getirdiim!"
Çantamdan telefonu çıkarttığımda Taehyung'un heyecanlı gülümsemesi solmuştu. "İyi de bu benim telefonum değil ki."
Jin telefonu birden elimden aldı "Aaa telefonum! Çok sağol Hwa Eul!" Ne yani? Ben Jin'in telefonunu mu getirmiştim? "Ne demek benim değil ya! Ben o kadar şeyi boşuna mı çektim!" Sinirle ellerimle yüzümü kapattım.
"Yoo bak Jin hyung telefonuna kavuştu."
"Shut up Jongin!"
"I didn't say anything. Calm down Queen."
"I'm tired and angry."
"Of course, of course.. I'm not talking. You're right. You're right always."
"Yeah Jongin. I'm right."
"Absolutely."
"Definitely."
"Sure."
"You're kidding me Jongin!"
"Yes."
"OK. Shut up and massage me Jongin. Pleaasee~?"
"Why me?!"
"Cause, I want."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE PHOTO • Kim Taehyung
Fanfiction[ Text & Instagram & Texting ] Yanlış anlaşılan bir fotoğrafla başladı herşey. Belki o fotoğraf olmasa bir daha birbirlerini hatırlamayacaklardı, görmeyeceklerdi, aşık olmayacaklardı... -Kim Taehyung-