"Hadi Taehyung sıkıldım gidelim."
Kafasını kaldırdı ve çatık kaşlarını çatıp tatlı tatlı konuştu. "Kaç saattir yemek yiyelim diyorum ama sokak sokak gezmekten başka bir şey yapmadık. Az tadını çıkarayım."
"Buraya geleli de 2 saat oldu zaten. Saat 5'e geliyor!"
"Tamam bitirdim. Mızmızlanma kalk." Hesabı ödeyip dükkandan çıktık. Gece buraları çok güzel oluyordu. Hele de yanımda Taehyung varken ayrı güzeldi.
"Seni bir yere götüreceğim." Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Bu bakışla beni istediği yere götürebilirdi. "Nereye?"
"Sürpriz."
"Uzak mı?"
"Hayır yürüme mesafesinde." Kafamı salladım ve onu takip ettim. 10 dakika muhabbet ederek yürüdük. Sonrasında ise Taehyung bir recordshopun önünde durdu. Daha girmeden burayı sevmiştim. Görünüşü bile huzur veriyordu. "Lise yıllarımda buraya gelirdim. Müzik aleti çalar, plak ve kaset alırdım. Eski, yeni her türlü albüm bulunur."
"Çok güzel."
"Daha içeri bile girmedin Eul."
"O zaman girelim!" İçeri doğru koşarken arkamdan bağırdığını duydum. "Bu kadar seveceğini bilseydim daha önce getirirdim!"
"Getirseydin o zaman." O da geldiğinde her yeri incelemekle meşguldüm. Çok güzeldi. Her her record, kaset doluydu. Renk renk yerler. Bazı yerlerde müzik aletleri vardı. Tavan bile ilgimi çekiyordu. "Taehyung! Çok güzel!... İyi de? Gecenin bir vakti neden burası açık?"
"Nedenini bilmiyorum ama hep açık. Hoe Amca burada yaşıyor ve dükkanı kapatmıyor. Burası güvenli bir mahalle. Ondan sanırım."
"Anladım. Yani gezebilirim?"
"Tabiki." İlerledim, yüzlerce ve her yıldan olan recordlara baktım. Dark Side Of The Moon?
"Taehyung! Record Player var mı burada?"
"Evet. Hangisini istiyorsun?"
Elimdeki recordu kaldırdım ve gülümsedim. "Bunu."
"Dark Side Of The Moon?" Gösterdiğim recordu bildiğinde mutluluktan ölecektim. Yine beni tuttu ve daha içeride olan bir odaya soktu. Burada bir sürü müzik aleti ve record player vardı. Recordu kutusundan çıkardım ve playera yerleştirdim.
Us and Them
İstemsizce gözlerim kapanmıştı. Tekrar açılmasına yol açan şey ise... Taehyung'un sesiydi. Şarkıya gitar ve o mükemmel sesiyle eşlik ediyordu.
"Us and them
And after all we're only ordinary men
Me and you
God only knows it's not what we would choose to do"
Şuan yaşadığım an o kadar güzeldi ki; zaman dursun da böyle kalalım, sonsuza kadar onu dinleyeyim istiyordum. Kapalı gözleriyle kendini belli eden kirpikleri, uzamış ve önüne gelen kahverengi saçları, dünyadaki en huzur verici şey olan sesi...
" 'Forward' he cried from the rear and the front rank died
And the general sat"
Gözlerini açtı ve gözgöze gelmemizi sağladı. Bu sefer gerçekten görüyordum. Anın büyüsü falan değildi. Gözlerinde sevgiyi görüyordum. Bana aşkla bakıyordu. Benim ona baktığım gibi...
Bu kadar zamanda nasıl bağlanmıştım ona?
Nasıl kendini böylesine aşık etmişti?
Onu neden bu kadar çok seviyordum?
Kimin umrunda. Pişman değildim.
Ayağa kalktım ve Taehyung'un ters oturup gitar çaldığı piyano sandalyesinin diğer köşesine de ben düz olarak oturdum. Ellerimi yavaşça piyanonun tuşlarına çıkardığımda ise titrediğimi fark ettim. Taehyung'un üzerimdeki bakışları bende böyle etki yaratıyordu.
Şarkıya uygun piyanoyu çalmaya başladım. Kısık sesle söyleyerek de Taehyung'a eşlik ediyordum. Asla ona bakmıyordum. Bakarsam ağlardım Ama onun bakışlarını hissetmek bile gözlerimi dolduruyordu.
"And the lines on the map moved from side to side"
Piyano çalmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Gözlerimin buğusu, kalbimin sızısı... İkisi bir araya gelince gerçekten zordu.
"Black and blue
And who knows which is which and who is who"
Şarkı söylemek hiç bu kadar zor olmamıştı.
Bir yere bakmak hiç bu kadar zor olmamıştı.
Onun yanında olmak hiç bu kadar güzel hissettirmemişti.
"Up and down
And in the end it's only round and round"
Gitarı çalmayı ve söylemeyi bıraktı. Ben de bıraktım. Record, arkadan çalmaya devam ediyordu. Ve ben hala ona bakmıyordum.
Elini yüzüme çıkarıp yavaşça sevdiğinde gözlerim kapandı. Bana dokunması beni güvende hissettiriyordu.
Ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarımı sildi.
Sonrasında ise çenemden tuttu ve beni kendine çevirdi.
Yüzümü bu sefer cesaret verir gibi okşadı. Ya da ben cesaret almak istediğim için böyle hissediyordum.
Gözlerimi açtım.
Gözlerini açtı.
O da kapatmıştı demekki. Bakışlarımız birleştiğinde gülümsedi, gülümsedim. Bir dakika süren bakışmamız, bana saatler gibi gelmişti.
"Out of the way, it's a busy day
I've got things on my mind
You."
Son kez şarkıya eşlik ettikten sonra yavaşça bana yaklaştı. Gözlerini gözlerimdem bir an olsun ayırmamıştı.
Sıcak dudakları, benim soğuk dudaklarıma değdi.
Soğuk dudaklarım ısındı.
Soğuk ruhum ısındı.
Kalbim ısındı.
"Seni seviyorum."
"Seni seviyorum."
-
-
-
-
♡
Bir rüya gördüm, peşine düştüm
Çalarım, gitar elimde
Rüzgara karşı, yelkeni bastım
Yoluma çıkman nafile
-Kaan Tangöze-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE PHOTO • Kim Taehyung
Fanfiction[ Text & Instagram & Texting ] Yanlış anlaşılan bir fotoğrafla başladı herşey. Belki o fotoğraf olmasa bir daha birbirlerini hatırlamayacaklardı, görmeyeceklerdi, aşık olmayacaklardı... -Kim Taehyung-