5

14.2K 638 434
                                    

Hwa Eul

Bana gönderildiği konumdan şirkete gelmiştim. Oldukça büyük bir binaydı. Görevliye adımı söylediğimde beni içeri aldı.

Çalışanlara göz gezdirdiğimde ise herkesin yoğun bir çalışma içinde olduğunu gördüm. Gözlem yapmak benim en iyi yaptığım şeylerden biriydi ve etrafımdaki her şeye büyük bir dikkat sarf ederek bakardım. Aklımdaki düşüncelerden kurtulup hemen girişteki danışmaya gittim.

"Taehyung nerede acaba?"

"Şuanda pratik odasındalar hanımefendi."

"Teşekkürler."

Arkamı döndüğüm sırada pratik odasının nerede olduğunu bilmediğimi fark ettim. Gözlem yeteneğim gelişmiş olsa da saflığım onun üzerini örtmeye yetiyordu.

"Pratik odası nerede?"

Kadın önce tatlı bir şekilde güldü ve sonra bana cevap verdi. "4. katta asansörden inince sağdaki koridordaki ilk oda."

"Tamam teşekkürler."

Hızlı adımlarla asansöre bindim ve 4. kata çıktım. Kadının tarif ettiği odanın kapısına tıkladığım ama cevap alamadım. İçeride şarkı çalıyordu. Yavaşça kapı kolunu indirdim. İçeri baktığımda birkaç erkek muhteşem bir uyumla dans ediyordu. Bizimkilerden sonra gördüğüm en iyileri olabilirlerdi.

Tüm vücudumla kapıdan girip izlemeye başladım. Bir müddet sonra içlerinden biri birden beni gördü ve kareografiyi bozup ani bir şekilde sıçradı. Diğerlerine çarptığı için, onlar da çarpmanın etkisiyle yere düşmüştü. Herkes afallayınca da güzelim dans benim yüzümden mahvolmuştu.

Diğerleri beni gören çocuğun baktığı yere baktıklarında gözleri beni buldu. "Bu kim?"

"Sakin ol Hoseok o bir kız, daha önce hiç görmediğini biliyorum ama normal davranmaya çalış."

Diğerleri güldüğünde ben de tebessüm ettim. İçeri baktığım ilk andan beri Taehyung'un burada olmadığını görsem de kaç dakikadır danslarını izliyordum. Artık cüzdanımda kavuşmalıydım ve bunu için de Taehyung'un yerini öğrenmeliydim.

"Taehyung?"

"Ah o mu, birazdan gelir. Neden gelmiştin?"

Ben daha cevaplayamadan içeri biri girdi. Sanırım bu Taehyung'tu. Bakışları aynı o geceden hafızamda yer edinmiş olan bakışlardı. Ve internette araştırdığımda karşıma çıkan fotoğraflardan çok daha yakışıklıydı. Kahverengi düz saçları, biri çift biri tek göz kapağı olan gözlerine düşüyor, burnundaki tatlı beni ve dudaklarıyla karşımda şaheser gibi dikiliyordu.

Bana baktığında şaşırdı. Sonradan anlamış olacak ki gözlerini pörtletip parmağını bana doğrulttu. "Hwa Eul?"

Kafa salladım ve elimi ona uzattım. Hala yüzüme bakarken elini kaldırdı ve elimi sıktı. Hayır hayır ben bunu kastetmemiştim. Bir an önce cüzdanımı istiyordum. Elimi çekip hafifçe eline vurdum.

"Cüzdanım diyorum, nerede?"

"O mu? Buralardadır herhalde."

Çantalarını olduğu yere geçti ve bütün her şeyi alt üst ederek aramaya başladı. Bir emaneti böyle mi saklıyordu?

İçlerinden biri bana yaklaştı "Acaba..." Bir müddet yüzümü inceledi. Sonra bir şey bulmuş gibi gülümsedi. "Sen Taehyung'un fotodaki kızsın."

"Evet, ben Hwa Eul. Memnun oldum."

"Jungkook."

Jungkook adını söyledikten sonra yüzünden gülümsemesini silmeden sıkmam için elini uzattı. Elini sıktım ve diğerlerinin tek tek sıraladıkları adlarını dinledim.

"Jimin."

"Namjoon."

"Jin."

"Hoseok."

"Yoongi."

Kesinlikle aklımda durmayacaktı. Hızlı hızlı söylemişlerdi ve anlamadığımı bakışlarımla belirttiğime emindim.

"Ah, demek bizi tanımıyor."

Aklımda kalan tek isim olan Hoseok'un Taehyung'a dönüp söylediği şeyi duymayan Taehyung, elimde cüzdanım ile ayağa fırlamıştı. "Buldum!"

Hızlıca yanıma gelip cüzdanımı bana uzattı. Aldığım gibi fermuarını açtım. Görmeyi beklediğim şey orada değildi. Bu beni sinirlendirmek için yeter de artardı. Hatta ağlayabilirdim de. Annemin kolyesi olması gereken yerde yoktu. Bir cüzdan için bu kadar üzülecek değildim asıl önemli olan içindekiydi ama orada yoktu işte!

"Kolyem nerede?!"

"Kolye mi? İçinde işte, çıkarmadım ki."

Boş olan bölmeyi ona gösterdim. Gözlerim dolmuştu. "Ah yok mu ya? Neyse ben ararım bulamazsam da yenisini alı-"

Sözü yüzüme baktığında kesilmişti. Büyük ihtimalle şu an ağladığım içindi.
Eli ayağına dolaşmış bir şekilde ne yapacağını bilmeden konuşup durdu."Hey, hey, neden ağlıyorsun? Özür dilerim hemen bulacağım. Ağlama ağlama." Normalde olsa gülerdim ama şuan kolyemin kayıp olması buna engeldi.

Hızlıca iki saat cüzdanımı aradığı yere gittim ve çantaları çekip kolyemi aramaya başladım. Diğerleri de yanıma gelmiş ne olduğunu kavramaya çalışır şekilde bakıyorlardı. "Sakin ol bulacağım. Ağlama, neden ağlıyorsun?"

Şuan sessizce ağlamaya çalışıyordum ve hıçkırmama bakılırsa pek başarılı değildim. Anmemin kolyesi bana ondan kalan en önemli şeydi. "Annemin kolyesiydi. Bu yüzden o kadar endişe ettim. Buraya kadar cüzdan için değil kolye için geldim ama görüyorum ki bir emanete bile sahip çıkamayan insan kolyemi kaybetmiş!"

Bir taraftan omzumu sıvazlıyor bir taraftan özür diliyor ve bir taraftan kolyeyi arıyordu. "Ö-özür dilerim bulacağım çok özür dilerim." Birden durdu ve bir yere elini uzattı. "Bak burada işte, al!"

Kolyeyi elinden aldım ve hızlıca ayağa kalkıp kontrol ettim. Neyse ki bir şey olmamıştı. Kolyemi bulduğma göre sinirimi birine patlamadan buradan uzaklaşmalıydım. Hafif bir kafa selamı verdim ve teşekkür ettim. Tam çıkacaktım ki arkamdan seslendiler. "Hwa Eul-shi, çıkmasan daha iyi olur. Gazetecilere yakalanacaksın."

Elinde tuttuğu telefondan haberi gösterdiğinde şansıma bir kez daha lanet ettim.

-

-

-

-

Oylayın lütfen

THE PHOTO • Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin