13.Bölüm ve Tanıtım Filmi - İzleyin Pleaseee :)

904 71 16
                                    

Öncelikle gecikme için özür dilerim. Malum okullar başladı. Ayrıca vote ve yorumlar çok yavaş geliyor. Lütfen okuyucular sadece okuyup geçmeyin. Yorum atın, vote verin. Çok zor değil bence.

Veeee ilk tanıtım filmimi yayınladım tamamen kendi yapımım. İzlerseniz ve fikirlerinizi belirteniz çoook sevinirim :)

Tanıtım filmi linki ----- https://www.youtube.com/watch?v=sdrwIWt1CDo (İzleyebilmeniz için tekrar medyada paylaşacağım.)

Son olarak lütfen vote ve yorumlarınızı benden esirgemeyin. Çünkü böyle giderse ya kitaba ara vereceğim ya da bölümleri çok kısa yazmaya başlayacağım haberiniz olsun.

Yazım yanlışlarım için de şimdiden özür dilerim :)

İYİ OKUMALAR...

Stefan'ın ağzından...

“Selam, Stef.” dedi Katherine. İçeri doğru yürüdü ve salondaki kanepeye oturdu. Damon şaşırmış ve sıkılmış gözlerle bana teşekkür eder gibiydi. Tahmin ettiğim şeyi dile de getirdi.

“Sonunda geldin kardeşim. Burası epey sıkıcı ve tekrar eden sahnelerle dolmaya başlamıştı.”

---

“Sadece seni, Damon’ı özledim.” dedi benim üzerimde dolaşan gözlerini Damon’a çevirerek. Ama tabi ki de tekrar tekrar sorduğum neden geldin sorusuna tekrar tekrar aynı cevabı veriyordu. Yani boşuna uğraşıyordum. Son derece rahattı. Bacaklarını çoktan oturduğu kanepeye uzatmıştı.

“Katherine!”

“Ahh! Stefan!! Neden inanmıyorsun?” oturduğu yerden kalktı ve vampir hızıyla yanıma geldi. “Seni özledim.” dedi ve beni kandırabilme umuduyla dudaklarını büzdü.

“Buna en son inandığımızda yıl 1864’dü ve sen bize o lanet olası kanını verip kaçmıştın! Hatırlatayım dedim.” Onun bizi terk etmesine en çok Damon üzülmüştü. Yıllarca onu beklemişti. Sanırım artık Katherine’i aştı.

“Ah, Damon. Vampir olmak seni epey sinirli ve hırçın biri yapmış. Yüzyıllar önce daha eğlenceli ve seksiydin.” dedi gözlerini devirerek.

“Aaa. Tabii. Ama sen her zaman ki gibi Katherine’sin hani şu…” dedi ama bu konuşmanın sonu iyi bir yere gitmiyordu ve lafını bölmek zorunda kaldım.

“Damon şu an mesele bu değil. Yani onun seviyesini konuşma zamanı değil. Anlatabildim mi?” dedim ve beni biraz ciddiye almasını umdum.

“Pekala.” dedi gözlerini devirerek ve devam etti. “Eee, Katherine. Bak dönüp dolaşıp aynı konuya dönüyoruz. NEDEN GELDİN?” diye ısrarla sormaya devam etti. Ama ısrarla aynı cevabı alacağız gibi görünüyordu.

---

Elena’nın ağzından…

“Sence ne yapıyorlardır?” diye sordu Bonnie.

“Hiçbir fikrim yok.” dedim. Bende en az onun kadar merak ediyordum. Katherine bana inanılmaz derecede benziyor ve bu gerçekten tuhaf.

Evet, ‘Her insan çift yaratılmıştır.’ derler. Ama bu gerçekten değişik. Katherine vampir ve yüzyıllar öncesine dayanan bir geçmişi var.

“Elena?” diye seslenen Bonnie’yi sonunda fark edebildim. Ufak düşüncelerim arasında dalıp gitmiştim.

“Aaa. Evet, Bonnie. Ne diyordun? Kusura bakma dalıp gitmişim.” dedim suçumu telafi etmeye çalışarak.

“Diyordum ki, belki de Stefan’ın aramalısın.”

“Bence bu iyi bir fikir değil.”

“Neden?” Aslında onu aramayı deliler gibi istiyordum. Ama… Ya kızarsa ya da orada benim karışmamam gereken şeyler oluyorsa. Sanırım telefonla aramam olayları karıştırmaz.

“Peki. Onu arayacağım.” dedim ve telefonumu elime aldım. Numarasını tuşladım ve telefonu kulağıma götürdüm. 3.çalışta açtı.

“Hey, Elena. Birazdan orada olurum. Tamam mı? Gelince konuşuruz.” dedi. “Tamam.” dedim. Tam telefonu kapatacakken hattın diğer ucundan sesimi duydum.

“Ahh! Elena… Stefan benimle hasret giderir gidermez orada olacaktır. Emin olabilirsin.” dedi ve bir an ben konuştum zannettim. Nasıl bu kadar benzeyebilirdik. Sesimiz bile benziyordu. Fazla telaş yapmış olmalıyım ki telefonu birden kapattım ve yere fırlattım. Bonnie birden yerinden sıçradı ve korkmuş gözlerle bana baktı.

“Bak bu görsel ikiz saçmalığı biraz fazla tamam mı?” dedim durumu açıklamaya çalışarak.

“Evet. Farkındayım. Ama… Neden telefonu fırlattın?” diye sordu Bonnie.

“Çünkü…” bir an duraksadım ama fazla sürmeden devam ettim. “Karşı tarafta kendi sesimi duydum. Yani… Katherine’ninkini…”

“O kadar benziyor muydu?”

“Tahmin edemeyeceğin kadar.” dedim hala şaşkınlığımı atlatamayarak.

Neden hep bunlar benim başıma gelmek zorunda ki? Neden hep kötü şeyler beni bulmak zorunda? Anne ve babam boşandı, bizi terk ettiler, en yakın arkadaşım bir cadı, kardeşim madde bağımlısı, teyzem kendi halinde en önemlisi vampir bir sevgilim, vampir sevgilimin vampir erkek kardeşi ve kardeşim olmayan benden 500 yaş büyük bir görsel ikizim var. Gerçekten bunları yaşamak için ne yaptım ben? Derin ve bir o kadar da saçma, gereksiz düşüncelerimden yine beni Bonnie kurtardı.

“Elena?” dediğinde yerimde sıçradım.

“Ha? Efendim?” dedim.

“Kapı.” dedi ve o anda tekrar kapı tıklandı.

“Aaa. Tamam. Ben hemen bakıyorum.” dedim ve koşar adımlarla kapıyı açmaya gittim. Belli ki bu ilk çalışı değildi.

Endişelenmeden edemiyordum. Korkuyordum. Stefan Katherine hakkında iyi hiçbir şey anlatmamıştı ve bu da kendime ev hapsi cezası vermek istememe yetti. Tüm bu düşünceler beynimi doldurmuşken kapıyı çalan kişi daha ısrarla çalmaya devam ediyordu. Kapıyı açtığımda tuttuğumu bile fark etmediğim nefesimi bıraktım.

“Stefan.” dedim ve hemen boynundan içeri çekerek sıkıca sarıldım. Dışarısı güvenli değildi. Bu kısa bir sarılma olsa bile davet edilmemiş vampirlerin giremeyeceği evde yapılması daha da doğruydu.

“Elena, sorun yok.” dedi Stefan endişemi anlamış olacak ki.

“O nerede? Gitti mi?” diye sormadan edemedim, ki kabul etmeliyim cevabını çok merak ediyorum.

“Evet, Stefan. Burada meraktan öldük.” diye yardımcı oldu Bonnie.

“Oturun her şeyi anlatacağım.” dedi Stefan ve kanepede yerimizi aldık.

13.bölüm sonu...

 

UNUTMAYIN!!! ALTIN KURAL!!! YORUMLAR ÖNEMLİDİR!!!

Yasak Aşk - (Vampir Günlükleri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin