Yine çok geç oldu farkındayım. Ama elimde değil. Çok yoğunum. Evet 15 tatil vardı. Ama özel sorunlarımdan dolayı yeni bölüm yükleyemedim. Elimden geldiğince hızlı bir şekilde yüklemeye çalışıyorum. 15.4K okuyucu için gerçekten çok teşekkür ederim :) Bütün okuyucularımı teker teker çok seviyorum :) Hele o güzel yorumlarınız yok mu? :* Yanlışlarım için şimdiden çok özür dilerim. Lütfen güzel yorumlarınızı benden esirgemeyin mükemmel okurlarım <3
İYİ OKUMALAR...
Stefan’ın ağzından…
-1864-
Gözlerimi açtığımda ilk olarak Damon’ı gördüm. Yan tarafımda yatıyordu. Etrafa loş ışık yayan bir mum vardı. Katherine görünürde yoktu. Sahi ya, neler olmuştu? Kafam allak bullaktı. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Ayağa kalkmayı denedim. İlk denememde şiddetli baş dönmemden başarılı olamadım. Ama ikincisi başarılı olmuştu. Yavaşça Damon’a yaklaştım ve boynundaki kırmızılığı fark ettim. Sanırım Katherine ondan beslenmişti. Birden aklıma benden de beslenmiş olabileceği geldi. Her zaman ki gibi tahminlerimde yanılmamıştım. Boynum kan içindeydi. Aklıma Katherine’nin son konuşması geldi ve dehşete kapıldım. “Ben ne istiyorsam o olacak ve ikinizde benim olacaksınız. Sonsuza kadar birlikte olacağız ve çok eğleneceğiz.” demişti. Korktuğumun başıma gelmiş olabileceği fikri beni delirtiyordu. Vampir olmuş olamazdım. Derin düşüncelerim içeri kollarından çekiştirerek getirdiği kızlarla Katherine girdi. Hayır, olamaz.
“Neler oluyor?” diye sordum sakin görünmeye çalışarak. Birden anlam veremediğim bir açlık hissetmeye başladım. Şu an burnuma bir tek kan kokusu geliyor gibi hissediyordum. Aslında öyle hissetmiyordum. Gerçekten de burnuma sadece kan kokusu geliyordu. Damon çoktan uyanmıştı ve oturur pozisyonda pür dikkat kızları inceliyordu.
“Bir şey olduğu yok. Karnınızı doyurmaya geldim.” dedi gülümseyerek. Sinirlendim. Çünkü ortada gülünecek bir şey olduğunu düşünmüyordum. Ne yani? Şimdi canavar mı olmuştum ben?
“Yiyecekler nerede? Çantada falan mı getirdin?” diye sordum bilmiyormuşçasına.
“Ah Stef!” diye mırıldandı Damon.
“Ne var? Bir şeyler mi kaçırdım?”
“Hadi ama canım. Hala anlamadın mı? Şu an bu kızlarla oyun oynamak istemez misin?”
“Katherine neler saçmalıyorsun? Ne oyunu?”
“Yakalambaç.” dedi ve kızları serbest bıraktı. Kızlar deli gibi koşturmaya başlamıştı. Belli ki etki altındalardı. İsteksizce onları takip etmeye başladım. Anlam veremediğim kadar hızlıydım. Birden kızı tutup kendime çevirdim. Bütün bunları isteksizce yapıyordum. Sadece kan kokusuna olan zaafımla… Kız dehşete kapılmış gibi görünüyordu. Çok korktuğu belliydi. Bende Katherine’nin yaptığı gibi mi yapacaktım? O ölecek miydi? Benim kızdan çok korktuğum belliydi. Daha fazla dayanamadım. O andan hatırladığım tek şey daha doyamadan Katherine’nin kızı kollarımdan çekip aldığıydı.
-Günümüz-
İşte! Eğlendiğim günün sonu da kötü bitmişti. Bunları hatırlamak bana hiç iyi gelmemişti. Bütün gece rüyamda o geceyi gördüm. Bir de o gece o kızı öldürseydim ne yapardım bilemiyorum. Gerçi o kadar çok kötü şeyler yaptım ki o gece yapacağım diğer yaptıklarımın yanında hiç kalırdı…
Elena’nın ağzından…
“Geldim.” diye bağırdım her zaman ki gibi beni aşağıda bekleyen Bonnie’ye.
Aşağıya indiğimde Bonnie’nin kızgın bakan gözleriyle karşı karşıya kaldım.
“Gerçekten her gün geç kalmak zorunda mısın?”
“Hey! Ben gözdeyim. Bilirsin. Havalı görünmem gerekir. Üstüne alınma. Sen hazırlansan ben de seni beklerim. Ama böyle şeylerle ilgilenmiyorsun. O yüzden şimdi o asık suratına güzel bir gülümseme yerleştir de erkenden kırışmasın yüzün.” dedim sırıtarak. O da sırıtmama karşılık vermişti.
“Hadi gidelim yoksa geç kalacağız.” dedi Bonnie nihayet sırıtmayı kestiğimizde.
“Peki. Arabanı getirdin mi?” diye sordum.
“Tabi ki de. Yoksa geç kalırız. Unuttun mu? Çok iyi hazırlanman gerekli ve bu da çok uzun sürüyor.”
“Tamam. Laf sokman bittiyse gitsek mi ki?”
“Ahaha. Peki.” dedi kahkaha atarak.
---
Sonunda cesaret bulup Stefan’ın bahsettiği ve Bonnie’nin nefret ettiği büyü konusunu açtım.
“Bonnie?”
“Efendim.” dedi gözünü yoldan ayırmadan.
“Hiç güçlü büyüler yapmayı denedin mi? Yani… Stefan ve ben daha fazlasını yapabileceğini düşünüyoruz. Aslında ben pek anlamıyorum bu şeylerden ama en azından Stefan öyle düşünüyor. Sheila çok güçlü bir büyücüymüş. Bennet cadıları özel cadılarmış, Bonnie. Özel bir cadısın. Yani… Demek istediğim…”
“Hayır, Elena!” diye bağırdı Bonnie. “Olmuyor.”
“Denedin mi?”
“Hayır. Yani belki birkaç kere.”
“Belki de doğru yapmıyorsundur ya da konsantre olmuyorsundur. Hiç büyükannen ile konuştun mu?” Belli ki ucube gibi görünmekten korkuyordu.
“Hayır. Bilmiyorum. Aslında ara sıra anlam veremediğim şeyler oluyor. Yani… Mesela çok sinirlendiğimde birden mumlar, ışıklar yanıyor ve şiddetli bir rüzgar esmeye başlıyor. Ama bunları ben yapıyor olamam değil mi?”
“Neden olmasın? Stefan, yerden telefon almaktan daha fazlasını yapabileceğine inanıyor. Bence de yapabilirsin. Sen ucube falan değilsin. Bence çok güçlü bir cadısın. Tıpkı büyükannen gibi. Ama sadece farkında değilsin ve biraz tecrübesizsin.”
“Öyle mi dersin?” Yüzünde küçük bir umut belirdi.
“Hadi şimdi okula gidelim.” diyerek arabayı sürmeye teşvik etmeye çalıştım. Arabayı kenara çekmişti ve biraz daha beklersek okula geç kalacaktık. “Okuldan sonra bunu Stefan’la veya büyükannenle konuşuruz.”
Hiçbir şey söylemedi. Sadece gülümsedi ve arabayı çalıştırdı. Okula varmamız fazla uzun sürmedi. Şansımıza trafik yoktu. Okula vardığımızda derse zar zor yetişmiştik. Biraz daha konuşsak geç kalırdık herhalde. Sınıfa girdiğimizde Alaric çoktan gelmişti. Sahi ya ilk ders tarihti. Gözlerim Stefan’ı aradı ve aradığı yerde de buldu. Yine cam kenarında güneş gibi parıldıyordu.
Ah, bu muhteşem adamın benim olduğuna inanamıyorum…
18.bölüm sonu…
İthaf isteyenler yorum veya mesaj atabilirler :)
UNUTMAYIN!!! ALTIN KURAL!!! YORUMLAR ÖNEMLİDİR!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Aşk - (Vampir Günlükleri)
Fanfiction"Sıradan biri gibi görünüyordu. Sıradan bir lise öğrencisi... Ama öyle değildi. Fazlası vardı. O Stefan Salvatore'du... Vampir olanından..." Sevdiğin çocuğun vampir olduğunu öğrenirsen ne yaparsın? Hikaye biraz sizden, biraz uzak... Okuyup kendiniz...