1- Kim olduğumu daha yeni öğreniyorum.

692 47 15
                                    

Media| Can't Smile Without You- Barry Manilow

İyi okumalar...★

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Alarm. Hayatımın belki de sevmediğim ve her sabah lanet okuduğum tek detayı olabilir. Elimi yatağımın kenarında duran minik rafın üzerine attım ve her gece aynı şekilde koyduğum telefonumun alarmını kapatarak yatmaya devam ettim, nasıl olsa 5 dakika sonra tekrar çalacaktı ve ben yine üçüncüsünde kalkıp her sabah yaptığım gibi istisnasız 20 dakika boyunca bütün bildirimlerimi temizleyecek ve instagramdaki bütün gönderilerle storyleri gördüğüme emin olacaktım. Nitekim de öyle oldu, telefonla işim bittikten sonra yataktan kalkarak uyuşuk hareketlerle banyoya gidip yüzümü yıkadım. Tekrar odama dönüp formalarımı giydim ve mutfakta kahvaltı hazırlayan anneme günaydın dedikten sonra telefonumu şarja takıp dizi izlemeye başladım. Daha sonra koltuktan kalkıp annemin kahvaltı tabaklarını masaya yerleştirmesine yardım ettim ve telefonumu da masanın yanındaki prize takıp dizimi izlemeye kahvaltımı bitirene kadar devam ettim. Sonrasında dişlerimi fırçaladım. Klasik Byun Baekhyun sabah ritüeli. Hiç şaşmadan her sabah aynı şeyleri yapardım, yapmazsam sanki o gün hep bir şeyler eksik gidermiş gibi hissederdim. Geceden hazırladığım çantamı sırtıma takarak anneme sarıldım ve evden çıktım.

Otobüs durağına gittiğimde kulaklığımı çıkarıp telefonumdan sanki bir müzikalin içindeymiş de ana karakter güne başlıyormuş hissini andıran bir şarkı bulup açtım. Çok geçmeden gelen otobüste her zaman oturduğum yere ilerledim, tabi yerimde başkasını görünce bir boşluğa düştüm ve o sırada da tam koltuğun önüne gelmiş bulundum. Hiç çaktırmayacağımı düşünerek ilerleyip tam öndeki koltuğa oturmaya niyetlendiğim sırada kolumda hissettiğim büyük bir el beni geriye doğru çekince düşmemek için beni çeken kişinin yanına oturmak zorunda kaldım. Yavaşça soluma döndüğümde beni müzedeki en değerli parçaymış gibi inceleyen ve benden çok da büyük görünmeyen çocuğa şaşkın bakışlarla karşılık verdim. Gözleri büyüktü ve vücudu yapılıydı, kolumdaki eline değdi gözlerim. Uzun kemikli parmakları vardı ve bir anlığına elimi tutsa nasıl gözükürdü? diye düşündüm. Kısa bir süreliğine göz göze geldik, gözleri kararsız bakıyordu. Sanki aradığı bir şeyi bulmuş ama doğru şeyi bulduğundan emin değilmiş gibiydi. Beni düşünce aleminden çıkaran ise dudaklarından dökülen kelimelerdi.

"Ben Park Chanyeol."

Park Chanyeol diye geçirdim içimden üç dört kez. Bir yerden oldukça tanıdık ama bir o kadar da yabancı geliyordu. Belki okulda asılan isim listelerinden birinde adını görmüşümdür diye düşündüm ama üzerinde benim aksime forma yoktu. Daha sonra bana uzattığı elini fark ettim ve nedenini bilmediğim bir tereddütsüzlükle elini sıktım.

"Byun Baekhyun"

Normalde asla ilk gördüğüm biri için ellerini ellerimde hayal etmez ya da hiç tanımadığım, beni kolumdan tutup oturtan biriyle tanışmazdım. Fakat bu çocuğa karşı nedensizce bir güven beslemiştim. Resmen müzikallerdeki iki ana karakterin birbirlerini ilk gördüklerinde hissettikleri gibi bir his yaşamıştım, garipti. Sessizce koltuğa sinerek çantamı kucağıma çektim ama gözüm sürekli yanımda oturan çocuğa kayıyordu. Sanki onu bir yerden tanıyormuş hatta çok iyi tanıyormuş gibi bir hisse kapılıyordum sürekli ama nedenini bir türlü de bulamamıştım. En sonunda aklımda kelimeleri toparlayabildim. "Şey, acaba bir yerden tanışıyor olabilir miyiz? Çünkü seni tanıyormuşum gibi geldi ama ilk kez gördüğüme de eminim, buralardan mısın?" Cevabını beklerken gözlerine daldı gözlerim. "Burada iniyorum, görüşürüz Baekhyun" Şaşkınlıkla gözlerimi açtım. Bu da neydi şimdi böyle be? Belki de buralarda yeni ve utandı diye düşündüm çünkü aklıma başka bir sebep gelmemişti.

Regio || ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin