20- Magna Dağı (FINAL PART II)

90 17 2
                                    

Sonunda herkes odalarına çekildiğinde Chanyeol ile yalnız kalmıştık.
"Chanyeol sana bir şey söylemem gerekiyor. İlk başta mantıksız gelebilir ama başımız büyük dertte."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kahin Uju ile konuştuklarımızı ve yaptığımız planı başından sonuna kadar anlattığımda en az benim kadar şaşırmıştı.
"O zaman başlayalım Baekhyun."

Perilerin getirdikleri mumları odanın ortasına çember oluşturacak şekilde dizdik ve ışıkları kapatıp perdeleri çekerek odaya ışık girmesini engelledik. Çemberin tam ortasına oturduğumda Chanyeol bütün mumları aynı anda yakmıştı. Gözlerimi kapatarak kahinin verdiği büyü kağıdında yazanları birkaç kez eksiksiz bir şekilde söylemeye çalıştım. Hazır olduğumda Chanyeol'a işaret vererek yatmasını söyledim. Yatağa yattığında büyüye başladım. Latince cümleleri sırayla söylerken yavaş yavaş alevlerin yükseldiğini hissedebiliyordum. Sözler bitince gözlerimi açtım ve aynadaki yansımama baktım. Devasa, bembeyaz iki kanat sırtımda parlıyordu. Tekrar gözlerimi kapatarak Irene hariç ruhsal bağım olan herkese odaklandım.

Ortamın değiştiğini hissettiğimde gözlerimi açtım. Herkes karşımda kafaları karışık bana bakıyorlardı.
"Baekhyun umarım bu erkeksi rüyamın devamı değildir çünkü kesinlikle arkandaki kanatlar kesinlikle gerçekçi durmuyorlar." Luhan yüzünde endişeyle konuştuğunda Tao da ona katıldı.
"Hepimiz aynı rüyanın içinde miyiz? Çook iyiiiiii!" Ciddi kalamayıp gülerken kafamı salladım.

"Şimdi beni iyi dinleyin fazla vaktimiz yok. Zaman burada daha farklı akıyor. Bugün Kahin Uju ile çok önemli bir toplantı yaptık. Özetleyecek olursam ne Irene'e ne de Regio'dan herhangi birine güvenebiliriz çünkü Kayıp Tanrıça ruhunu bütünüyle geri istiyor ve bunu bile bile Irene'i bizle yolladılar. Biliyorum hiç mantıklı gelmiyor bana da ilk başta öyle gelmişti ama güvenin."

Hepsi büyük bir şok ifadesiyle bana bakarken birkaç kişi yıkılmış gözüküyordu.
"Fazla zamanımız kalmadı, planı anlattıktan sonra rüyayı sonlandıracağım ve herkes uyanmış olacak. Bu yüzden odalardan aynı anda çıkmamaya dikkat edin."

Gözlerimi açtığımda mumlar sönmüş, aynadaki yansımamda kanatlar gitmişti. Yerden kalkıp hemen yatağın yanına gittim. Chanyeol'u dürterek,
"Chanyeol, uyandın mı?" uyku sersemi kafasını sallarken iyi olduğu için içten içe sevinmiştim. Aniden kolumdan tutup yanına çekerek sarıldığında kafamı kaldırarak kızdım.
"Chanyeol resmen bir savaştayız ve senin yaptığına bak!"
"Ama daha savaşa başlamadık bu yüzden biraz daha oyalanmamızda sıkıntı yok."
"Ya Chan-" eliyle ağzımı kapatmıştı.
"Şşş zaten gece çok yoruldun biraz dinlen." Yenilgiyi kabul ederek kafamı göğsüne koydum ve kollarımı da beline sardım. Uzun bacaklarıyla benimkileri sarmıştı.

Kısa ama güzel bir uykunun ardından kendimi çok daha iyi hissediyordum. Kalkıp duş almış ve eşyalarımızı hazırlamıştık. Sonunda aşağı inerken herkes kahvaltının hazır olmasını bekliyordu.
"Ooo sonunda aşk kuşlarımız uyanmış!" Chanyeol Jongdae'yi saçını yakmakla tehdit ederken gidip Kyungsoo'nun yanına oturmuştum. Kafamı omzuna yaslayarak bugün yapmam gerekenleri ve planımızı sırasıyla aklımdan geçirdim.

"Baekhyun yine çok fazla düşünüyorsun başım ağrımaya başladı." Chanyeol'a küçük bir özür gönderirken aklımı boşaltmaya çalıştım.
"Acaba ne düşünüyor...?" Jongdae imalı bir ses tonuyla konuştuğunda Chanyeol cidden elinde bir ateş topu oluşturup Jongdae'nin saçına doğru yollamıştı ama son anda alevler saça ulaşamadan Junmyeon tarafından söndürülmüştü.
"Uslu durun." Kris Junmyeon'a sırıtırken Junmyeon ona acıtmayacak bir şekilde yumruk atmıştı. Sonunda masa hazırlandığında hep beraber yerlerimize geçtik. Kahin Uju da çok bekletmeden geldiğinde herkes sessizce yemeye başlamıştı.

Regio || ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin