Multi alıntı.
Boş koridorda aldığım nefesin sesi yankılanıyordu, attığım her adımın sesi kulaklarıma katbe kat daha yüksek gelirken sakin olmaya çalıştım .
Ama zordu.
Onun evindeyken çok daha zordu .
Siyah kanatlı kelebeklerin kanat çırpışını içimde hissedebiliyordum.
Onun apartman dairesine ilk girdiğimde , haberi yoktu ve saçma bir merak yüzünden çok kötü yakalanmıştım.
O evi bile kendi zevkine göre düzenlemişti , yaşadığı alanları özelleştirmeyi seviyordu . Ait olmadığı yerlerde çok daha buzdan olduğunu biliyordum.
Yeni evi de siyahlarla kaplıydı . Modern dekore edilmişti ama soğuk bir modernlik yoktu . Bir şekilde sanatsaldı . Tam da Ömer William İplikçi'nin eviydi.
Bu seferde Batu'nun ısrarı üstüne evini ziyarete gelmiştik ama onunla aynı ortamda olmak benim için o kadar zordu ki tuvalet için izin isteyip , bu durumdan biraz olsun kurtulmak istemiştim.
Adımlarımın sesi kulağımda yankılanırken , garip bir şekilde gerginliğim daha da arttı .
Koridor da yan yana asılı olan , inanılmaz güzel tablolar vardı ama onların içinden en çok bir tanesi dikkatimi çekince , diğer hepsi görünmez oldu .
Uluyan bir kurt vardı . Dümdüz bir ova da , geceye doğru başını kaldırmış , uluyan bir kurt . Gökten kızıl saçlar uzanıyordu ama saçların sahibinin yüzü gözükmüyordu. Sadece saçları gökyüzünden sarkıyordu.
Sertçe yutkundum ve tabloya doğru yaklaştım . Dokunmak istiyordum ama nedense cesaret edemiyordum , tek yaptığım hipnotize olmuş gibi tabloya bakmaktı .
Gerçekten büyülenmiştim.
Bu yüzden yaklaşan ayak seslerini duymadım ve kulağımın dibinde nefesini hissettiğimde korkuyla sıçradım. "Seveceğini biliyordum,"
Gözlerimi birkaç saniye sımsıkı yumdum. Arkaya dönmeye cesaret edemiyordum.
Zorlukla "Sevmedim," diyebildim. Tamamen yalandı , çok etkilenmiştim.
"Öyle mi ?" derken o kadar yakınımdaydı ki resmen bedenimiz birbirine değiyordu . "Gerçekten beğenmedin mi kızıl kafa ?" Ah , kızıl kafa ... Alay dolu sesine karşı gücümü toplamaya çalıştım ve "Hayır," diyerek ona döndüm.
Burnumun dibindeydi . Gerçekten burnumun dibindeydi . Eğer konuşursam dudaklarımız birbirine değerdi . Konuşmayacaktım.
Ama tabii ki o konuştu .
"Cevabını duyamadım ? Eğer içinden konuşuyorsan , maalesef beyin okuma gibi bir yeteneğim yok."
Dudaklarının dudağıma değmesiyle öyle bir titredim ki bir an bayılacağımı zannettim. Çok uzun zaman olmuştu , bunu hissetmeyeli çok çok uzun zaman olmuştu .
"Yapma ," dediğimde gülümsedi . "Neyi yapmayayım ? Bir şey yapmıyorum ki."
Kontrolümü toplamaya çalıştım ve bütün gücümle onu ittim . "Bunu yapma !" diye bağırdım. "Bu kadar yakınımda olma !"
Birkaç adım geri giderken , yüzünde ki o küstah gülümsemesini bozmadı .
"Hem hiçbir şey yaşamamışız gibi davranıyorsun hem de burnumun dibinde bitiyorsun ! Hem hayatına girip de sıçmayacağım diyorsun ama bir bakmışım hemen karşımda ki evi almışsın ! Ne bok yapmaya çalışıyorsun ? Ciddi soruyorum."