Zengin Kız Fakir Oğlan 13
'' Demek anne ve babanın rızası olmadığı halde yine de bir devlet okulunda okumaya karar verdin '' dedi Görkem benim anlattıklarımı tekrar ederek.
Elimdeki kahve bardağımı dudaklarıma götürmeden hemen önce başımı olumlu anlamda salladım. Neredeyse bir saattir Görkem ile oturmuş bu sevimli mekânda kahve içip hayat hikayemi anlatıyordum. Ona devlet okuluna neden geldiğimden tutunda baş belam olan Enes'ten bahsettim. Aslında Enes ile çok tatsız bir şekilde tanışmış olsalar da ben herhangi bir yanlış anlamaya mahal vermeden onun peşimi bırakmadığını anlatmıştım.
Bunu ilk duyduğunda her erkek gibi beni koruyabileceği söylemişti. Fakat ben tabi ki böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceğimi kibar bir dille ona söylemiş, zorda olsa onu ikna etmiştim. Kibar ve düşünceli birisiydi. Şu ana kadar karşılaştığım çoğu kişinin aksine kesinlikle kendini beğenmiş de değildi.
'' Sanırım bu kararından çoktan pişman oldun?'' Soran gözlerle bana bakıyordu. Kahvemden bir yudum daha alıp ona gülümsedim.
'' pişman olduğum sayısız anım oldu, evet. '' gözlerimi avcumun içindeki bardağa çevirdim '' ama şu an kesinlikle pişman değilim '' Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Ve son saniyede o güzel gülümsemesini yakaladım.
Gülmek yakışıyordu. Her ne kadar ifadesiz bir yüzü olsa da güldüğü zaman dünyanın yedi harikası arasına girmeyi başarıyordu. Gözleri hafif kısılıyor, burnunun ucundaki çiller bir anlığına üst üste biniyordu. Dudak kenarları eşit miktarda havalanıyor ve beyaz dişlerini ortaya çıkarıyordu.
'' pişman olduğun anları sormama gerek yok sanırım. ''
'' tahmin etmen çok zor olmaz ''
'' kesinlikle '' bir kez daha gülümsedi. Bu gülümsemeden cesaret alıp ben de ona birkaç soru sormaya karar verdim.
'' sen ailenden hiç bahsetmiyorsun?'' diye sordum. İkizlerden öğrendiğim birkaç şey vardı tabi. Ama onları bir de Görkem'den duymak vicdanımın rahatlaması için gerekliydi. Onun hakkında onun dışındaki insanlardan ondan habersiz bilgi almıştım sonuçta. Ve bu kesinlikle yanlış bir davranıştı.
Gülümsemesi yarıda kesildi ve ben sorduğuma anında pişman oldum. Gözlerini kahve bardağına indirip ellerini kupanın etrafına sardı. Bir süre o şekilde yalnızca elindeki bardağa baktı.
'' ben, özür dilerim. Sormamalıydım. ''
Başımı kaldırmadan sadece gözleriyle bana baktı. O anda o gözlerde gördüğüm özlem beni dumura uğrattı. Bu bakışı beklemiyordum. Üzüntü belki kızgınlık ya da ne bileyim şaşkınlık falan görmek beni şaşırtmazdı. Ama özlem... Bunu beklemiyordum. Neyi özlüyordu? Ya da kimi?
'' hayır dileme. Ben sana sorduysam senin de bana sorma hakkın var. '' tekrar bakışlarını ellerine indirdi. İlk defa onu böyle... savunmasız görüyordum. Birkaç saniye sonra başını kaldırdığında tekrar gülümsüyordu. Ama bunun sahte bir gülümseme olduğunu, az önceki parçalı bulutlu halini unutturmak için sergilenen ustaca bir oyun olduğunu gözlerinde ki sönmüş ışıktan anlıyordum.
'' Aslı ile kardeşiz. Yani üvey kardeş'' deyip tepkimi görmek için gözlerime baktı. Ben bunu zaten bildiğim için ve iyi bir oyuncu olamadığım için şaşırmış gibi yapamadım. Oda zaten bunu bekliyormuş gibi gülümsedi. Bu sefer gülümsemesi gerçekti. Ama bir miktar acı barındırıyordu.
'' Ama sen bunu zaten biliyorsun ''
Söylediği şeyle bir anda elim ayağıma dolandı. Birkaç saniye ne söylemem gerektiğini bilemeyerek yalnızca şaşkınca yüzüne baktım. Daha sonra bir şeyler söylemem gerektiğini hatırlayıp ağzımdan nelerin çıktığına dikkat etmeden konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZENGİN KIZ FAKİR OĞLAN
Teen FictionZengin bir aileden gelen Buğlem, yaşadığı hayattan ve etrafındaki yapmacık insanlardan fazlasıyla sıkılmıştır. Bir gün babasına artık koleje değil de devlet lisesine gitmek istediğini söyler. İlk başta Şeref bey, bu konuyu fazla önemsemese de sonrad...