İtiraf - Bölüm 18

693 23 10
                                    

ASLINDA VETO SAYISI İSTEDİĞİM KADAR OLMADI AMA YAZDIĞIM İÇİN YAYINLADIM.

KEYİFLİ OKUMALAR...

ZENGİN KIZ FAKİR OĞLAN 18

" Âşık oldum"

Farkında olmadan ağzımdan dökülen iki kelime son zamanlarda içinde bulunduğum durumun nedeniydi. Mutsuzluğumun, gereksiz aptal melankolinin, bir şeye gülerken bir anda aklıma onun gelip gülmemin yarıda kesilmesinin, onu her gördüğümde kalbimin dışarıdan duyulacakmış gibi atmasının...

Aslında bu itirafı ablama yapmadan önce kendime yapmam gerekirdi. Kendime yapmadan önce de enine boyuna düşünüp bundan emin olmam gerekirdi tabii. Ama bunun farkına Çisem'in kollarında ağlarken varmıştım. Canım acıyordu. Boğuluyormuşum gibi garip bir his yaşıyordum. Sanki camdan tabuta hapsolmuşum gibiydi. İçinde su olan camdan bir tabut. Çıkamıyordum. Kaçamıyordum. En kötü yanı ise ölmüyordum da. Sadece orada öylece yatıyor çektiğim acıyla çırpınıyordum.

Âşık olmak böyle bir şey miydi?

Daha önce bu hissi birkaç defa yaşadığımı düşünmüştüm. Özellikle ilk erkek arkadaşıma gerçekten âşık olduğumu sanırdım. Şu anda yaşadıklarım kadar güçlü olmasa da ona da buna benzer şeyler hissetmiştim. Özlemiş, kıskanmış ve sevmiştim. Gerçekten sevmiştim. Ama hiç bu kadar acı çekmemiştim. Bu yüzden aşkı hep mutlu eden bir duygu sanırdım. Çünkü hep mutlu olmuştum.

Bir insan hayatında kaç defa âşık olur?

"biliyorum" Çisem'in söylediği sözden sonra kendime gelip dikkatimi ona verdim ve kollarından çıktım.

"nasıl?"

"sandığından daha iyi tanıyorum seni. Duygularını gizlemede düşündüğün kadar iyi değilsin Buğlem."

"oysa bu konuda kendime çok güveniyordum. Şu an hayal kırıklığına uğradım" dedim buruk bir tebessümle. Acımın üzerine birde çok kötü bir oyuncu olduğumu öğrenmiştim Acaba başka nelerin farkındaydı?

"sandığından daha fazla şeyin farkındayım küçük kardeşim" deyip ellerime uzandı. Kurduğu cümleden sonra afallayıp yüzüne baktım.

"ne?"

" son cümleni sesli söyledin. " dedi.

Farkında olmadan yaptığım ikinci hata beni sinirlendirdi. Bu kadar aptal ve mantıksız birisi değildim. Mantıklı hareket ederdim. Her zaman. Karşımda kim olursa olsun söylediklerimi her zaman düşünür söylerdim. Ama bugün düşünemiyordum. Ya da istediğim şeyleri düşünemiyordum çünkü aklımda zaten başka bir düşünce vardı. Yaşadığım andan beri aklımdan bir saniye bile çıkmayan bir düşünce.

" mantıksız davranıyorum. Bu ben değilim."

"çünkü sevmek mantıksızdır, izah edilemez"

Ablama baktım. Son zamanlarda o kadar mutlu ve dingin görünüyordu ki. Sanki doğduğu andan beri eksik bir parçası vardı. O parçası olmadığı için hep yanlış şeyler yapıyordu. Yanlış düşünüyor, yanlış konuşuyor ve yanlış karar veriyordu. Ama şimdi... Şimdi tamamlanmıştı.

" aşkı hep güzel bir duygu sanırdım" dedim. " çünkü daha önce hiç acı çekmemiştim. Ya da üzülmemiştim."

" aşk gerçekten çok güzel bir duygu Buğlem"

"Aşk gerçekten güzel bir şeyse neden şimdi boğuluyormuş gibi hissediyordum o zaman?" dedim. Gözlerim dolmuştu. Başkalarının yanında ağlamanın zayıflık olarak algılandığını bilmesem ablamın kucağında deli gibi ağlayabilirdim. Ama ben buydum işte. Her ne yaşarsam yaşayım aptal gururum bir şekilde kendini belli ediyordu. Ailemin yanında bile hep güçlü olmak zorunda hissetmiştim. Yıkılmaz olmak zorunda. Bütün bu çabalar, güçlü olma çabaları aptal bir duygu yüzünden yerle bir edilmişti. Kendimi daha fazla sıkmayı bir kenara bırakıp ağlamaya başladım. Gözyaşlarım öyle hızlı akıyordu ki yıllardır bu anı bekliyorlardı sanki. Öyle çok ağlıyordum ki yılların birikmiş bütün duyguları tamamen gözlerimden akıp gidiyordu. Ve ben yıllarca gözlerimde taşıdığım ağırlığın farkına şimdi varıyordum.

ZENGİN KIZ FAKİR OĞLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin