Genç kadın elindeki kitapları tek tek olması gereken raflara yerleştiriyor, bir yandan da kısık bir sesle şarkı mırıldanıyordu. Kendini çevreden tamamen soyutlamıştı. Kitaplarla iç içe olmayı severdi. Bu onun işiydi. Şarkı söylemeyi de. Kimse bakmazken söylemekten zevk alıyordu. Fakat farkında olmadığı şey bir kaç raf ötesinde elinde bir kitap ile öylece durmuş, kendisini dinleyen adamdı. Genç adam büyülenmiş gibi kadından gözlerini ayırmıyor, ince parmaklarının kitapları dizişini izliyor, yumuşak sesini dinliyordu.
Genç kadın işini sonunda bitirdiğinde yan tarafa dönmüştü ki kendisini seyreden gözler ile göz göze gelmiş, zorlukla yutkunarak utançla gözlerini kaçırmıştı.
"Rahatsız ettiysem kusuruma bakmayın. Sesiniz gerçekten etkileyici. Kendimi alıkoyamadım."
Genç kadın nazikçe gülümsemiş, kısa dalgalı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırmıştı. Karşısındaki adamı tanıyordu. Bu yüzden bu durum kendisini korkutuyordu. Adam buradaysa o da burada olabilirdi.
"Teşekkür ederim, Bay Watson. Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?" Adam hayretle kaşlarını kaldırdığında pot kırdığını fark etmiş, içtenlikle gülümsemeye çalışarak devam etmişti.
"Blogunuzun sıkı bir takipçisiyim."
Adam da kadını karşılıksız bırakmadan gülümsemiş, elindeki kağıdı göstermişti.
"Bu kitabı arıyordum."
Genç kadın kitabın ismine bakmış, hemen ardından ezbere bildiği rafların arasında, peşinde John Watson ile gezinmiş istediği kalın kitabı çekip almıştı.
"Yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?"
Bir cevap beklerken gözleri adamın arkasında bir noktaya takılmış, zorlukla yutkunurken titreyen ellerini ceplerine sıkıştırmıştı. Siyah paltolu dağınık kıvırcık saçlı adam raflardan birine eğilmiş, kitaplara göz atıyordu. Kendisini görmesini, oraya bakmasını istemişti. Fakat adam kitaplardan başını kaldırmıyordu.
John Watson'ı arkasında bırakarak hızla oradan uzaklaşırken aklından çıkaramadığı o sesi işitmişti kulakları.
"Kimdi o?" Demişti Sherlock Holmes, arkadaşı John Watson'a.
"Görevli." Demişti kısaca genç adam.
Genç kız vardiya saatinin bittiğini bildiren alarm sesiyle soyunma odasına geçerken telefonunu çıkarmış, mesaj yazmaya koyulmuştu.
Bilinmeyen Numara: Aptal. (16.14)
SH: Ne? Şimdi neden Aptal oluyorum? (16.15)
Bilinmeyen Numara: ... (16.15)
SH: Dur bir saniye. O sen miydin? John ile konuşan görevli sen miydin? (16.16)
Bilinmeyen Numara: Bilmem. (16.16)
SH: Bulmaya bu kadar yaklaşmışken nasıl olur da gözden kaçırırım? (16.17)
Bilinmeyen Numara: Dediğim gibi. Aptal olduğun için. (16.17)
SH: Hakkında bir şey öğrendim. Bu kitapçıda çalıştığını öğrendim. Seni bulmama çok az kaldı. (16.18)
Bilinmeyen Numara: Bulabileceğini pek sanmıyorum. Çünkü kim olduğumu bence zaten biliyorsun. Sadece bunu kabullenemiyorsun. Bulmak isteseydin çoktan bulurdun. (16.20)
SH: Bulmacayı çözeceğim. Artık burada çalıştığını biliyorum. (16.20)
Bilinmeyen Numara: Öyleyse oyun başlasın, Bay Holmes. (16.21)
Mackenzie&John&Sherlock
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forgive Me/Sherlock Holmes
FanfictionWilliam Sherlock Scott Holmes. En iyi arkadaşı Kızılsakal'ın ölümüyle yıkılmıştı. Sonrasında çocukluk aşkı da kendisine bir tekme atmıştı. O günden sonra bir daha eskisi gibi olamamıştı genç adam. Tüm duygularını bir daha gün yüzüne çıkarmamak üzere...