15

1.4K 140 95
                                    

Genç kadın elindeki şişeyi dudaklarına dayamış, içindeki sıvıdan büyük bir yudum almıştı. Alkol boğazını yakıp geçerken akan yaşları siliyordu. Alkol problemi yüzünden uzun bir zaman rehabilitasyon merkezinde kalmıştı. Tamamen temizlendiğinde ise bir daha alkolü ağzına sürmeyeceğine dair yemin etmişti. Ama o sırada canı acıyor ve bunu umursamıyordu. Tek düşündüğü Sherlock idi. Onunla konuşmak zorundaydı. Sherlock Holmes'a her şeyi anlatmak zorundaydı.

Anahtarlarını alarak sendeleye sendeleye evden çıkmış, yoldan geçen bir taksiyi durdurarak zorlukla arka koltuğa atmıştı kendini. Elindeki alkol dolu şişeyi hala sıkı sıkı tutuyor, büyük yudumlar alıyordu.

"Hanımefendi? Siz iyi misiniz?"

"221B Baker Caddesi." Demişti soruyu duymazdan gelerek.

Taksi hareket etmeye başladığında başını cama yaslamış, neredeyse şişenin dibini getirmişti. Sherlock Holmes kendisi için sadece basit bir arkadaş değildi. Onun için çok şey ifade ediyordu. Ve ona bir özür borçlu olduğunu da biliyordu. Holmes haklıydı. Onu yüz üstü bırakıp gitmişti. Ama bu elinde değildi. O zamanlar daha küçük bir kız çocuğuydu.

Sonunda araç durduğunda cebindeki banknotları çıkararak taksi şoförünün avucuna bırakmış, zar zor inmişti aşağıya. Başı dönüyor, görüşü bulanıklaşıyordu. Fakat kararlıydı. O gece onunla konuşacaktı.

Siyah boyalı kapıya ilerleyerek yumruğunu elinden geldiğince sert bir şekilde vurmuş, az kalsa düşecek olan şişesine sıkıca sarılmıştı.

Kapıyı gecelikli, yaşlı bir kadın açmıştı. Kısa saçları ve sevimli bir yüzü vardı.

"Kime bakmıştınız?" Demişti yumuşacık sesi ile.

"Sherlock Holmes burada mı?" Diyebilmişti zorlukla. Alkolün konuşmasını da etkilediğini fark edebiliyordu.

"Yukarıda." Demişti kadın şaşkınca. Daha önce Sherlock için kapıya dayanan çok sayıda tuhaf kişi görmüştü. Ama sarhoş bir kadını beklemiyordu. Bu yeniydi.

Mackenzie içeriye girmiş, merdivenleri zorlukla düşe kalka çıktıktan sonra bir kapının önüne gelmişti. Cam kapıdan hareket eden gölgeleri görebiliyordu. Kapıyı bir kaç kez tıklattığında Doktor Watson açmış, şaşkınlıkla kendisine bakmıştı.

"Merhaba?" Demişti yüzüne bakmaya çalışarak. Gecenin bir yarısı müşteri beklemiyordu. Hemen ardından aklına dank etmişti. Bu yüzü daha önce de görmüştü.

"Sen kitapçıdaki kızsın! Güzel sesli kız."

"Sherlock içeride mi?" Demişti kadın, doktoru iterek içeriye girerken. Etrafa kısaca göz gezdirmişti. Kitaplar her yerdeydi. Duvarlarda kurşun delikleri vardı. Şöminenin karşısındaki koltuklardan birinde oturmuş, kendisine şaşkın bir ifadeyle bakıyordu.

"Ne işin var burada?" Demişti buz gibi sesiyle.

"Konuşmaya geldim. Beni dinlemek zorundasın." Genç adama doğru ilerlemişti ki yerdeki kitaba takılarak düşmüş, fakat yeniden kalkarak şişeden büyük bir yudum daha almıştı.

"Seni dinlemem için hiçbir sebebim yok. Evimden çık."

Mackenzie şöminenin karşısındaki koltukların yanında duran sandalyeye kendisini bırakmış, şişesini kucağına koymuştu.

"Müşterini dinlemek zorundasın."

Sherlock oturduğu yerden hışımla kalkmış, kızı kolundan yakaladığı gibi ayağa kaldırmıştı. Kısaca ağlamaktan kızarmış yüzüne, ardından elindeki şişeye bakmış, yüzünü biraz daha yaklaştırarak koklamıştı. Burun kanatları genişlerken yüzünü buruşturarak geri çekilmişti.

"Hiçbir şeyi yapmak zorunda değilim. Şimdi git buradan."

Kadını kapıya sürüklediği sırada ortağı önüne geçerek durdurmuştu kendisini.

"Neler oluyor Sherlock? Siz ikiniz tanışıyor musunuz?"

"Eski bir arkadaş." Demişti genç adam bayılacak gibi görünen kıza bakarak. Artık söylediklerine dahi karşılık veremiyordu. Alkol komasına girmediği için şanslıydı.

"Onu bu halde gönderemeyiz. Ne kadar içtiğini görmüyor musun?"

"Nasıl geldiyse öyle döner. Bu bizi ilgilendirmez."

John Watson kendinden geçen kadına kısaca baktıktan sonra başını iki yana sallayarak itiraz etmişti.

"Olmaz. Bu halde bir yere gidemez. Madem arkadaşın. Burada kalsın. Yarın gider."

Sherlock önce Doktor Watson'a, ardından kolunu sıkıca kavradığı kadına bakmış, sıkıntıyla nefesini vererek elindeki şişeyi bir çırpıda çekip almıştı.

"Ver şunu bana."

"Hayır. Geri ver." Demişti kadın her bir kelimeyi uzatarak. İyice kötüye gittiğini anlaması zor olmamıştı.

Kadını çekiştirerek bu sefer odasına yönelmiş, içeriye girdiğinde Mackenzie'yi sertçe yatağa itmişti. Zaten alkolden zar zor ayakta duran kadın sırt üstü yatağa düşmüştü.

"Ben aptalım. Kocaaa bir aptalım." Genç kadın söylenirken genç adam kadının üzerindeki yağmurluğu çıkarmaya çalışıyordu. Sonunda çıkarabildiğinde ayakkabılarını da çıkarmış kapıya yönelmişti ki elinden tutulmasıyla olduğu yerde kalakalmıştı. Genç kadının elini elinde hissetmesi ona eskileri hatırlatmıştı. Çok önceden hatıra sarayında bir odaya kapattığı anılarını.

"Her şey için özür dilerim. Berbat bir arkadaşım, değil mi?" Demişti kadın. Gözleri kapalıydı. Uykusunda sayıklar gibi bir hali vardı.

"Hem de en berbatı." Demişti genç adam elini bir çırpıda çekip odadan çıkarken.

Mackenzie&Sherlock

Mackenzie&Sherlock

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Forgive Me/Sherlock Holmes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin