~Ben onun elindeki sıcaklığı alnımda hissettim~

166 11 0
                                    

Haber vermemi beklemeden Servet usta yemeği getirdi bile.Elinde bir tabak ve bir tabure,tabaktada balık vardı.Adamın mesleği bu,"inşallah hergün balık yemeyiz."
İlk işi ellerimi çözmek oldu.Tabureyi önüme koyarak tabağıda üstüne koydu.
"Acıkmışsındır,ye."
Birşey demeden direk balığa atıldım.

Arkadan bir ses,
"Bağla gözlerini usta"
Bu bana vuran adam.Yine gelmiş.
Yemeği kursağımda bıraktı.
"Bi izin verde,yemeği yiyeyim bari"
Servet usta hemen gözlerimi bağladı.
"Gel,dayı gel."
Kapıyı açarak içeriye girdi.
"Ooo,afiyet olsun Demir bey." dedi alaycı bir tavırla.Bu adama sinirlenmemek elde değil.
"Usta zahmet etmişsin balık falan"
Onada azarlıyıcı bir tavırla konuştu.Bu adam gerçekten hem acımasız,hem saygısız.
"Elimde bunlar vardı napayım?"
Servet usta ise soğukkanlılığını cümlelerine başarıyla yansıttı.
Beni kontrol etmeye gelmişti galiba.Çok durmadı.
Tam kapıdan çıkacakken,
"Ellerini bağlamayıda unutma usta"
İyikide Servet ustanın teknesine getirdiler,yoksa bu adamla işim zordu.
O adam gittikten sonra gözlerimi açtı Servet usta.
İştahım kaçsada balıktan bir iki parça aldım.
"Götürerebilirsin amca"dedim ustaya.
İlk önce peçete uzattı,ellerimi silmem için.Daha sonrada ellerimi bağladı.

Kapıdan çıkacakken,
"Bakarmısın bi amca dedim."
Ona neden kaçırıldığımı soracaktım veya gençleri neden kaçırdıklarını.
Servet ustada dıştan sert gözüksede aslında iyi birine benziyordu.Belki bana yardımcı olurdu.
"Neden burdayım ben,neden kaçırıldım?"
Biraz düşündü.
"Bi isteğin olursa çağırırsın evlat." diyerek kapıya doğru yöneldi.
"Dur amca gitme,nolur!" diye yırtınsamda nafile.Dediklerime aldırış etmeden gitti.
Kötü niyetle bile olsa kaçırıldığımı öğrensem içim rahat edecek.
"Şerefsizler,Allah belanızı versin."
Aklım hala Tahir abideyken onu aklına hiçmi gelmiyorum.Ne yapıp edip beni bulması lazımdı şimdiye kadar.
"Nerden bilsin ki limanda,bir balıkçı teknesinde tutulduğumu."
Haklıydı kafamdan geçen bu cümle.Kaçırıldığımı tahmin etsede,burda olduğumu bilmesi imkansız.

Uzun süren sessizliği kapı gıcırtısı bozdu.
"Müsaitmisin?"diyerek cevap vermemi beklemeden girdi içeriye.
Siyah maskesini çıkarttı beklemeden.Çıkardıktan sonra dalgalanan o altın rengi saçları bu küçük odaya güneş gibi doğdu.
Sadece saçlarını görsem tanırım.
"Kaçırılmana yardımcı olan bu kız hakkında nasıl böyle düşünüyorsun anlamıyorum Demir."
Yine geldi baş belası.Kafamın içinde benden daha çok konuşuyor.

"Nasılsın?"
"Nasıl olmamı istersin Dila?"diyerek tersledim.
Başını öne eğerek
"Demir anlattım sana."
Yardım etmesem öldürecekler diye zırvalamaya başlayacak yine.
"Eğer yardım et..."
"Sus Dila,dinlemek istemiyorum seni."
diyerek lafını kestim.
"Doğruyu söylesen bile en azından gelip diyebilirdin bana."
"Söylesemde birşey değişmeyecekti."
"Tamam Dila,sus!"
Uzun bir sessizlik kapladı odayı.Ben sürekli ona bakıyor, o ise utandığındanmıdır nedir sürekli yere bakıyordu.
Cevaplayamadığım soruları sorma vakti gelmişti artık.
"Neden kaçırıldım?"
"Bilmiyorum." dedi,yalan söylediği her halinden belliydi.İnanmamıda beklemiyordu heralde.
"Lütfen doğruları konuş benle."
"Söyleyemem Demir,şuan bile konuştuğumuzu görseler yaşatmazlar beni,o adamlar hafife alınacak insanlar değil."
Biliyordum hafife alınmayacağını tokat attığından.Basit bir tokat değildi o,onca sinirini bir tokatla birleştirip vurmuştu sanki.
Anlamadığım şeylerden biride Dilayı neden bu kadar tehdit ediyorlar? Bu kız yardım etmek zorunda değil ya.Onuda mı ben gibi kaçırıp sonradan yardım etmesini istediler? Yine sorular kafamı kurcalamaya başladı.

"Nerden bilecek Dila,lütfen söyle!"
"Neden kaçırıyorlar bende bilmiyorum ama kaçırdıklarından bir süre haber alamıyorum,yada bazılarını benim gibi kullanıyorlar."
"Ne?" diyerek şaşırdım kaldım.Haber alınamıyorda ne demek?Aklımı değişik cümleler kurcalamaya başladı.
"Öldürüyolarmı yani?"
"Bilemiyorum orasını,belkide."
"Ne demek Dila,benidemi yoksa...?"
Yüzünde bir an korku belirdi Dilanın,
"Hayır,buna izin vermem Demir,sonu ne olursa olsun."
Öyleyse yardım etmeseydi şimdi bunların hiçbirisi olmayacaktı.
Daha fazla beklemeden diğer sorulara geçtim.
"Peki ya neden ben?'
Uzunca düşündü,saçlarını kaşıdı.İşte Dilanın yalan söylediğini burdan anlayabiliyordum.Ne yalan söylesem diye düşünüyordu.
"Eeee..."
"Hadi Dila!"
"Sanırım senle gördüler beni,o çocuk işimize yarar dediler."
Şimdiye kadar baltaya bile sap olamamış ben,böyle kötü insanlarınmı işine yarayacağım.
"Ne işine yarayacakmışım ki?"
Yüzü güldü nedense,
"Bak işte seni öldürmeyecekler,işlerine yarayacaksan senide kullanacaklar."
Bu benimde hoşuma gitmişti.Mantıklıydı dedikleri ama yalan söylemiyorsa.Eğer öyle dedilerse bunlardan kaçmam biraz daha kolaylaşırdı.
Kaçmak mı?
"Saçmalama Demir,eğer bi yakalan, bak sonra neler oluyor." dedim kendimce.Hayır,bunu ben değil,hep kötü sonları söyleyen yanım söylemişti.
Kaçmak fikri ilk defa burda geldi aklıma.Oldukça mantıksız bir fikir olabilir ama bunlardan kurtulmam için tek çare buydu.Kaybedecek birşey yoktu artık.Ya kaçarsam,ya kurtulursam bunlardan.Denemekten zarar gelmez ama eğer ki yakalanırsam işte o zaman benide öldürebilir bunlar.

Sırların EsiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin