BÖLÜM 9

1.5K 251 352
                                    

ODA ARKADAŞIM

BÖLÜM 9
~

Her takvim yaprağı yırtıldığında, güneş her sabah doğduğunda yeni günün umutları sarar içimizi. Önümüzde yirmi dört saat vardır, kalan ömrümüze güzel anılar armağan edebilmemiz için.

Menesse yatağında otururken gözü duvarda asılı olan takvime takıldı. Zaman çok çabuk geçiyordu bütün hazırlıklar tamamlanmıştı artık düğüne sadece bir gün vardı. Geçen zaman içerisinde İlgar'la bir çok şeyi konuşmuştu ama hâlâ korkuyordu Menesse. Kafasını yatağın başlığına dayayıp derin bir nefes aldı. Gözlerini kapatıp tüm yüreğiyle inanarak "Her şey çok güzel olacak." diye fısıldadı.

Düğün mevzusunda aileleriyle çakışsalarda şükür ki İlgar da onunla aynı fikirdeydi ve neticede Menesse ve İlgar'ın istediği olmuş düğün yerine sade bir nikah töreni yapmayı kabul etmişlerdi.

Gözleri hâlâ kapalı düşüncelere dalmışken odanın kapısı gürültüyle açılınca korkuyla yerinden sıçradı Menesse. "Sürpriz!" diye bağırarak içeri girdi Güneş.

"Gelemeyeceğim demiştin?" Yataktan inip Güneş'in karşısında durdu Menesse. Hâlâ şaşkınlıkla bakıyordu.

Güneş iki elini havaya kaldırıp "Beyaz yalan." dedi gülümseyerek ve sıkıca sarıldı Menesse'ye.

Güneş ve Fırat iki yıl önce evlenmişlerdi. Birçok zorlukla mücadele etmişlerdi ama şimdi çok mutluydular. Fırat henüz on yaşındayken geçirdiği bir trafik kazası sonucunda gözlerini kaybetmişti. Ama o kadar güzel yüreği vardı ki görmek için gözlere ihtiyacı yoktu. Güneş onun karanlık dünyasına ışık olmuştu. Evlendikten iki ay sonra doktor gözlerinin açılması için bir umut olduğunu ve bu konuda uzman doktorun Ankara'da olduğunu söyleyince hiç vakit kaybetmeden taşınmışlardı Ankara'ya. Ama iki yıl geçmesine rağmen Fırat tedaviye cevap vermemişti.

"Fırat nerede? Nasıl oldu?" dye merakla sordu Menesse.

"Salonda, Mehmet amcamlarla oturuyor. Maalesef ki değişen hiçbir şey yok. Fırat hâlâ umutlu ama olmuyor."

"Umudunu kaybetmemesi çok güzel değil mi Güneş? Belki de bir gün o umutlar meyvesini verir sen de umudunu kaybetme." dedi Menesse şimdi ikisi de yatağa oturmuştu.

"Evet umut etmek güzeldir. Ama sen de bilirsin umut ve hırs dozunda güzeldir. Fazlası insanı yakar, bitirir. Korkuyorum Menesse bu umudun Fırat'ı yakmasından korkuyorum."

"Bir tanem hayatta hiçbir şey kolay değildir. Benim neler yaşadığıma sen şahitsin ama bak sonunda birçok şeyi atlattım. Sende inan Fırat'a. Bu yolda onun yanında ol. İnsan böyle zamanlarda yalnızca sevdiklerinin desteğiyle ayakta durabiliyor."

"Söz veriyorum deneyeceğim yitirdiğim umudumu tekrar kazanmayı deneyeceğim. Tamam yeter artık hadi senin düğününü konuşalım."

Menesse yarın nikahta gelinlik giyemeyeceği için belli etmesede çok üzgündü. Kimse bu detayı düşünmemiş onu terziye götürmemişti. Evliliği yalan olduğu için kendisi de utanmış ne İlgar'a ne de bir başkasına bir şey söylememişti.

Güneş dostunun gözlerinden ne düşündüğünü anlayabiliyordu. "Merak etme dünyanın en güzel gelini sen olacaksın."

"Dünyanın en güzel gelini olmak istemiyorum ki sadece... Sadece dünyada gelinlik giymeyen tek gelin olmasaydım yeterdi." dedi Menesse dolan gözleriyle.

"Merak etme her şey çok güzel olacak." dedi Güneş tebessüm ederek.

Ardından ikisi de salona geçmişti. Menesse Fırat'la selamlaşıp sohbet ettikten sonra saat baya geç olmuştu herkes odasına çekildi. Menesse yatağında yarın ki nikahı düşünürken birden kapısı açıldı annesi gelmişti. Aslıhan Hanım Menesse'nin yanına oturup konuşmaya başladı.

ODA ARKADAŞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin