Gelenler içeriye alınmıştı. Ailesine sürpriz yapan Azad'a, Dilan'a ve torunlarına sarılıyordu Jiyan ağa ve Delal hanım hasretle. Hasret giderme faslı bir müddet devam ettikten sonra, Sahra ve Miran'ın gelme sebebini merak etmişti herkes. Ve söze başladı Miran:
"Jiyan ağam, Sahra ve benim buraya gelmemizin bir sebebi vardır. Bunu seninle yalnız konuşsak daha iyi olur." dedi.
Jiyan ağa:
"Tabi damat, sen nasıl istersen." dedi. Bunun ardından onlar içeriye, Jiyan ağanın çalışma odasına geçerken, Sahra da teyzesiyle hasret gideriyordu.
İçeri geçtiklerinde Miran söze başladı:
"Ağam, bana belki kızacaksın amma bu kararı almak zorundaydım. Sahra ile 5 yıldır evliyiz ve çocuğumuz olmuyor bildiğiniz gibi. Ve aşiret de bana laf ediyor, kuma almamı istiyorlar. Ben ise Sahra'ya bu kötülüğü yapmak istemiyorum. Bunu ona yaşatamam. O sebeple Sahra ile ayrılmaya karar verdik. Onun da rızası var. Siz ne dersiniz bu işe?" dedi.
Jiyan ağa:
"Bu olan durumda senin kuma alman şart olmuştur aşiret kararına göre. Bu kötülüğü Sahra'ya yaşatmak istememen çok isabetli bir karar olmuş damat. Bilirsin ki yeğenimizi yıllarca aradık, bu çabalarımız sonucunda bulduk. Anne-babası hayatta değil. Sahra zaten yıkılmış bir halde. Bir de üzerine kuma gelirse bunu kaldıramaz kızcağız. Evet ayrılmanız da onun için zor olacak. Amma kuma olayı farklı. Kararına saygı duyarım damat." dedi.
Miran:
"Ağam ben de tam sizin gibi düşündüm. Bu yüzden bu kararı verdim. Sahra benim 5 yıldır eşim ve ben onun üzülmesine dayanamam. Onun için en iyisi budur." dedi.
Jiyan ağa:
"Kararına saygı duyuyorum damat. Bu durumu aileme ben izah edeyim." dedi.
Miran:
"Tamam o vakit ağam, Sahra artık bu konakta yaşasın. Boşanma işlemlerini başlatmıştım. Eşyalarını da yarın gönderirim." dedi.
Jiyan ağa:
"Tamam damat, gidelim o vakit." dedi.
Miran bu konuşmanın ardından, herkesi selamlayıp, işlerinin olduğunu söyledikten sonra konaktan ayrıldı. Saraçoğlu konağında da herkesle de bu konuyu konuşmuşlardı, aşiretle konuşup kararını onaylattıktan sonra. Herkes bu durumu kabullenmişti artık. Şimdi sıra Miran'a yeni bir gelin bulmaktaydı, onun bundan haberi olmazken!..
Jiyan ağa da Miran konaktan ayrıldıktan sonra tüm aileyi bir araya toplamış ve bu konuyu konuşmuştu. Ve herkes, ne kadar zor bir durum olsa da kabullenmiş ve saygı duymuştu bu karara. Bu karara mutlu olan biri vardı. O da Baran'dı. 5 senedir aklı ve kalbiyle ne kadar mücadele etse de başarılı olamamış, unutamamıştı Sahra'yı. O evli bir kadın olsa bile... Fakat şimdi Sahra evli değildi artık. Evet eşinden boşanmış dul bir kadındı. Ancak bu Baran'ın hislerine engel değildi. Kalbi sevincinden ötürü son hızda atıyordu. Sevdiğini her an görebilecekti artık. Her ne kadar Sahra'nın durumu zor olsa da Delal hanım da bu duruma sevinmişti aslında. Yeğenine henüz yeni kavuşmuşken ondan ayrılmıştı saçma bir karar yüzünden. Bu karara itiraz da edememişti. Yıllarca kendini suçlamıştı bu konuda. Ve işte şimdi, yeğeni tekrar onun yanı başındaydı. Üstelik diğer yeğenine de kavuşmuştu artık. Sevinci iki kat artmıştı bu durumda Delal hanımın. Azad, artık Diyarbakır'da yaşayacaklarını ailesine açıkladıktan sonra, henüz abisinin bulunduğundan haberi olmayan Sahra'ya durumu izah etmek üzere söze başladı Jiyan ağa:
"Sahra kızım, seni bulduğumuzda senin bir abin olduğundan söz etmiştik ya sana. Abini de aramaya devam ediyorduk yıllardır. Nihayetinde onu da bulduk, onunla irtibata geçtik ve şu an o da bu konakta. Karşında yabancı zannettiğin bu genç senin abin Ferman. Bugün bu konakta çifte bayram var. Nihayet yeğenlerimize kavuştuk hem de oğlum, aşiretimizin yeni ağası Azad da ailesiyle burada yaşayacak. Ben daha ne isterim ki." dedi mutlu bir ses tonuyla. Bu sözlerin ardından Sahra ve Ferman hasretle birbirlerine sarıldılar. Ardından da, Delal hanım yeğenleriyle konuşmak üzere onlarla yatak odasına geçti. Teyze ve yeğenler konuşurlarken, amcasını çok özleyen Öykü, Baran'a sımsıkı sarılırken onları her zaman olduğu gibi kıskanan Azra mızmızlanmaya başlamıştı. Azra ağlamaya başlayınca dayısı ne yapacağını bilememişti ki, yardıma yetişen Azad oldu:
"Kızlar, kardeşimi de anlayın ama, bakın ikinizi de çok seviyor. İkinize de ilgi gösteriyor. Kocaman kızlar oldunuz artık. Bakın Aras ve Eren hiç kavga ediyor mu bu konuda?" dedi hayıflanarak. Aras ve Eren de bıyık altından gülmüştü kızların bu hallerine. Yaşları ne kadar büyürse büyüsün değişmemişti bu kızların Baran sevdası. Öykü:
"Tamam babacığım, amcamı bunaltmayacağız. Değil mi Azra?" dedi.
Azra:
"Evet, dayımı bunaltmayacağız." dedi. Sonrasında çocuklar kendi aralarında oyun ve muhabbete daldılar. Dilan, Azad'ın eşi Hilal ile sohbet ederken, Dilan'ın eşi İbrahim, Azad ve Baran da babalarının yanına gittiler birlikte. Kahve eşliğinde sohbete dalmışlardı. Henüz bugün meydana gelmiş olan konu hakkında konuştular genel olarak. Konuşmaların çoğunda, Baran'ın gülümsediği ve oldukça da mutlu olduğu Jiyan ağa ve Azad'ın gözünden kaçmamıştı. Eline kardeşine sataşmak için büyük bir koz geçen Azad:
"Hayırdır kardeşim, bugün pek sevinçlisin. Bunun sebebi Sahra'nın konağa gelmesi mi yoksa yeğenlerinin ve Ferman'ın mı gelmesi?" dedi.
Abisinin kastetmeye çalıştığı şeyi anlayıp, utandığı için yüzü kızaran ve yüz ifadesi değişen Baran:
"Bu-nun se-be-bi ye-ğen-le-rim ve Fer-man ta-bi-ki a-bi." dedi.
Kardeşinin utandığını gören Azad muzur bir gülümsemeyle:
"Eminim ki öyle kardeşim. Bu mutluluğunu Allah daim etsin." dedi kıkırdayarak. Baran'ın bu halleri hoşuna gitmişti Jiyan ağa ve Azad'ın.
Onlar kendi aralarında sohbet ederlerken, Delal hanım yeğenlerine kardeşi Rojda hanım ve eşi Cihat beyi anlatmıştı. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar konuştular. Sonrasında Ferman:
"Teyzeciğim, beni büyütüp bu hale getiren aileme de minnettarım ancak ben bundan böyle sizinle yaşamak, sizi, ailenizi ve kardeşimi daha yakından tanımak, sizlerle vakit geçirmek, sizlerle aile olmak istiyorum sizin de izniniz olursa." dedi.
Delal hanım sevinçle:
"Tabi oğlum, senin burada yaşaman beni çok mutlu eder. Hem kardeşin de artık bizimle yaşayacak. Hep bir arada mutlu mesut yaşar gideriz." dedi. Sonrasında biraz daha sohbetlerine devam ettiler. Konuşacakları bittikten sonra, Jiyan ağa, damadı ve oğullarının yanına geldi herkes. Tüm aile bir arada, çok güzel bir ortam hakimdi konakta. Bu mutlu anlar hep devam edecek miydi? Kim bilir?
***
Kaçtıklarının ardından tam 5 sene geçen Fırat ve Asmin, ailelerini çok özlemişlerdi. Çok zor olmuştu yıllardır ailelerini görmemek ve onlardan haber alamamak. Asmin ve Fırat'ın ikiz çocukları olmuştu. Biri kız biri erkekti. Kızın ismini Keje, erkeğinkini ise Jiyan koydular. İki ailenin birbiriyle düşmanlığı yüzünden iki kardeş de düşmandı. Bu durumda ikisinin isimlerini çocuklarında yaşatmak istemişlerdi. Keşke bu ince düşüncelerini başka şekilde de göstermiş olsalardı!.. Jiyan, tam da Jiyan ağaya, Keje de Keje hanıma benziyordu. Artık ailelerine olan özlemlerine tahammül edemeyen ikili, Diyarbakır'a dönmeye karar verdiler iyice düşünüp taşındıktan sonra. Hem aileleri, torunlarını görünce de yumuşarlardı, değil mi?..