Zirveye bir adım kalmıştı, son basamakta takıldım.
×××
"Şu mühür işini bi halledelim göstereceğim ona gününü! Bakalım o zaman da bana afra tafra yapabiliyor mu? Ha gördü tabi karşısında düştüğüm hali aklınca naz yapıyor. Ona bunu çok kötü ödeteceğim." Jace öfkeli bir şekilde odanın içinde dönüp duruyordu. Izzy ise ona bakmaktan başka bir şey yapamıyordu çünkü sakinleştirmek adına yaptığı her şey başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
"Hayır, o kim ya? Kim o? Ben olmasam güneşte bile yürüyemeyecekti. Neyine güveniyor o aptal?" Durup sinirle Izzy'ye baktı. Izzy tepkisizdi. "Şu mühür bi gitsin kendi ellerimle geberteceğim o salağı. O benim kim olduğumu bilmiyor. Ona Jace Herondale kimmiş öğreteceğim."
"Jace otur artık." Dedi Izzy en sonunda. Jace odada deli gibi volta atıyordu.
"Hem Alec nerde? Ben burda sinirden bileklerimi keseceğim adamın aklı fikri oynaşta!" Dediğinde Izzy'nin yüzü garip bir hal almıştı.
"Şey..."
"Lanet olsun ya! Bir şey doğru gitsin! Noldu?" Dedi pes edercesine ve Izzy'nin yanına oturdu.
"Alec görevde."
"Benden habersiz göreve mi gitti?" Dedi Jace. Yine sinirlenmişti.
"Bak sana söyleyecektim ama..."
"Ne zaman gitti?"
"Dün gece."
"Neden hala gelmedi? O salak yine neyin peşinde?"
"Bilmiyorum..." diye mırıldandı Izzy başını öne eğip. Jace sinirle ayağa kalktı.
"Gidelim." Dedi ve kapıya yöneldi. Izzy onu durdurmak için bir şeyler söylemeye çalıştı ama Jace çoktan odadan çıkmıştı. Izzy de aceleyle peşinden gitti.
"Jace bekle... Plan yapmalıyız. Öylece elimizi kolumuzu sallaya sallaya gidip onu alamayız." Dedi ama Jace onu duymuyordu bile. Koşar adım asansöre ilerledi.
"Biliyo musun? Yapmayı planladığım şey tam olarak bu." Dedi Jace. Bu sırada asansör geldi. Jace'in asansöre yönelmesiyle üzerine bir bedenin yığılması bir oldu.
Kanlı bir beden.
"Aman tanrım, Alec!" Izzy telaşla ikisinin yanına çöktü. Bu sırada Jace Alec'in iratze mührünü aktive etmekle meşguldü. Ama bir tane yetmeyecek gibiydi çünkü tüm vücudunda derin yaralar ve işkence izleri vardı.
"Alec! Alec, bana bak!" Dedi Jace onu doğrultmaya çalışırken. "Noldu sana?" Alec'in yavaş yavaş bilinci yerine geldiğinde ikisine baktı.
"Yüce iblisin efendisinden bir mesaj getirdim." Dedi zorlukla. Jace ve Izzy hala endişeyle ona bakıyordu. Alec biraz daha doğrulup sözlerine devam etti.
"Ya gündüzyürüyen Simon Lewis ölür ya da tüm nefilim ırkı."
°°°
"Sen gerçekten gerizekalısın."
"Rebecca yeter." Simon'ın sesi amaçladığından agresif çıkmıştı.
"Rebecca demek... Sen gerçekten sinirlisin. Ama bu gerizekalı olduğun gerçeğini değiştirmiyor. Hala benim kardeşim olup olmadığını sorguluyorum."
"Senin bilmediğin ve anlayamayacağın şeyler var. Biz... Olmaz işte. İmkansız."
"Anlat. Anlarım ben." Dedi Becky güven verici bir sesle.
"Anlatamam." Dediğinde Becky umutla yüzüne bakmaya devam etti. "O... Bilmiyorum. Clary bir türlü aklımdan çıkmıyor. Jace'i ne zaman görsem aklıma Clary geliyor. Sanki Clary'ye ihanet edecekmişim gibi hissediyorum. Çok yanlış geliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Night Changes // JIMON ✔
FanfictionÇok tehlikeli bir görevde Jace her zaman ölmeyi yeğlerdi. Ama o gece ne ölmüştü ne de hayatta kalabilmişti. Beter bir duyguyla başbaşa kalmıştı. ××× "But there's nothing to be afraid of, Even when the night changes." ××× 12.11.2020 tarihinde tamaml...