Çok bencilsin ve hiçbir zaman değişmeyeceksin değil mi?
×××
"Hayır."
"Hayır mı? Nerden öğrendin o zaman?" dedi Simon. Ne düşüneceğini, ne hissedeğini bilmiyordu.
"Buraya ilk geldiğin gün Izzy bana senin gideceğini söyledi. Ben de seni merak edip takip ettim." dedi hiç zorlanmadan. Jace'in böyle tüm her şeyi açık açık söylemesi normal değildi. Onu merak ettiğini açık açık söylemesi normal değildi. Jace duygularını hiçbir zaman belli etmezdi.
Simon zorlukla yutkunup söyleyecek bir şeyler düşündü.
"Gideceğim için mi endişelendin?"
"Dışarı çıkalım." dedi Jace Simon'ın sorusunu yanıtsız bırakarak.
"Ne?"
"Dışarı çıkalım. İçeriz." dedi Jace ısrarla.
"Hayır istemiyorum. Git tek başına iç."
"Kalkar mısın Simon. Gidelim işte. Neyin inadındasın?" Simon sinirle ona baktı bu kez.
"Soruyor musun cidden? Sen..." Simon cümlesini devam ettiremedi. Jace'in onda yarattığı etkiyi bilmesini istemedi. Aslında muhtemelen çoktan biliyordu ama yine de sesli söylemek istemedi.
"Konuşalım hadi." dedi Jace.
"Neyi?"
"Neyi olduğunu biliyorsun. Hadi..." dedi. Artık sabrı kalmamış gibiydi.
"Seninle konuşcak bir şeyim yok benim." dedi Simon ve evden çıktı. Jace'in ayak seslerini duyabiliyordu. Ayak sesi bile nasıl sinirli olabilirdi ki?
Evden çıkıp sokakta yürürken Jace'in hala peşinden geldiğini biliyordu.
Jace, eğer Simon ondan kurtulmak isteseydi onun çok hızlı koşabileceğini biliyordu.
Sanki normal bir insanmış gibi sokakta yürümeye devam etti Simon, çok uzun bir süre. İkisi de birbirinden bir hareket bekliyordu.
En sonunda Simon ıssız ara sokaklardan birinde durup yavaşça arkasını döndü.
"Ayak seslerin beni rahatsız ediyor." dedi. Jace gözlerini kısarak ona baktı. O bakış işte. Duygusuz, belirsiz... Simon'ı sinir eden bakış. Ama elinde olmadan aşık olduğu. Simon gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldı. Gece vaktiydi ama tek bir yıldız bile görünmüyordu. "Dünyada bir tek sen yoksun Jace. Gerçekten... Nasıl bu kadar bencil olabilirsin?!" Son cümlede sesinin birden yükselmesine rağmen Jace'in yüzünde mimik oynamamıştı. "Hiç ben gölge avcısıyım, insanları koruyorum, yarı meleğim filan deme. Neden biliyor musun sen iyi bi insan değilsin! Sadece kendini düşünüyorsun. İyi bir insan olsaydın tek önemli olan şeyin senin sikik egon olmadığını bilirdin."
"Biliyorum." dedi Jace yine hiçbir duygu belirtisi göstermeden. "Ama buraya kadar gelmemi biraz nezaket olarak kabul edemez misin?"
"APTAL! Asıl buraya kadar gelmen yaptığın en büyük bencillik. Beni sevmiyorsun ve seni sevdiğimi biliyorsun. Ben seni unutmaya çalışırken sen peşimde dolanıp SÜREKLİ kendini hatırlatıyorsun. Seni sevmeyi bırakmamı istemiyorsun! NEDEN?!" Jace'in hala ifadesiz olan suratı sinirlerini bozuyordu. Öfkeyle Jace'in üzerine doğru yürüdü ve ellerini onun yakasına koyup onu öptü. O kadar ani, agresifçe yapmıştı ki bunu Jace şok olmuştu. Jace'in o ana kadar cebinde olan elleri refleks olarak çıktı ve Simon'ı belinden tutup kendine çekti.
Simon böyle bir şeyi neden yaptığını bilmiyordu. Genelde unutmaya çalıştığınız ve sizi sevmeyen birini böyle öpmezdiniz. Bu her şeyi zorlaştırırdı. Ama Simon Jace'e aşık olduğundan beri onun gibi dengesiz, vurdumduymaz biri olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Night Changes // JIMON ✔
FanfictionÇok tehlikeli bir görevde Jace her zaman ölmeyi yeğlerdi. Ama o gece ne ölmüştü ne de hayatta kalabilmişti. Beter bir duyguyla başbaşa kalmıştı. ××× "But there's nothing to be afraid of, Even when the night changes." ××× 12.11.2020 tarihinde tamaml...