Keşke bazı şeyler görmezden gelince yok olsaydı...
×××
Hiç yaşanmamış gibi... Sanki birlikte bir bütün olmamış, birbirlerinde kendilerini kaybetmemiş gibi.
Sanki hiç olmamış gibi.
Çok garip. Diye düşündü Simon. Unutamıyordu. Unutacağını sanmıştı ama bir saniye bile aklından çıkmıyordu. Ve şimdi Jace tam karşısında hiçbir şey yaşanmamış gibi otururken buna katlanmak çok zordu.
Gerçek miydi? Diye düşünüyordu bazen. Acaba bir rüya mıydı? Bir rüya bu kadar gerçek hissettirebilir miydi? Hiç sanmıyordu. Ama Jace'in tavırları...
"Jace, biliyorsun ki kana ihtiyacım var." Dedi sesinin düz çıkmasına özen göstererek. Jace ona boş gözlerle baktı.
"Ormandayız Simon. Çıkarız dışarı, iki tavşan dişlersin olur biter." Jace'in sözleriyle Simon bir süre ne diyeceğini bilemedi.
"Pekala." Diyebildi sadece. Sonra önüne döndü ve Jace'in gözlerini ayırmadan baktığı şömineye baktı. Ama gözleri istemsizce Jace'e kayıyordu. Ateşin parlattığı yorgun yüzü ve hafif dağılmış sarı saçlarıyla çok güzel görünüyordu. Güzel ama acımasız, güzel ama korkusuz, güzel ama duygusuz...
Bir şey düşünüyor gibiydi. Simon bunun ne olduğunu merak etti. Ama soramazdı.
Bir anda Jace ona dönünce göz göze geldiler ve Simon afalladı. Hemen önüne döndü. Jace hafifçe güldü.
"Seni suçlayamam. Sonuçta oldukça etkileyici birisiyim." Dedi kendini beğenmiş bir tavırla. Simon gözlerini kıstı.
"Evet öylesin." Dedi. Jace'in bir anlığına nefesinin kesildiğini, kalp atışlarının hızlandığını duydu ve bu Simon için bir ödül oldu. Jace tekrar gözlerini ateşe dikti, kalkanını indirmesine çok az kalmıştı. Bunu neden yapmasını istediğinden emin değildi? O değil miydi Jace'ten gitmesini isteyen? Bunun yanlış olduğunu milyonlarca kez söyleyen kimdi?
Jace hızla ona döndü ve soğuk gözlerle ona baktı.
"Derdin ne senin?" Dedi sinirle.
"Bir derdim yok."
"Öyle mi?"
"Evet."
"Sen ne sanıyorsun ki? Senin karşında sadece bir kere o hale düştüm Simon bir daha asla olmayacak. Ilk tanıdığın Jace vardı ya hani... Bundan sonra sana karşı oyum. Benden sana arkadaşça, şefkatli davranmamı falan bekleme. İşin düştüğünde sana yardımcı olacağımı da sanma. Bundan sonra Meclis bana öyle bir görev vermedikçe yüzünü bile görmek istemiyorum." Dedi nefes bile almadan. Nefes alırsa gardını indirirdi. Her şeye rağmen o aptal mühür yüzünden hala onu istiyordu. Buna engel olamamak Jace'i daha da sinirlendiriyordu.
Ama bir daha olmayacaktı. Sadece bu mühür hallolana kadar dayanacaktı. Zaten sonra tüm bu hisler gidecekti.
"Ben sadece..." Jace'in umursamaz bir havayla tekrar ateşe dönmesiyle ne diyeceğini unuttu.
Neden böyleydi ki? Simon kendisindeki bu dengesizliği Clary'yi kaybetmesine bağlıyordu. Yasından dolayı mantıklı düşünemiyordu. Bu kayıp onu çok yıpratmıştı. Yapmaması gereken şeyler yapıyordu. En kötüsü de unutmaktan korkuyordu. Yine bir şey yapacak ve Clary'yi unutacak diye ödü kopuyordu. Ondan sonra mutlu olmayı kendine hak görmüyordu.
°°°
Simon yine hızla ağaca çıkan sincapın arkasından baktı. Jace ise dakikalardır bunu yapıyor olmaktan sıkılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Night Changes // JIMON ✔
FanfictionÇok tehlikeli bir görevde Jace her zaman ölmeyi yeğlerdi. Ama o gece ne ölmüştü ne de hayatta kalabilmişti. Beter bir duyguyla başbaşa kalmıştı. ××× "But there's nothing to be afraid of, Even when the night changes." ××× 12.11.2020 tarihinde tamaml...