Çok uğraştın. Beni de uzaklaştırmak için çok uğraştın sanki. Kafanı sıraya koydun, uyuyormuş gibi yaptın. Çantanda ufak bir NBA rozeti vardı, sana onun hakkında soru sordum. Nereden geldiğini sordum. Kendi aptal anılarımı anlattım. O an derse giren kimyacının eski karısının onu nasıl okulun önünde rezil ettiğinden bahsettim.
" Hiç susmak bilmez misin sen? " demiştin bana, kafanı kaldırıp. Simsiyah saçların, beyaz tenin ve pembemsi dudakların vardı; aynı o meşhur masal gibi.
" Bilmem. " dedim.
O gün boyunca benimle konuşmadın ve ben de susmak bilmedim Yoongi. Çok ufaktın, çelimsiz bir vücudun vardı. Kırılırdın sanki. Kırılmıştın sanki.
Eve yürüyorduk, evimiz aynı yerde bile değildi ama sana yalan söylemiştim. Evin büyüktü, bana babanla yaşadığından bahsettin. Zengindin herhalde Yoongi. Sana imrendiğimi söylemiştim. Ufakça gülümsedin, bana bakmamıştın.
" Ben olsam imrenmezdim. " dedin yavaşça, sırtını dönüp evine doğru yürüdün.
O an seni korumak için kendi kendime bir ant içtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hope || yoonseok, sope
Fanfiction" ben herkesi siyah görürüm yoongi. ama sana baktığımda kadife, tatlı ve asil bir kırmızı gördüm. " yanlış kararlar verilmiş ve yanlış biten, pişmanlıklarla dolu bir hikaye. ama eğer beğenmezsen, ben senin için yeni bir son da yazdım. ♫ billie eilis...