"Bu adam her şeyi nasıl biliyor Min Jae? Tabi bir adamsa... Sana diyorum Min Jae bu insan değil, insan üstü bir varlık."
Kucağındaki kediye bakarak konuştu genç kız,
"Miniğim, buraya nasıl geldin? Yavrularını bırakmak istemiş olamazsın değil mi? Seni kim getirdi buraya?""Cidden, o kedinin sana cevap verebileceğini mi düşünüyorsun?"
"J, kedinin üzerinde bir dinleme cihazı olabilir."
"Olsa n'olacak? Sana cevap mı verecek? Hayır, sadece bizi dinleyecek."
J'e aldırış etmeden kedinin tasmasına ve tüylerine baktı. Bir şey geziyordu, herhangi bir şey...
"J, bu kediyi binaya götürmemiz gerekiyor."
"Dinleme cihazından kurulmak için mi? Ah... Bir kedi için bile-"
"Sadece dinleme cihazı için değil seni aptal, yavruları için de götürmemiz gerek."
"İnanmıyorum ya, tam olacak derken kedi yoluyla bizi ayırması... Ah..."
"Aklın hep oralarda mı senin? Git tişörtünü giy."
"Bana diyorsun da sen de çıplaksın ve bu beni hâlâ şevke sürüklüyor."
"Odaya git J."
"Ah..." omuzlarını düşürmüş bir şekilde yukarıya doğru ilerledi.
"Bu masum hayvanı bile işine bulaştırdıysa ciddi anlamda ya psikopat ya da beni seviyor."
.....
"Hadi bir an önce bırak şu kediyi de gel yanıma."
"Tamam"
Kediyle beraber binaya girmişti. Kapıyı aralıklı tutup merdivenlere ilerlemişti ki asansörün kapısının açık olduğunu gördü.
"Benimle uğraşmayı bırak artık."
Sıkkınca merdivenlerden çıkıp çatı katına ilerledi. Kediyi yavrularının yanına bıraktıktan sonra kapıya ilerlemişti ama kapı kapalıydı.
"Bu kapıyı ben kapatmadım."
Korkuyla etrafına bakındı. 'Onun' içeride olabileceğini düşünüyordu. Dünden unuttuğu mumluğu fark edip eline aldı ve etrafına dikkatlice bakınarak kapıya ilerledi.
Nihayet kapıya ulaştığında oradan çıkabilmek için kapı kolunu aşağıya indirdi ama kapı kilitliydi.
"Ne? Hiçbir kapanma veya kilit sesi duymamama rağmen bu kapı nasıl kapandı ve kilitlendi? Hem de bu kadar kısa bir süre içinde."
Korkuyordu, korkulu gözleriyle etrafa bakınıyordu. Mumluğu sıkıca tutuyor, biri gelecek olursa kendini korumak için kullanmaya hazırlanıyordu.
Birden bir çıtırdama sesi gelmişti, kedi değildi. Ardın gelen, bir insanın ayak sesine benzeyen tıkırtılarla gözleri büyümüştü.
"Burada mısın? Nihayet kendini bana gösterecek misin? Beni korkutuyorsun."
Hiçbir yanıt alamamış, ayak seslerini duymaya devam ediyordu.
"Lütfen, ben karanlıktan çok korkuyorum. Tam olmasa da, belirli yerler karanlık ve ben bu durumdan hiç hoşnut değilim."
Yine ses gelmemiş, ayak seslerini devam ettirmişti.
"Lütfen, bunu yapma. Lütfen..."
Sonlara doğru daha da korkmuş ve titreyen sesiyle konuşmasının ardından ayak sesleri kesilmişti.
Genç kız, korkulu gözlerle etrafa bakınıyor, onun karşısına ne zaman çıkacağını bekliyordu.
'Hoşgeldin Min Jae.'
Duyduğu sese karşı şaşkın bir o kadar tuhaf bakışlar atan Min Jae, sesin geldiği yöne döndü ve çıplak gözüyle seçemediği bir silüet gördü.
"Cidden, karşımda mısın şu an?"
'Evet'
"Demek bana kendini göstereceksin."
'Belki'
"Ne demek belki? Karşımda duruyorsun, yüzünü artık göreceğim."
'Henüz yüzümü görmedin ve belki sana sadece karartı olarak görünmekle yetineceğim.'
"Neden? Neden karşıma çıkmışken sadece karartı olmakla yetiniyorsun?"
'Çünkü henüz kimliğimi sana göstermem doğru değil.'
"Pekâlâ, en azından sana soracağım soruya cevap alabilirim diye düşünüyorum."
'Sorduğun soruya bağlı bir cevap alabilirsin belki de alamazsın.'
"Benden hoşlanıyor musun?"
Susmuştu, gönderdiği notlarda belirtmesine rağmen susmuştu. Belki de yüzüme karşı söylemek nota yazmak kadar kolay değildi.
"Cevap alamayacak mıyım? Nota yazmak kadar kolay değil sanırı-"
'Hayır'
"Ne? Ama gönderdiğini notlarda-"
'Hoşlanmak gelip geçici bir şeydir Min Jae. Ben gelip geçici bir şey hissetmiyorum senin için. Ben, ömrüm olmanı istiyorum, yani seni seviyorum.'
Bu sefer susan Min Jae olmuştu.
'Bunları duymak ağır mı geldi ya da beklemediğin bir şey?"
"Dışarı çıkmak istiyorum."
'Sen iyi misin Min Jae?'
Fazla düşünmek Min Jae'nin bünyesini yormuştu. Bu yüzden kendini iyi hissetmiyordu.
"Sadece kapıyı aç, lütfen..."
'Min Jae?'
Daha fazla dayanamayıp yere yığılmıştı.
'Min Jae!'
Genç adam hemen yanına koşmuş, kolları arasına almıştı Min Jae'yi.
'Lütfen, seni kaybetmek istemiyorum. Bunun bir daha olmasına izin veremem.'
"Jimin..." gözlerini zorlasa da açmadan konuşmuştu,
'Ne?'
"Ona ne yaptın?"
'...'
"Lütfen söyle, ona bir şey yapmadığını söyle."
Biraz sessiz kaldıktan sonra ufak bir tebessümle konuştu genç adam,
'Merak etme Min Jae, Jimin iyi. Hem de çok iyi.'
Dediğini duyduktan sonra bilinci kapanmıştı genç kızın.
'Seni seviyorum Min Jae.'
.....
Gözlerini açtığında, koltuğunda bulmuştu kendini genç kız.
"Duydum, beni sevdiğini söylediğini duydum. Peki, yüzün... Doğru mu gördüm?"
|15 Oy⏳|

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elevator¹
Fanfictionİntikam ateşiyle yanıp tutuşan ve elde etmek istediği birçok şeyi olan bir Asansör. Belki de, aslında bir psikopat? Elevator: Asansör Başlama tarihi: 09.05.2019 Bitiş tarihi: 09.08.2019 Not: 2. kitabı da vardır :) © sweet-kookiem