lütfen biraz, azıcık yorum yapın. neler düşündüğünüzü görmek istiyorum. beni ancak böyle gaza getirebilirsiniz.
iyi okumalar, bölüm sonu görüşürüz.
:')
*
"Ve dünyanın beni görmesini istemiyorum,
Çünkü beni anlayabileceklerini sanmıyorum."
*
"Hep böyle misindir?" Gülümseyerek bacak bacak üstüne attı ve pipetiyle soğuk çayını yudumlarken elini dizinin üzerine koydu.
"Nasıl?" Dedim yutkunarak. Omuz silkti ve yüzüne onu ciddi anlamda güzel gösteren bir gülümseme oturttu.
"Böyle işte. Sessiz, sıkılmış ve bir an önce eve gitmek istiyormuş gibi." Parmaklarımı çıtlatmamak için ellerimi masanın altında yumruk yapıp dizlerime yasladığımda derin bir nefes aldım.
"Buradakileri pek tanımıyorum. Aslında pek bana uygun bir ortam değil, sonuçta onlar hyunglarımın arkadaşları."
"Ben de öyleyim." Kaşlarını kaldırıp beni daha fazla zorlayabilirmiş gibi masaya yaslandı.
"Evet, öylesin." Ne kadar gergin olduğumu görebiliyor muydu? Tanrım, bana bakınca bu çocuğun derdi ne böyle, diyor muydu? Çünkü ben kendimi görsem kesinlikle böyle söylerdim. Benimle neden sohbet ediyordu ki? Kendi Jimin'imi bulana kadar başka bir Jimin istemiyordum hayatımda.
"Öyleyse beni de sıkıcı buluyor musun?" Gerçekten beni zorlamak istiyor gibiydi. Amacı neydi ki? Sessizce köşemde oturup eve gitmek için dakika sayacaktım oysa. Onun o parlak, fıldır fıldır hareket eden gözlerine değmeden, yumuşak ve parlak saçlarının ışık altında nasıl güzel göründüğünü düşünmeden burayı terk edebileceğime inanmıştım.
"Seni tanımıyorum, bu yüzden de seninle ilgili bir şey diyemem." Gülümsemesi yüzünde iyice genişledi. Annesi tanımadığı kişilerle konuşmayı yasaklayan çocuklara benziyordum. Ah, rezillik.
"Buraya neden geldin? Birileriyle konuş işte. Benimle mesela, beni seveceğine eminim." Dişlerini göstererek kahvesine uzandı, dirseklerini masaya yaslayarak neredeyse kıkırdadı ve o beyaz dişleriyle gözümün önünde pipetiyle oynadı. Derdi neydi?
O dansçı çocuktu, o gece izlediğim o dansçı çocuktu. Öyle kalmalıydı, onu tanımama gerek yoktu, onu sevmeme gerek yoktu. Çehresine her baktığımda anımsadığım şeylerle bir kirpi gibi titrememe gerek yoktu.
"Sen korkuyorsun." Dedi sonra sessizliğimden faydalanarak. "Sen hayatına birilerini dahil etmekten korkuyorsun." Yeniden ona dönüp kıstığı gözlerini üzerimde gezdirdiğini görmemle birlikte kalkıp o an oradan gitmek istedim. Ve sana ne, demek; tüm bunlardan sana ne, demek istedim.
"Bu da nereden çıktı?" Dedim onun yerine ağzımdan alay dolu olmasını umduğum 'hah' sesinin çıkmasına izin vererek. Beni onunla daha yeni tanıştığım analiz etmesine gerek yoktu. Bu Jimin çok rahatsız ediciydi, benim Jimin'im gibi değildi.
"Gözlerin bana bakarken titriyor sanki, bir kirpi gibi." Az önce yapmış olduğum benzetmeyi sesli yapıp yapmadığımı düşünürken kaşlarımı çattım. "Ne? Öyle görünüyorsun, tamam mı?" Dedi kıkırdayarak. İçimi ikinci kez okumuş olması mümkün müydü?
![](https://img.wattpad.com/cover/182317719-288-k469162.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baisemain ¦ jikook
Fanfiction"İşte bu yüzden ellerini öpmek istiyorum, gerçekte nasıl olduğunu bilmediğim, düşlerimde yumuşacık olan o ellerini." 01.05.19/16.02.20 *uyarı: bu kurgu, deprem anına dair travmalar ve deprem sonrası yaşananları içermektedir.