XXV/paramparça etmek

3.1K 376 270
                                    

yardımların için teşekkür ederim. ❤️ eyeorigins

boollllll yorum görmek istiyorum, iyi okumalar.

*

"Neyi yakıp kül edeceğin seni ilgilendirmiyor, kendini ateşe verirken.
Hayatta kalanlar iliklere kadar işleyen bilenmiş bıçaklar gibidir.

Sen, hiçbir şeyin senin hatan olmadığını söylüyorsun.
Sen, hiçbir şey söylemiyorsun."

*

Kaç gün daha geçtiğini bilmiyordum. Sekiz? Belki dokuz ya da on? 

Kısacası onsuz geçen günler silsilesine her gün değersiz bir yirmi dört saat daha eklenmişti. Stajım bitmişti, kendime düzgün bir iş bulana kadar yapacak bir şeyim yoktu. Ancak ben kendimde henüz o gücü bulamadığımdan evde boş boş günlerimi geçirip, evdekilere her gün bana uygun bir iş aradığım bahanesini uydurup duruyordum. Halbuki bilgisayarın kapağını açtığım bile yoktu. Her şey ilkine göre daha normal ve normal olduğu gibi de daha anlamsızdı. Yaz ayının yavaş yavaş sonuna geliyorduk. Günler kısalmaya, havaların çekilmez sıcaklığı yerini serin bir rüzgara bırakıyordu. 

Sonbahar geliyordu.

Doğum günüme sayılı günler kalmıştı, doğum gününe bir ay kadar bir süre vardı. Sonbahar bizim mevsimimizdi fakat şimdi o dünyanın bir ucunda başka bir mevsime girmeye hazırlanıyormuş gibi uzak hissediyordum. Sanki bu derece uzaktı bana, dünyanın iki ucundan tam eksen dünyayı ikiye ayırabilecekmiş gibi. Tüm dünyamı, hayatımı ve beni bir çırpıda ikiye ayırabildiği gibi.

Üstelik bugün Yoongi hyungun da doğum günüydü. Bugün Yoongi hyungun doğum günü olduğu için evin içinde bir panik dalgası hakimdi. Yirmi yedinci doğum gününü nereden estiyse özel bir şekilde kutlayacaklardı. Aslında kendisi hiç böyle şeylerden hoşlanmazdı ancak Hoseok hyung resmen silah zoruyla onun kolundan tuttuğu gibi bir kafe kapattırmaya gitmişti. Her ne kadar mızmızlansa da etrafından ilgi toplamayı gizliden gizliye sevdiğinden çok da sesi çıkmamıştı, sadece herhangi bir sürprizin olmamasını istemişti. Bu da çok büyük bir şey değildi zaten, elbette en yakınlarının onun doğum günü için bir şeyler yapabileceğini tahmin ederdi.

Herkesi çağırmamışlardı, yalnızca en yakınlarından oluşan aile üyeleri ve iş çevresi dahil olmak üzere samimi arkadaşları. Bu davete biz zaten en önde katılıyorduk, hatta davet bizim organizasyonumuz dahilinde ortaya çıktığından resmen sabahın bir köründe kalkmış beni zerre ilgilendirmeyen saçma sapan şeylerle uğraşıyorduk. Babam kahvaltıdan sonra annemle birlikte ışıklandırma ve masaların düzeni hakkında bir karışıklık olmaması için Yoongi'nin ailesiyle birlikte yola çıkmıştı. Yoongi hyungun ailesi ise fazla heyecanlıydı çünkü onlar ve Yoongi hyung arasında çok iyi bir ilişki olduğunu söyleyemezdim. Ailesiyle pek iyi anlaşamazdı ve bu tip kutlamalar da çok yapılmazdı. Belki de bundandır ki, ailesinin de kutlamada olduğunu öğrenince çok sesi çıkmadı, bunu ifade etmese de ailesine göründüğünden daha çok değer verdiği belliydi. 

Şimdi biz, yani ben ve ağabeyim, evden çıkmadan önce son kez her şeyi kontrol etmiştik. Evden çıkmaya tam hazır oluyorduk ki, Hoseok hyung bir şey unuttuğunu söyleyip koşa koşa odasına çıkıyor ve beni söylenmelerimle baş başa bırakıyordu.

"Of!"

"Tamam, tamam geldim!" Merdivenlerden bir elinde siyah ve büyük sayılabilecek karton kutusu, diğer eliyle de gömleğinin yakalarını düzeltirken iniyor bir yandan da önüne bakarak düşmemeye çalışıyordu.

baisemain ¦ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin