İyi Okumalar...
Meri...
İSTANBUL...
Kış soğukları iyice bastırdı. Pazartesinden beri kar yağışı devam ediyordu sabahları başlayıp öğlene doğru yavaşlıyor, akşam yedide yeniden yağış hızlanıyordu. Okulun ikinci dönemi aynı tempoda ve yoğun bir şekilde başlamıştı. Bütün sınıf arkadaşlarım şimdiden sınav için not çıkarıyor bir taraftanda dönemin sonunda sorumlu olduğu iki kitabı okuyup özet çıkarıyorlardı. Şimdiden enerjim tükenmişti. Sabahları uyandığımda bazen kendimi hâla New York'ta otel odasında hissediyordum. Sonrada bilincim yerine geliyor ve evde olduğumu hatırlıyorum. Her şeye rağmen son zamanlarda iyi olan tek şey iyleşmeye başlamamdı. Eskisi gibi çok fazla düşünmüyordum onu. Daha doğrusu günün temposundan dolayı onu düşünmeye pek vaktim olmuyordu. Bence bu iyi bir şey kafam dağılıyordu.
Bugün dersim saat 12'de bitiyor saat 3 gibi Dilara ile buluşmaya karar vermıştik. Okulun kütüphanesine geçip Dilara ile buluşma saatim gelene kadar ders çalışmaya karar verdim. Ders çalışmaya başlamadan önce kantinden kendime bir sandaviç ve meyvesuyu alıp kantinin boş bir masaya geçtim. Çoğu zaman evden kendime yiyecek bir şeyler hazırlardım ama bugün geç kalmıştım. Yemeğimi bitirip kütüphaneye geçtim. Sınavlar iyice yaklaşıyordu ve herkesi yavaştan bir telaş sarmıştı. Yarım saat sonra masamda bir karartı oluşmuştu. Kafamı kaldırıp üzerime eğilen şeye baktım. Bölüm hocamız profosör Mehmet Sümerli , bana bakıp gülümsedi.
_Üzgünüm bölüyorum ama biraz konuşabilir miyiz ?
Bir an nutkum tutulmuştu çok ciddi bir yüz ifadesi vardı , bölüm hocamız benimle ne konuşmak isteyebilir ki ?
_Tabi profosör.
Kitaplarımı kapatıp ayağa kalktım ve kütüphaneden dışarı çıktık.
Acaba bir sorun mu vardı diye düşünmekten kendimi alamadım. Okuldan çıkıp bahçedeki banklardan birine yöneldi.
_Bir sorun mu var, profosör ?
_Yok hayır , neden öyle düşündün?
_Bilmem , benimle ne konuşmak isteyeceğinizi bilemedim.
_Birkaç haftadır okulun dergisine yazı vermedin merak ettim.
Ara sıra boş zamanlarımda okulun dergisi için yazmış olduğum deneme ve makalelerden vermiştim. Hocam ve sınıf arkadaşlarımdan birkaç kişi yazılarıma iltifat etmişti bu da hevesimi artırmıştı. Bölüm hocamda yazılarımın çok iyi olduğunu ama biraz daha geliştirmem gerektiğini söylemişti. Şuan okuldan ve derslerden dolayı pek vaktim olmuyordu ama yazın bunun üstüne biraz daha düşebilirdim.
_Şuan derslerim çok yoğun ve sınavlardan geçer not almaya çalışıyorum. Pek vaktim yok.
_Ben de bıraktığını düşünmüstüm.
_Hayır bırakmadım.
_Bu iyi haber , yoksa seninle çalışmak isteyen yayınevine olumsuz cevap vermek üzücü olurdu.
_Yayınevi mi ?
_Evet , kahverengi yayınevinde çalışmak ister misin ?
Şaşkındım ne cevap vereceğimi bilemiyordum.
_Kendine yeni fırsatlar yaratmak ve bu fırsatları değerlendirmek istemez misin ? Belki de orada çok iyi işler başarıp günün birinde oranın genel müdürü olursun.Hocamın söyledikleri güzeldi , kulağa hoş geliyordu ama hiçte söylendiği kadar kolay değildi.
_Aslında ben sadece öğretmen olmayı hayal ettim. Lisede bir Edebiyat öğretmeni daha sonrada üniversitede akademisyenlik yapmak istedim hep.
Kulağıma doğru eğilerek ;
_Hayalleriniz bir yelpaze gibi renkli ve geniş olmalıdır herzaman , genç bayan.
Beni gülümsetmişti.
_Haklısınız böyle bir fırsat karşıma çıkarsa ve ben bunu geri tepersem bu gerçekten büyük aptallık olurdu.
_O zaman cevabın evet , harika hadi içeri geçelim hava bayağı soğuk.
Birden ayağa kalkıp önümde yürümeye başladı. Aslında ben tam olarak evet dememiştim. Bu konuşmadan pek bir şey anlamamıştım. Her şey birden oldu-bityiye bağlanmıştı. Profosörün peşinden yürüyerek içeri geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTA ZİRVE
RomanceZayıf Beden , Güçlü Kalp... O gece hayat onlara tehlikeli ve lanetli bir oyun teklif etmişti. Hemde kartları sonuna kadar açık oynanacak bir oyundu. Hayatın onlara verdiği ikinci şans " Aşk Oyunu " nda kartlarını doğru oynayıp gerçek aşkı yaşayab...