Keyifli okumalar...
Meri ⭐
"Aşk uçup gittikten sonra , sevgililerin artık birbirlerini görmemelerini gerektiren korkunç zorunluluğu anladım. "
" Çünkü ne yazık ki insanlar asıl değerini göz önünde bulundurmadan yararlığa göre değer biçerler bize."
" Hüzünlü insanların bağlılıklarına inanırım."
"Hiçbir kadın yüreğinizde bir ölüye sürtünmek istemiycektir. "
" Bir yaşam yalnız eylemden ve devinimden oluştuğu zaman her şey çabucak söyleniverir ; ama ruhun daha yüksek bölgelerinde geçmişse , öyküsü uzadıkça uzar."
"Kader sonsuzdur, sevincin sınırları vardır..." dedi.
" Erkekler yaşam meşguliyetlerinde kedere karşı koyacak gücü bulur; işlerin yoğunluğu onları oyalar ;ama biz kadınlarıhın ruhunda kedere karşı hiçbir dayanak noktası yoktur."
" Aşk kendinsinden başka her şeyden ürperir. "
"Karşılık göremeyen duygular kine dönüşebilir. "
"İnce tavırlar güze davranışlar yürekten gelir.""Aşk hakkında hiçbir şey bilmediğim halde birden bire sevdim. İnsandaki en yoğun duygunun bu ilk baskısı garip bir şey değil miydi ? "
"...Ruhunuzun çiçeğini soldurmayın , sevginizi vereceğiniz yürekten emin olun. "
"İnanıyor musunuz, koparılan bu güzel zambak , gökte yeniden çiçeklenecek mi ? " Honore de Balzac, Vadideki Zambak.
Bundan birkaç yıl önce okuduğum bu kitabı o kadar çok sevmiştim ki zaman zaman elim bu kitaba uzanır ve Balzac'ın söylediği sözlerin üzerinden geçerdim. Anka'nın zambak yazısından sonra eve gelir gelmez yaptığım ilk iş kitabı elime alıp sayfalarında gezinmek oldu. Kitabın kapağını kapattım ve koltuğun içine biraz daha gömülüp elimdeki kahve bardağından bir yudum aldım. Her bitirdiğim kitabın sonunda sanki çok uzun bir yolu yürümüş ve sonunda yorgun ve mecalsiz halde oturduğum yerde bir saatten fazla öylece boşluğa dalıp giderdim. Bugün haftasonu olmasına rahmen çok erken bir saatte uyanmıştım. Uykuma geri dönemiyceğimi anlayınca kendime bir kahve hazırlayıp dün gece yarıda bıraktığım kitabımı okumaya devam ettim. Gözüm telefonuma takıldı , saat 8:00'dı. Kahve bardağıyla baraber yavaşça koltuktan doğrulup mutfağa doğru yöneldim. Bardağımı sabunlayıp hızlıca duruladım, kirlileri biriktirmeyeyi asla sevmezdim. Ellerimi mutfak havlumla kurulayıp montumu giyinip , anahtarımı arka cebime attım ve koltukların arasında duran sehpanın üzerindeki telefonumu alıp evden çıktım.
Sahil tarafında biraz yürüyüş yapıp yol üstünden markete geçip biraz kahvaltılık aldım. Evde tek kişi olduğum için fazladan yiyecek almıyordum. Yiyecekleri herzaman taze tüketmeyi severdim. Alışverişimi tamamlayıp yeniden evin yolunu tuttum. Yağmur her an başlayabilirdi ve yanıma şemsiye almamıştım. Bu aralar havalar çok belirsizdi, yağmur yağarken bir an güneş açıyor. Yağmur hafiften çiselemeye başlamıştı , neyseki az bir mesafem vardı. Bahçe kapısını açıp kendimi eve attım. Yağmur son anda hızlanmıştı. Ne olursa olsun bundan sonra şemsiyesiz çıkmıycaktım. Kendime bir tabak kahvaltılık hazılayıp çayın altını yaktım, çay tazeyken üç bardak içerdim. Çayı sadece sabahları tüketmeyi severdim.Çay hazır olunca bardağımı doldurup uzun uzun kahvaltı etmek ve yağmurun sesini dinliyerek çayımı yudumlamak istiyordum. Sanırım bugün tembellik yapacaktım. Finallerin çoğundan geçer not almıştım, ev işleri tamamdı ve haftasonu olduğundan dolayı yayınevine gitmem gerekmiyordu. Ama kitaplığımın biraz düzenlemeye ihtiyacı vardı. İkinci bardağı doldururken telefonuma mesaj geldi. Çay bardağımı masaya bıraktım, kitaplığa birkez daha göz gezdirdim, hemen sonrasında film izlemek istiyordum , izlemeyi istediğim ama hep ertelediğim o kadar film var ki.
Telefonuma yeni bir mesaj daha geldi. Telefonu elime alıp mesajı açtım.
Gönderen:Mevsim
Alıcı:Meri
8:40
Mesaj: Yayınevinden sana mesaj geldi mi , yayınevine geçiyorum geliyor musun ?
Ne yayınevi ? Mevsim günlerimi karıştırmıştı bugün haftasonu. Yayınevinden gelen mesaja baktım. Bizi acil yayınevine çağırıyorlar, şaka gibi ama bugün haftasonu. Lanet olsun tembellik planım suya düşmüştü. Mesajlardan çıkarken gözlerimi devirdim. Sanırım bu gidişle yayınevinden ayrılacaktım. Çayımı hızla içip üzerimi değiştirdim ve kapıyı kilitleyip yoldan taksi çevirmek için bekelemeye başladım. Ama bir türlü boş taksi yoktu , boş taksi bulana kadar yürümeye başladım. Bir an gözüm demin yanından geçip gittiğim çiçekçiye takıldı. Taze beyaz zambakları dükkanın önüne özenle dizilmişti. Zambakların önünde durup onları incelemeye başladım. Zarif ,güzel ve çekici. Eğilip kokladım pek kokusu yoktu, zambağın dokusu herzaman hoşuma gitmiştir. Baş kısmına dokundum pamuk gibi yumuşak, pürüzssüz. Teninize yakıcı bir soğukluk hissi veriyordu.
_Zambakları çok seviyorsunuz galiba.
Bir an yanımda beliren bir adamın sesiyle irkildim. Kendimi sakinleştirmek adına elim göğüs kafesime gitti.
_Affedersiniz korkuttum galiba.
Elimi alnıma götürüp ;
_Ah yok ben sadece dalmıştım. Çok güzeller zarif bir güzellikleri var.
_Evet güzellikleriyle aklınızı başınızdan alıyor.
_Evet. Aslında ben daha önce zambaklarla o kadar ilgili değildim. Yayınevinde bir yazı düzenlemesi yapıyordum o yazı sayesinde güzelliklerini farkettim. Belkide o yazı olmasa hiç farketmiycektim.
_Yayınevinde mi çalışıyorsunuz ?
_Evet, Kahverengi yayınevi.
Ona bakıp gülümsedim. 25_30 yaşları arasında bir adam epey uzun boylu koyu siyah saçları vardı, gözleri mavi-gri karışımında bir renkti.
_Uzun zamandır mı oradasınız ?
_Yeni başladım bir ay kadar oldu.
_Editör mü olmak istiyorsunuz ?
_Hayır , ben edebiyat öğrencisiyim. TürkDili ve Edebiyatı üzerine okuyorum.
Tek kaşı havalandı ve başını salladı.
_Anladım, boş zamanlarınızı değerlendiriyorsunuz galiba.
Başımı sallayıp ;
_Yani kısmen,
dedim.
_Neden kısmen ?
_Yayınevinin pek bana göre olmadığını farkettim. Ben daha çok bir sınıfta edebiyatla ilgili ders anlatmayı tercih ederdim.
_Zambakla ilgili bir yazı düzenledim demiştin değil mi ? Konu tam olarak neydi ?
Birden bire konuyla ilgili bu kadar çok soru sorması tuhafıma gitmeye başlamıştı.
_Çok soru sordum galiba affedersin.
_Yok , hayır.
Ona gülümsedim.
_Yayınevin resmi bir e_postası var oraya bazı yazılar geliyor , dergimizde yayınlamak için, bizde iyi olanları seçip, düzenliyoruz. Zambak çiçeğinin çok zarif ve güzel olmasına rağmen vahşi bir ortamda yaşıyor. Vadi yataklarında ya da bataklıklarda. Zambağın zarifliğinden bahsediyordu. Gelecek ayın sayısında yayınlanacak , okumak istersiniz diye söylüyorum. Yazarı Anka. Gerçek adını bilmiyorum yazılarını Anka adı altında yayınlıyor. Yazılarını okumaya bayılıyorum , hayranıyım. Ne zaman e_postada onunla ilgili yazı görsem heyecanlanıyorum. Ona birkaç defa mesaj attım ama cevap yazmadı. Kendisini tanımayı çok isterdim yazıları gerçektende güzel , okurken çok keyif alıyorum.
Yüzüne baktığımda gülümsemesi genişledi.
_Aa şey ben geç kalıyorum , gitmeliyim.
Gözüm bir an zambaklara takıldı.
_Ama sanırım birkaç tane zambak alacam , ofisim çok cansız belki biraz renk katar.
_Bekle biraz , bunlar benden sana olsun. Kabul edersen sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTA ZİRVE
RomanceZayıf Beden , Güçlü Kalp... O gece hayat onlara tehlikeli ve lanetli bir oyun teklif etmişti. Hemde kartları sonuna kadar açık oynanacak bir oyundu. Hayatın onlara verdiği ikinci şans " Aşk Oyunu " nda kartlarını doğru oynayıp gerçek aşkı yaşayab...