"Dolabın üst rafında Fraser'ın çantası vardı, aldın mı?" Sonunda hastaneden çıkacak olmanın verdiği telaşla her şeyi bin kere kontrol ediyorlardı.
Louis elinde eşyalarla etrafa bakındı. "Aldım aldım, ya bir battaniye daha mı sarsaydık, üşüyecek bu çocuk böyle."
Harry tereddütle kucağındaki bebeğe baktı. "İki kat sardık, kıyafetleri de kalındı. Üşür mü dersin?"
"Bilmiyorum ki. Neyse, arabayla gidiyoruz zaten."
"Blue'yu öpmemeleri konusunda çocukları ben uyarırım ama annemlere sen söyle, olur mu?"
"Olur olur, söylerim."
Harry bebeği tek koluyla tutup odanın kapısını açtı. Sonra yeniden iki koluyla oğlunu sarıp battaniyesini iyice örttü. Hastanede geçen koca bir ay sonunda artık herkesi tanımışlardı. Bu yüzden koridorda doktorlarla, hemşirelerle, diğer görevlilerle vedalaşa vedalaşa yürüdüler.
Kapının önüne geldiklerinde Niall, Zayn ve Liam onları bekliyorlardı. Bebeği henüz hiçkimse görmemişti. Ashton, Luke, Calum ve Michael okulları yüzünden erkenden Londra'ya dönmüşler, Gemma ve Lottie de onlarla birlikte gidip hastaneden çıkış zamanından bir hafta önce Kanada'ya gelmişlerdi. Mark, Robin, Jay ve Anne hala Louis ile Harry'nin evindelerdi. Önce aile ile vakit geçirmeleri gerektiği için, arkadaşları onları hastaneden alıp eve götürene kadar bile olsa bebeği görmek istemişlerdi.
Onları görüp o tarafa doğru koşan ilk kişi Liam oldu. Battaniyelerin arasında küçücük burnu ve kapalı gözleri görünce resmen duygulanmıştı.
"Geçmiş olsun konuşması yapamayacak kadar gözlerim kamaşmış durumda. Ne kadar güzel bir bebek bu!"
Liam Harry'nin kollarında uyuyor olan bebeğe doğru eğilmiş onu izlerken Niall ve Zayn de koştura koştura yanlarına geliyorlardı.
"Güzel olacak tabi, biz yaptık." dedi Louis. Karşılığında Harry'den bir göz devirme aldı. "Ne var, yalan mı?"
"Yaa, babası gibi minicik! Senin yaptığın belli oluyor Lou!" dedi Niall alayla.
"Kes sesini minik falan değilim."
"Nasıl dersen öyle olsun, koca oğlan."
Niall ve Louis atışmaya devam ediyorlarken Zayn de Liam'ın yanına gelmiş, büyük bir hayranlıkla ufak bebeği izliyordu. "Bana benziyor!" dedi duygulu bir şekilde. "Amcasına çekmiş, güzel yeğenim benim."
"Zayn hayallerini yıkmak gibi olmasın ama bu çocuk sarı saçlı, mavi gözlü."
Zayn gözlerini kısarak Harry'ye döndü. "Sarışın ve mavi gözlü olması bana benzemediği anlamına gelmez. Senden çıktı diye burnun kalkmış hemen. Hıh!"
"Geyik muhabbetiniz bittiyse arabaya geçebilir miyiz, çocuk hastalanacak." Louis onları uyarınca Liam kendine geldi ve arkadaşının elindeki çantalardan ikisini aldı. "Tabi tabi, hadi gidelim hemen."
Zayn "İyi ki çocuğunuz oldu. Görgüsüz İngilizler." diye homurdandı. Ama hemen sonra gülümsedi. "Harry, arabada onu ben tutabilir miyim? Lütfen, lütfen, lütfen!"
"Olur ama önceden söyleyeyim, öpmek ya da yüzüne dokunmak yok. Prematüre olduğu için enfeksiyona açıkmış, doktor bu konuda çok uyardı."
"Tamam!" Zayn hevesle son heceyi uzatıp bebeği Harry'nin elinden aldı. Niall ona arabanın arka kapısını açtı, oturmasını bekledi. Kendisi de hemen onun yanına yerleşip uyuyan çocuğu izlemeye başladı.
Louis çantaları Liam ile birlikte bagaja yerleştirirken, Harry'ye "Ön koltuğa sen geç, ben bu salakların yanına oturup denetleyeceğim." dedi. "Seni dinlemeyip öperler falan, kafalarını kırarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALREADY MARRIED
FanficŞimdiye kadarkiler, hiçbir şeydi. Çünkü asıl hikaye her zaman evlilikten sonra başlar. ### Try Not to Get Married'in devam kitabıdır. Mpreg-Harry (Erkek hamileliği içerir, rahatsız olacaklar okumasın) Kapağı, güzelliğinden de anlaşılacağı üzere, @...