Liam, yanında Niall ve Zayn ile hastanenin acil servisininin içine öyle bir girdi ki, birçok insan dönüp onlara baktı. Zayn hızını kesemeyip girişteki danışman masasına yapıştı. "Arkadaşım buraya getirilmiş-" nefes almaya çalıştı. "Odası- odası nerede?"
"Buradaki sistemden oda numarasını göremem, sadece hangi serviste yattığını görebilirim. O servise gidip oranın danışmanına soracaksınız."
Zayn küfretmeye hazırlanmışken Niall araya girdi. "Tamam, o da olur." diyerek olası bir tartışmayı önledi. Böylece danışmadaki çalışan bilgisayara döndü. "Hastanın soyadı neydi?"
"Styles. Pardon, Tomlinson."
Üçü beklerken adam ekrana baktı. "Tomlinson soyadıyla iki kayıt var. Louis Tomlinson mı, Harry Tomlinson mı?"
"Aman Tanrım, ikisi de!" Liam bağırınca Niall korkuyla sıçradı.
"Harry Tomlinson ameliyathanede görünüyor. Diğer hastayı kontrol ediyorum..."
"Ameliyathane mi?" Zayn tereddütle Liam'a döndü. Liam ona "Sakin ol." dedi ama kendisinin de sakinlikle uzaktan yakından alakası yoktu.
"Acil Gözlem Servisi. Koridorda dümdüz ilerleyin, sol tarafta."
Üçü de teşekkür etmeyi düşünemedi. Buraya gelirkenki hızlarında, canları pahasına, kendilerine söylenilen yere koştular. Jay Liam'ı aramış; Louis'nin annesi olduğunu, Harry'nin sancıları yüzünden acilen hastaneye gittiklerini ve Louis'nin onları da çağırdığını söylemişti. Bunun üzerine Liam okulun yurduna gidip Niall ve Zayn'i alarak hastaneye doğru uçmuştu. Yine de trafiğe takıldıkları için epey geç kalmışlardı.
Acil Gözlem Servisi yazılı tabelanın olduğu kapıdan geçtikleri anda üçü de danışman masasının başına üşüştü. "Louis Tomlinson'ın odası nerede?"
Masanın gerisindeki kadın bir mavi dosyalara baktı. Birkaç dosya sonra aradığını buldu, gözlüğünü takıp okudu. "Sekiz numaralı oda."
Nefes nefese kalmış bir şekilde, kapısında sekiz yazan odanın önüne geldiklerinde iki kapı arasında telaşla yürüyen bir kadınla karşılaştılar. Endişeli mavi gözleri ve kahverengi saçları Louis'yi andırıyordu, bu yüzden Liam önce onun yanına yaklaştı. "Merhaba, biz Louis'nin arkadaşlarıyız. Siz onun annesi misiniz?"
Kadın onları kısaca süzüp başını salladı. "Evet, evet. Ben Johannah."
Liam onun uzattığı eli sıkarken "Liam." dedi. "Sizinle telefonda ben konuştum. Bunlar da diğer arkadaşlarım Niall ve Zayn. Harry'nin ameliyathanede olduğunu öğrendik, ne oldu? Louis nasıl?"
Johannah etrafa yorgun yorgun bakan gözlerini yere çevirdi. "Harry'nin... sancısı vardı, kanama başlamıştı. Buraya geldik apar topar. Plasenta yırtılması falan dediler, biz de tam anlamadık ama alelacele doğuma aldılar."
"Doğum mu? Ama bebek daha yedi aylık!" dedi Zayn yüksek sesle. Liam onu susması için uyarırken Johannah başını salladı. "Doktor önceliğin Harry'i kurtarmak olduğunu söyledi, bebek konusunda hiçbir şey söylemediler."
Niall çığlık atmamak için eliyle ağzını kapatırken Zayn ve Liam kocaman açılmış gözleriyle Johannah'ya baktı. "Ama Harry iyi olacak, değil mi?"
"Öyle umuyoruz."
Zayn bekleme koltuklarından birine zar zor oturdu. "Louis'ye ne oldu? Kahrolmuştur."
"Üç kez sakinleştirici ilaç verdiler. İçeride, boş boş tavanı izliyor. Uyukluyor bazen, sonra sıçrayarak uyanıyor."
Harry ameliyathaneye girene kadar Louis onun elini tutmaya, öpmeye, her şeyin iyi olacağını söylemeye devam etmişti. O gittiği anda ise daha fazla dayanamamış, ameliyathane kapısının önüne yığılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALREADY MARRIED
Fiksi PenggemarŞimdiye kadarkiler, hiçbir şeydi. Çünkü asıl hikaye her zaman evlilikten sonra başlar. ### Try Not to Get Married'in devam kitabıdır. Mpreg-Harry (Erkek hamileliği içerir, rahatsız olacaklar okumasın) Kapağı, güzelliğinden de anlaşılacağı üzere, @...