Harry ayaklarını sehpaya uzatmış, dilimlenmiş elmasını yiyerek televizyon izlerken zilin çalmasıyla elindeki meyve tabağını kenara bıraktı. Terliklerini giydi, kapıya yürüdü. Sırtı ve omuzları ağrıyordu. İnternette okuduklarına bakılırsa hamilelikte bunlar normaldi ama buna ne kadar süre katlanabileceğini bilmiyordu.
Kapıyı açtığında karşısında Niall'ı bulunca gözleri sevinçle parladı. Hamileliğini öğrendiğinde, yani yaklaşık bir ay önce, okul kaydını dondurma formunu imzalayıp teslim etmişti. Haliyle, artık hafta içi günleri evde tek başına geçiyordu.
"Yeğenimin cinsiyetini öğrenme etkinliğine erken geldim!" dedi Niall elindeki poşeti havaya kaldırırken. "Ayrıca Instagram'da çikolatalı makaron resimleri beğendiğini gördüm, canının çekmiş olduğunu düşündüm."
Harry gözlerinin dolmaya başladığını hissederken sıkıca Niall'a sarıldı ve iç çekti. "Ni, çok teşekkür ederim!"
"Rica ederim, Hazzy."
Niall'ın sarılmaktan bunamış olabileceğini düşünerek, geri çekilmek zorunda kaldı. "Geç içeri hadi, otur." deyip poşeti onun elinden aldı, kapıyı kapattı. Mutfaktan tabak almaya bile vakit harcamadan poşetteki kutuyu çıkarttı. Poşeti masaya bıraktı, Niall ile birlikte koltuğa oturdu ve kutuyu da aralarına koydu. "Sen de ye, rahat etmem."
Niall hiç ısrar etmeden kutudaki makaronlardan birine uzanırken Harry bir tanesini çoktan ağzına tıkmıştı bile. Canının çektiğinin farkında bile değildi.
"Ee, Louis gelmedi mi daha?" diye sordu Niall. Harry sessizlik olsun diye kumandayı alıp televizyonu kapatırken başını iki yana salladı. "İşten çıkmıştır, on dakikaya gelir. Çok çalışıyor, Niall. Bir görsen..."
Louis hafta içi okuldaki kafede çalışmaya devam ediyordu. Hafta sonları sabahtan ikindiye kadar bir sinemanın bilet gişesinde, ikindi vaktinden akşam saat ona kadar da evlerinin yakınındaki markette reyon personeli olarak çalışıyordu. Üç iş onu gerçekten yoruyor olsa da hiç şikayet etmiyordu çünkü bunu 'minik bezelysesi' için yapıyordu.
Bebeğine fasulye mi dese, bezelye mi dese hala karar verememişti. Bazen mercimek ve nohut da diyordu. Harry hem buna kızıyordu, hem de çok hoşuna gidiyordu.
"Ne için para biriktiriyor ki? Zaten kafeden aldığı maaşı ve babalarınızın yolladığı parayla rahatça geçiniyordunuz."
"Evet, ama bebek için alışveriş yapmamız gerekecek."
"Bu evde kalmaya devam mı edeceksiniz peki?"
Bu konuyu da uzun uzun düşünmüşlerdi. Evin tek odasını birlikte yatak odası olarak kullanıyorlardı, bebeklerine verecek bir odaları yoktu. Ama hiç değilse iki veya üç yaşına gelene kadar çocuklarının onlarla aynı odada yatması daha iyi olacaktı.
"Bebek büyüyene kadar burada kalacağız."
Niall anladığını belirtmek için başını salarken Harry makaronlardan yemeye devam etti. "Louis alışveriş için çok heyecanlı." dedi mutlulukla. "Bebeğin cinsiyetini öğrenmeyi de bu yüzden dört gözle bekliyor. Bir ayda gerçekten iyi para biriktirdi, onu alışveriş merkezlerinde kaybedeceğim galiba."
"Baba olmak için kafayı yiyor." dedi Niall gülerek. "Bu arada, aileleriniz ne zaman geliyor?"
Harry "Bir ay kadar sonra." diye cevap verdi. Hamileliğinin üç buçuk ayı bitmişti, karnı belirginleşmeye başlamıştı fakat şimdilik yardıma ihtiyacı yoktu. Rahatça yürüyordu, yemek yapabiliyordu, Louis'den gizli ev temizliyordu.
Beşinci aya girdiğinde hareketleri kısıtlanacağı için Jay ve Anne ona refakat etmeye gelecekti. Mark ve Robin, Lottie ile Gemma'yı yalnız bırakmamak için Londra'da kalmak zorundaydı. Ama ara sıra hafta sonu tatilinde onlar da iki günlüğüne geleceklerini söylemişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALREADY MARRIED
FanfictionŞimdiye kadarkiler, hiçbir şeydi. Çünkü asıl hikaye her zaman evlilikten sonra başlar. ### Try Not to Get Married'in devam kitabıdır. Mpreg-Harry (Erkek hamileliği içerir, rahatsız olacaklar okumasın) Kapağı, güzelliğinden de anlaşılacağı üzere, @...