"Kaç dakika oldu, niye kimse gelip bir şey demiyor?" diye bağırdı Louis hastane koridorunda. Fakat Robin ona öyle bir bakış attı ki, sinir ateşi anında söndü. Mark da kaşlarını çatıp "Sen hiç konuşma." dedi.
Louis itiraz edecek gibi olsa da, Lottie ile Gemma'nın da kendisine öldürecek gibi bakıyor olması yüzünden susmak zorunda kaldı ve başını Harry'nin omzuna koydu. "Bugün buradan iki cenaze çıkacak. Ya annemlerin, ya seninle benim."
Tüm bu karmaşanın temeli onlardı. Louis ve Harry gece gerçekleştirdikleri ani evlilikten sonra, ertesi gün konsolosluğa gidip yazılı dilekçeler vermiş, üç günün ardından resmi olarak evlenmişlerdi. Sonraki iki hafta boyunca da evden hiç çıkmayıp balayı tatili yapmışlardı.
Tabi her güzel şey gibi bunun da bir sonu vardı. Ailelerinin "Yaz tatili başladı neredesiniz siz?" temalı yakarışları sonucu Londra'ya dönmek zorunda kaldılar. Louis kendi ailesinin yanına gitti, Harry de öyle.
İlk bir hafta boyunca sorun çıkmadı ama Harry daha fazla saklamak istemedi. Bir haftalığına da olsa o alyansı parmağından çıkarıyor olmayı, eşiyle ayrı evlerde uyuyor olmayı kabullenemeyeceğini fark etti. Louis de ona hak verdi.
Alıştıra alıştıra söyleme fikrini tam benimseyememiş olacaklar ki, sadece beş saniyede "Birbirimizi seviyoruz, uzun zamandır birlikteyiz, bir aydır da evliyiz." demeleriyle Anne ve Jay bayıldı. Ciddi anlamda.
İşte bu vahim olayın üstünden sadece yarım saat geçmişti. Hala baygın olan anneleri bir odada tutuluyordu. Louis ve Harry de babaları ve kardeşleri ile birlikte koridorda, onları bekliyordu.
"Louis." diye fısıldadı Harry. "Kafeteryaya gidelim mi? Biraz daha burada durursak babamlar da sinirden bayılacak."
Louis onu haklı bularak ayağa kalktı. Tabi Harry'i de ayağa kaldırdı, elini tuttu. Kimseye bir açıklama yapmadan, onunla birlikte yürüdü. L şeklindeki koridorun kısa olan kısmı tamamen kafeye aitti. İkisi cam kapıdan geçip içeri girdi. Harry ortalarda bir masaya oturdu, Louis de iki kahve alıp onun yanına yerleşti.
Bir süre oluşan sessizliği Harry "Sadece bir hafta öncemiz ne güzeldi." diyerek böldü. "Evimizdeydik, yalnızdık, hesap verecek kimsemiz yoktu."
"Ve sürekli yatağımızdaydık." diye ekledi Louis. Şaka yapıp ortamı yumuşatmak istemişti. Ve Harry'nin gülümseyip "Şapşal." demesi de başardığını gösteriyordu.
Louis'nin savunması "Bir şeyin tadına bir kez baktığın zaman bırakmak istemezsin." şeklindeydi. Harry bunu duyunca ona vurdu. "Annelerimiz yukarıda, hastane odasında baygın halde yatarken düşündüğün şey bu mu?"
"Şaşkınlıktan bayıldılar sadece! Bir şeyi yok onların, şimdi rüyalarında bizi görüyorlardır. Çocuklu falan. Ama ben çileğimi özledim."
Harry ona gülüp kahvesini içmeye başladı. Gözü parmağındaki alyansa takıldı. O kadar mutluydu ki, şu an bir hastane kafetaryasında olmayı bile umursamıyordu. Evlendiğine de, eğlendiği kişinin ilk ve tek aşkı Louis olduğuna da inanmıyordu.
Kanada'da okuma mevzusu ortaya atılmadan önce, Harry kendini hep Louis'nin evleneceği güne hazırlıyordu. Bir gün Louis biriyle evlenecek, ben de kuzeni olarak o düğünde dans edip eğleneceğim korkusuyla hep diken üstündeydi. Vakit geçtikçe o evliliğinin daha çok yaklaştığını düşünüp daha da korkuyordu. Jay ve Anne konuşurken onları dinliyor, Louis'nin ciddi düşündüğü bir sevgilisi var mı diye haber almaya çalışıyordu.
Nereden nereye geldiğini düşünürken gülümsediğinin farkında bile değildi. Louis elini uzatıp da onun gamzesinin olduğu yeri okşadığında kendine geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALREADY MARRIED
FanficŞimdiye kadarkiler, hiçbir şeydi. Çünkü asıl hikaye her zaman evlilikten sonra başlar. ### Try Not to Get Married'in devam kitabıdır. Mpreg-Harry (Erkek hamileliği içerir, rahatsız olacaklar okumasın) Kapağı, güzelliğinden de anlaşılacağı üzere, @...