"Harry Tomlinson!"
Bekleme odasına gelen hemşire elindeki mavi dosyaya bakarak söylediği ismin sahibini ararken Louis hemen ayağa fırladı. "Buradayız." deyip Harry'i de kaldırdı. "Hadi gel aşkım."
Harry Louis'nin koluna girerek doktorun odasına doğru yürümeye başladı. Hamile olduğunu iki gün önce öğrenmişlerdi, Louis bunu duyar duymaz doktor randevusu almak istemişti. Araya hafta sonu girdiği için en erken Pazartesi gününe bulabilmişti, ve saat on birde olan randevu için dokuzda hastaneye gelmişti.
Hemşire onlara "Muayene masasına geçin, doktor Joseph birazdan gelecek." dedikten sonra yanlarından ayrıldı. Odanın kapısından girerlerken Louis Harry'e yapışmış haldeydi. "Nasıl muayene edecek ki, acıtır mı?" diye sordu merakla.
Harry omuz silkti. "Ultrasonla bakar herhalde, bilmiyorum, beni de germesene."
"Bak bebeklerimin canını yakarsa doktor falan dinlemem, oturturum onu bu ultrason makinesine."
"Bebeklerin mi?"
"Sen ve küçük bezelyem."
"Bezelyen?"
"Fasulye de olur, sağlıklı olsun yeter."
Harry ona karşısında dünyanın en aptal insanı duruyormuş gibi baktı. Coşku dolu şapşal kocasına eleştiri yapamadan, doktor içeri girdi. "Harry Tomlinson, değil mi?" diye sordu. Harry başını sallayınca da ona muayene masasını işaret etti. "Uzanın lütfen."
Harry ayakkabılarını çıkartırken Louis doktora döndü. "Kesin hamile, değil mi, yüzde yüz? Eminiz yani?"
Kırklı yaşlarda olan adam ona onay verdi. "Kan testinin sonuçlarını da inceledim. Tamamen ve yüzde yüz hamile."
"Oh ya!"
Doktor bir yandan Louis'ye gülerken, diğer yandan ultrason cihazını açtı. "Şimdi bakalım her şey yolunda mıymış... Bay Tomlinson, ayakta kalmayın siz de eşinizin yanına oturun isterseniz."
Louis onayı alır almaz yatağın diğer tarafına geçti, sedyeye oturdu. Doktorun, Harry'nin karnına şeffaf bir jel dökmesini ve ultrason probunu yavaş yavaş karnında gezdirmesini izledi. Adam o kadar odaklanmış ve ciddi görünüyordu ki, Louis ona soru sormaya bile çekiniyordu.
"İki buçuk aylık. 10 hafta 6 günlük." dedi Joseph ekrana bakarken. "Tek çocuk. Cinsiyetini şimdi görmem mümkün değil fakat iki üç hafta sonra gelirseniz onu da öğrenebilirsiniz."
Louis başını hızla sallarken "Geliriz." diye cevap verdi.
Adam cihazda birkaç düğmeye basıp biraz daha öne yaklaştı. "Hareketleri oldukça normal görünüyor. Kollarını görebiliyorum, gayet sağlıklı duruyor. Plasenta da iyi durumda. Gördüğüm kadarıyla hiçbir sorun yok. Kalp atışlarını duymak ister misiniz?"
"Duyabilir miyiz ki?" Harry heyecanla neredeyse bağırarak sorduğunda adam başını salladı. Önce ekranı onlara doğru çevirdi. "Şuradaki küçük beyazlığı görebiliyor musunuz? Bebeğiniz orada."
Louis ekrana iyiyce yaklaşmasına rağmen bir şey göremedi. "Görmüyorum ama kesin çok güzeldir."
Doktor Joseph ekrandaki görüntüyü büyüttü, bebeğin olduğu yere bir çizgi çekti. "Bakın işte burada."
Harry gözlerini önce minicik görünen bebeğine, sonra da ekrana aşkla bakan Louis'ye çevirdi. "Çok küçük." diye fısıldadı. Louis başını sallayarak ona döndü. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı, çok mutlu görünüyordu.
Joseph "İki santim, dört gram." dedi. "Bakın, kalbi burada. Şimdi dinleteceğim. Hazır mıyız?"
İkisi de onaylayınca doktor bir yere dokundu, makinenin sesini açtı. Ekranın alt kısmında ses dalgasına benzer bir grafik belirdi. Biraz boğuk, ama düzenli davul sesini andıran kalp atışları odayı doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALREADY MARRIED
FanfictionŞimdiye kadarkiler, hiçbir şeydi. Çünkü asıl hikaye her zaman evlilikten sonra başlar. ### Try Not to Get Married'in devam kitabıdır. Mpreg-Harry (Erkek hamileliği içerir, rahatsız olacaklar okumasın) Kapağı, güzelliğinden de anlaşılacağı üzere, @...