Kapalı banyo kapısının ardından, duşa kabinin kapanmasını ve Tom'un mırıldanmasını duydum. Hafifçe gülümsedim. Şu anda sabah gecenin ikisi yada üçüydü ama yine de Tom gece yarısı duşunu alırken, yumuşak sesinin söylediği şarkı sözlerini duymak için her gece ayakta durmayı seviyordum. Bu, onun için bir rutin gibiydi. Yatağa git, uyu, uyan, duş al, yatağa geri dön. Bana, bunun stresi azaltmak için kendisine iyi geldiğini söylemişti.Beni uyandırması umrumda değildi çünkü duştan çıkıştığı zaman yoğun bir şekilde Hindistan cevizi kokuyordu ve bu aşırı derece hoşuma gidiyordu. Bunu ona Noel için almıştım. Hindistan cevizli vücut yıkama jeli. Her ne kadar meyveli kokulardan nefret etse de beni mutlu etmek için bu jeli kullanırdı.
Banyodan çıktıktan sonra yatağa girer, ona sarılmam için sızlanır ve uyuyana kadar birlikte Los Angeles'ın ışıklarını izlerdik. Günün en sevdiğim kısmı buydu.
Bu sefer değil.
Kafamı geriye doğru attığımda, hafif bir şekilde yatağın başlığına çarptım. Tom'un telefonun baş ucu sehpasında titrediğini duydum. Şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. Gecenin bu saatinde ona kim mesaj atardı ki?
Tom'un telefonunu elime aldım ve mesaja baktım. O sırada mahremiyeti pek düşünecek değildim.
Mel: Merhaba Tommy Boy. Sadece geçen gece harika zaman geçirdiğimi söylemek istedim... Umarım yakında tekrar gelirsin ;)
Tommy Boy? Bu benim ona taktığım bir takma addı. Göğsüm ağırlaştı ve sıklaşan nefeslerimi kontrol altında tutmaya çalıştım. Mel kimdi?
Su sesinin kesildiğini ve duşa kabinin geri çekildiğini duydum. Telefonu hızlı bir şekilde aldığım yere koydum ve uyuyormuş gibi yaparak kendimi çarşafla kapattım. O anda onun yüzüne bile bakmak istemedim. İğrenmiştim.
Banyo kapısı açılıp kapandı ve Tom üstüne bir şeyler giyip yatağa girdi, güçlü kollarıyla beni kendi vücuduna doğru çekti. Boynumu öpmeye başladı, kabaca onu uzaklaştırdım ama o bu sefer beni kendine doğru çevirdi.
"Bebeğim sorun ne?" Kafası karışmıştı, uzanıp yanımızdaki lambayı yaktı. Daha fazla kendimi tutamadım ve gözyaşlarım akmaya başladı.
"Y/N? Neden ağlıyorsun? Kötü bir şey mi yaptım?" Endişeliydi. Çenemi tuttu ve gözlerine bakmamı sağladı. Birkaç saniye sürdü ancak daha uzun bakarsam ona kızmamın, ona sinirlenmemin imkansız olacağını bildiğimden kafamı başka bir tarafa çevirdim.
Kaşlarımı çatıp, Tom'un telefonunu tekrar elime aldım ve çıplak göğsüne fırlattım.
"Telefonuna bak Tommy Boy!" sinirli hissediyordum.
"Tamam...? diye mırıldandı, ev düğmesine tıkladı. Gözlerindeki kafa karışıklığının kalktığını yerine korku aldığını açıkça görebiliyordum. Çabucak kapattı ama artık çok geçti. Gözlerindeki suçluluğu zaten görebiliyordum.
"Bebeğim Mel sadece bir arkadaş. Birkaç senaryo üzerine çalışmak için evine gittiğimden bahsediyor. Endişelenme." Dedi hafifçe kıkırdayarak. Ama ben Tom'umu çok iyi tanıyordum. Sol gözünde neredeyse fark edilmeyen seğirmesi ve parmak uçlarıyla oynaması... Bana yalan söylediğini biliyordum.
"Gerçekten mi Tom? Sence ben aptal mıyım? Ne sikim bana yalan söylüyorsun?!!"
Bağırdım, çarşafı üzerimden attım ve ayağa kalktım."Bebeğim, yalan söylemiyorum!" Diye bağırdı, bileğimi tutup beni yatağa geri sokmaya çalışıyordu.
"Kahretsin Tom! belki bunu çözebileceğimizi düşündüm ama şimdi boktan yalanlarına inanmak için yeterince saf olduğumu mu düşünüyorsun? Kahretsin, ben gidiyorum!" Sinirle güldüm ve spor çantama kıyafetlerimi koymaya başladım.
"Bekle!" Çantama soktuğum şeyleri yere doğru attığımda Tom hıçkırarak ağlamaya başladı "Sadece beni dinle!"
Arkamı döndüm ve pembe yanaklarının göz yaşlarıyla ıslandığını gördüğümde kalbimdeki acı hissini görmezden gelerek gözlerine ölü gibi baktım.
"Tom, şu lanet gözlerimin içine bakmanı ve arkamdan o kızla karıştırmadığını söylemeni istiyorum." fısıldadım.
"Y/N- " konuşmaya başladı. Yere bakmaya başladı ve birkaç saniye sonra dudaklarını birbirine bastırdı. Konuşmuyordu.
"Tanrım, sen iğrençsin!" yatağımdaki her şeyi yere fırlattım, telefonumu aldım ve olabildiğince hızlı adımlarla kapıya gittim.
"Bebeğim..lütfen beni bırakma, lütfen.." Onun yumuşak sesini duydum yine, yine ve yine.
Ama ben kalmayacaktım. Bu sefer değil. Aşkından kör olmuş o aptal kız olmayacaktım.Seni gerçekten sevseydi, bu kadar bencil olabileceği noktaya kadar gelmezdi. Büyükannem bunu kafama sokarak büyütmüştü beni.
"Asla, asla bir erkekle olan mutluluğuna güvenme canım. Aldatanların bencil olduğunu unutma! çünkü eğer bunu düşünürsen, o anda dudakların sana ait olmayanlara dokunurken, o kişinin tek düşündüğü şey kendisidir ve Tanrı şahidim olsun ki sen bunu hak etmiyorsun tatlım. Bir parça bile..."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Anlamayanlar olursa diye son bölümü de büyükannesi söylüyor.
🌚 🌝
