• a real kiss 2 • |P.P

1.3K 97 54
                                        

Söz verdiğim gibi buyurun 2. ve son bölüm :)  Hadi bakalım salıyorum bölümü 🌚
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Peter'la gerçek bir öpücük olmayan öpücük olayamızdan bu yana 2 gün geçmişti. Yapabildiğim en iyi şekilde hiçbir şey olmamış
gibi davranıyordum.

Aklıma gelen fikirle, aceleyle yataktan atladım ve hızlı adımlarla laboratuvara gittim. Kafamı dağıtmak için olduğundan daha fazla laboratuvarda zaman geçiriyordum.

Hızlıca kağıt, kalemleri masanın üzerine yaydım ve unutmamak için fikirlerimi yazıp çizmeye başladım. Doğrusu resimlerim pek iyi sayılmazdı ama ben anlıyordum işte.

Kapının açıldığını duydum ama dikkatimi dağıtmamak için kim olduğuna bakmadım. Masadaki beyaz kağıda biraz daha eğildim ve ince detayları çizmeye başladım, başka bir kağıda da notlar almaya başladım.

"Selam, Y/N?"
Buraya gelmesini beklemediğim için irkildim. Kalemi masaya bırakıp duruşumu dikleştirdim.

"Efendim Parker?" gözlerimi, dudaklarında ufak bir gülümsemeyle kapının eşiğinde duran Peter'a çevirdim.

"Sadece gelip selam vereyim dedim." Omuzlarını silkerek konuştu.

Tabii ki de buraya geliş amacının bu olmadığını biliyordum. Ona gerçek bir öpücüğün ne olduğunu söylemem için yalvarmaya geldiğini anlayabiliyordum. Tamam belki bunu bana söylememişti ama anlamayacak kadar da aptal değilim. Sadece biliyorum işte.

Bakışlarını benden ayırmadan masaya doğru gelmeye başladı.

"Parker." Sesimin sert çıkmasıyla masadan birkaç inç ve benden bir adım uzakta durdu.

"E-evet?"

"Son zamanlarda neden kene gibi bana yapışıyorsun?" Peter'ın hareketleri beni sinir ediyordu. Hem ben oyalanmayı sevmezdim fakat Peter beni son zamanlarda sürekli oyalıyordu.
Sorun istediği şeyi söylememesiydi. Açıkça konuşmuyordu ve bu beni çoğu şeyden daha çok sinir ediyordu.

"Benden hoşlanmadığını sanıyordum ama şimdi peşimden ayrılmıyorsun." Dikkatle Peter'a baktığımda yanaklarının kızardığını gördüm. Aptal değildi ne demek istediğimi anlamıştı. Büyük ihtimalle ne istediğimi de anlamıştı.
Peter zeki bir çocuktu. Ama kostümün altındaki Peter Parker ve sadece Peter Parker'ın arasında fazlasıyla fark vardı. Kostümün içindeki Peter, kendinden emin, özgüvenli ve kafasına koyduğu şeyi yapardı. Ama normal Peter hep bir şeylerden çekinirdi.

Evet Peter Parker'ı "kendimce" bu kadar iyi tanımama şuan bende şaşırdım. Çocuğu baya baya gözlemlemişim.

"Aslında... Bende, benden hoşlanmadığını sanıyordum." Peter sessizliğini bozup cevap verdi ama bu soruma bir cevap sayılmazdı.

"Ve bende sana bir soru sorduğumu sanıyordum." Peter hiçbir şey söylemeyip, bakışlarını ellerine çevirdi ve parmaklarıyla oynamaya başladı. Gergin olduğu belliydi bu yüzden fazla üstelemek istemedim ve bende aldığım notlara geri döndüm.

Birkaç dakika sonra Peter'a baktığımda biraz daha sakin olduğunu fark ettim. Onu böyle görmek beni tuhaf hissettirdi.
Derin bir nefes alıp kağıtları üst üste koyup, elimdeki kalemi masaya bıraktım. Masanın üstünde oturdum ve bacaklarımı masadan aşağı sarkıttım.

"Peter-" Başını kaldırdı ve gözlerime bakmaya başladı.
Normalde kendime güvenen biriyimdir  ama nedenini anlamadığım şekilde kalbimin ve nefes alışverişimin hızlandığını hissedebiliyordum. Belki de hala ben anlamak istemiyordum.

(Peter örümcek hisleriyle bunu anlamıştı ve bu kafasını karıştırmıştı.)

Sakin ve kendime güvenen tavrımı koruyabilmek için derin bir nefes aldım. "Neden kaçıp duruyorsun?"

"Kaçmıyorum... Hiçbir şeyden." Umursamazca omuz silkti ve bana birkaç adım yaklaştı.

"Beni, sana soru sormak zorunda bırakma Parker."

"Seni ne hakkında soru sormak zorunda bırakmayayım?"

"Sana göstermem yerine, bana gerçek bir öpücüğün nasıl olduğunu sorma." Dediğim şeyin ne anlama geldiğini biliyordum. Sessizce iç çektim ve ciğerlerimin havayla dolmasını sağladım. Burası fazla mı bunaltıcı olmaya başlamıştı?

Peter, daha önce onu hiç böyle görmediğim şekilde bana bakıyordu. Fazlasıyla... Şaşkındı? Eh. Tabii düşününce şaşırması gayet normaldi.

"Benden hoşlanmadığını sanıyordum?"

"Yalanlar ve yediğim kazıklar... Kesinlikle insan psikolojisiyle ilgili birkaç kitap okuman gerekiyor Parker." ortamı rahatlatmak için gözlerimi devirip gülümsedim. Peter'ın gözlerindeki titremeye şahit oldum. Peter sonda söylediğim şeye takılmamıştı bile. Aramızdaki mesafeyi kapatıp önümde durdu.

"Y/N?" Yavaşça fısıldadı. Dudaklarımdan yorgun bir inilti çıkmasına engel olamadım.

"Peter, kaçmayı bırakmalısın-"

"Bana gerçek bir öpücüğün nasıl olduğunu gösterebilir misin, lütfen?" Aldığım nefes saliselik olarak boğazımda kaldı. Tam olarak bunu söyleyebileceğini düşünmemiştim ama söylemesini de resmen ben istemiştim. Tamam hoşuma gitmediği de söylenemezdi.

Peter o kadar yumuşak biriydi ki onun peşinden gidecek cesaretimin olup olmadığını bilmiyorum. Çoğu zaman onun Spider-Man olduğunu unutuyorum. Dediğim gibi iki farklı kişiliği ve iki farklı hayatı var ve ben bunu keşfetmek istiyorum.

Bir dakika NE?

Ben kafamdaki düşüncelerle savaşırken, Peter bacaklarımın arasında yerini almış ve alnını hafifçe alnıma yaslamıştı. Ellerini nereye koyacağını bilemediği için rahatsızca iki yanında sarkan ellerini masaya iki yanıma koydu. Naneli nefesi dudaklarıma çaparken tebessümümü saklayamadım.

Kıkırdadım  "Aptalsın Parker." elimi boynuna götürdüm ve dudaklarımız nazikçe birleşene kadar hafifçe onu kendime doğru çektim.

Peter direk karşılık verdiğinde elimi saçlarına çıkardım. Elleri sonunda belimi bulduğunda beni biraz daha kendine çekti ve nazikçe öpmeye devam etti. Kendimi yavaşça geri çektim ve Peter'ın suratına baktım. Surat ifadesi aşırı sevimliydi! Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Peter kendine geldiğinde konuşmaya başladı ama kelimeleri toparlayabildiği pek söylenemezdi. "Uh... şey, teşekkürler." Kendimi tutamadım ve büyük bir kahkaha attım. Kesinlikle gülmemi durduramıyordum.

Kafamı Peter'ın göğsüne yasladım."Çok aptalsın Parker."
Şuan yüzünü göremiyordum ama kaşlarına çattığına yemin dahi edebilirdim. Kendi düşüncemin doğruluğunu kanıtlamak için göğsündeki kafamı kaldırdım ve suratına baktım. Benim ona baktığımı anlayınca çatılan kaşlarını düzeltti ve dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

"Öpücük için rica ederim." Peter kendini tereddütle geri çekerken, yüzünde çapkın bir gülümsemeyle kafasını salladı.

"Bunda gerçekten kötüsün Parker." Kafamı iki yana salladım. Arkasına döndüğünde yüzündeki gülümseme silinmişti, kaşlarını endişeyle çatmıştı.

"Ben kötü mü öpüşüyorum?"

"Hayır," gülümsedim "Sadece gerçekten garipsin." Gülümsedi ve çapkın gülümsemesini suratına yerleştirerek geri geldi.

Belimden tuttu ve dudaklarıma birkaç öpücük kondurdu. Elimi saçlarına daldırdım ve bana uzun bir öpücük vermesini sağladım.
Kendini geri çekti ve güzel bir gülümsemeyle suratıma baktıktan sonra laboratuvardan çıktı. 

Masanın üstünden dönen başımı umursamayarak indim ve suratımdan silinmeyen gülümsemeyle kağıtlarımı alıp laboratuvardan çıktım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Saldım gittiii..... Umarım beğenmişsinizdirr 🌝
Bir dahaki bölümlerin de en kısa sürede gelmesi dileğiyle 🤠 Seviliyorsunuz 💖

𝐓𝐨𝐦 𝐇𝐨𝐥𝐥𝐚𝐧𝐝 𝐈𝐦𝐚𝐠𝐢𝐧𝐞𝐬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin