UYARI!! ➳ Şarkıya uyarlanmış bir bölüm olduğu için şarkıyla okumanızı tavsiye ederim.UYARI!! ➳ Bölümdeki kalın ve italik olan yazılar şarkı sözünden kesitlerdir.
3 Aralık
Arabamdan inerken beni karşılayan soğuk havaya karşı kaşlarım çatıldı. Hafifçe esen rüzgar beni titretmeye yetmişti. Onun kapısına doğru yol aldığımda çizmelerimin altında kalan karın çıkardığı ses boş sokakta yankılanıyordu.
Ben daha kapıyı çalamadan kapı açıldı ve görebileceğim en mükemmel manzarayı gördüm. Dağınık kahverengi bukleleri alnını kaplıyordu, gri eşofmanına uyumlu siyah bir sweatshirt giymişti.
"Sonunda gelebildin." Peter şakayla karışık söylendi ve sıcacık dairesine girebilmem için kenara çekildi.
"Eh, ikimizde korkunç bir sürücü olduğumu biliyoruz. Ayrıca yollarda buz tutmuş. Yani bunları yan yana koyduğumuzda çok iyi bir birliktelik olmuyor maalesef." Kapıyı kapatırken hafif kıkırdamasını duydum.
Ev sessizdi. May Hala evden yeni çıkmış olmalıydı. Evde tektik ve bu benim kalbimin normalden çok daha fazla hızlı atmasına sebep oluyordu.
"Hadi gel, sana odamı göstereyim." Küçük bir çocuğu andırırcasına söylediği şey gülümsememe sebep oldu. Elimi tuttu ve beni odasına doğru sürüklemeye başladı.
"Peter, buraya ilk gelişim değil."
"Ama koleksiyonlarıma yeni şeyler ekledim!" Büyük bir hevesle bana çizgi roman koleksiyonunu gösterdi ve birlikte CD'sini yeni aldığı filmi izledik. Saatime baktığımda geç olmadan eve dönmem gerektiğini düşündüm.
Odayı Peter'ın zil sesi doldurdu. Çalan telefonuyla birlikte çalışma masasına doğru ilerledi.
"Alo?" Peter telefonuna cevap verirken bende etrafı inceliyordum. Odası aşırı sevimliydi. Çoğunlukla eski şeyler vardı, ama bu bana daha sevimli geliyordu.
"Oh, selam May hala," yatağa yaslandı ve tavana bakmaya başladı. "Evet, sorun değil. Hayır endişelenme, tamam, bende seni seviyorum." Telefonu yanına koydu.
"Artık gitsem iyi olur." gülümsedim ve avuçlarımı pantoluma sildim.
"Ya da kalabilirsin. May Hala geç saate kadar gelemeyecekmiş. Üstelik şuan dışarıda çok kötü kar yağıyor. Mükemmel sürücülüğün yolların üstesinden gelemeyebilir." Ayağa kalktı ve omuz silkti.
Ailem evde değildi, yarına kadar da olmayacaklardı. Pencereden dışarıya baktım. Cidden çok kötü kar yağıyordu. Peter'a baktığımda onun da bana baktığını fark ettim.
"Mükemmel sürücülüğümü göstermek için kötü bir gün." gülümsedim. "Hey, sen az önce sürücülüğümü mü sorguladın!" Sahte bir kızgınlıkla bağırmamla Peter kahkaha attı.
"O zaman sana giyebileceğin bir şeyler vereyim." gülümseyip, şifonyerinin ikinci çekmecesinden kendi kazaklarından birini ve May Hala'nın eşofmanlarından birini verdi. Giyinmek için banyoya ilerledim.
Derin bir nefes aldım ve verdiklerini giymeye başladım. Kazak yüzünden elektriklenen saçlarımı elimle yatıştırdım. Son kez aynada kendime baktıktan sonra iç geçirerek Peter'ın odasına geri döndüm.Gözleri beni yakından inceledi. Hadi ama biraz daha böyle bakarsan kesin domatese dönerim! Yanına oturmadan önce dudağımı ısırdım.
"Sende, bende durduğundan daha güzel duruyor." dedi arsız bir sırıtışla.Gülümserken hafifçe kafamı salladım. Saçım yüzüme geldi ve Peter yavaşça saç tutamını kulağımın arkasına itti. Gözleri, gözlerimle buluştu. Kalbim her saniye olması gerektiğinden bir milyon kez fazla atıyordu. Giderek bana yaklaştı. Bir eli sakince yanağımı okşarken gözlerimi kapattım. Dudaklarını dudaklarımla buluşturdu.
Usulca devam eden öpücüğünü derinleştirmek için beni kendine doğru olabildiğince çekti ve dudaklarını tekrar benimkilerle birleştirdi.
**
Zil çaldıktan sonra öğrenciler okul koridoruna dökülmeye başladı. Peter ve ben, bir kaç dakika önce Peter'ın yaptığı bir şakaya gülerek sınıftan çıktık. Gözlerine bakmak için kafamı biraz yukarı kaldırdım ama onun gözlerini başka bir yere sabitlenmiş olarak buldum.
Yanından geçerken Peter'ın odağı hala oydu. Koyu kıvırcık buklelerini bir topuzla yukarıdan toplamıştı. Peter'ı görünce dudakları bir gülümsemeyle yukarıya doğru kıvrıldı.
Onu büyüledi.
Son birkaç aydır o kız Peter'ı eline almıştı ve dürüst olmak gerekirse nedenini görebiliyordum.
Kesinlikle Peter'ın umursamadığı bir şey söylemeden önce kendimi gülümsemeye zorladım. Beni dinlemiyor hatta bana bakmıyordu bile. Gözlerimi sıkıca kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Sinirlerime hakim olamayacağımı bildiğim için hızla ayağa kalktım, kalabalığın arasına girdim ve arkama bakmamaya dikkat ettim.
**
Öğrencilerin olduğu bölümden gelen ıslık ve tezahürat sesleri başımın daha fazla ağrımasına sebep oluyordu. Peter'ın yanına geri dönerken orayı şimdi Heather'ın aldığını fark edince midem bulanmaya başladı.
Birkaç sıra arkalarına oturdum. Peter'ın kazağını çıkarıp ona vermesini titreyen ellerimle izledim. Ben keskin rüzgardan titrerken o kolunu, onun omzuna doladı. Boğazımda bir yumrunun büyüdüğünü hissedebiliyordum. Hızlıca ayağa kalkıp tribünlerin çıkışına doğru ilerledim.
Arkamdan birinin koşuyordu, ama emin değildim, sonuçta okul maçındaydık ve burası fazlasıyla kalabalıktı. "Y/N!" ismimi seslenmesiyle onun arkamdan gelmiş olduğunu anladım. Birkaç saniye arkamı ona dönmedim gözlerimi kapattım, sinirden ve hayal kırıklığından dolan gözlerimin normal haline dönmesini bekledim ve yüzümü ona çevirdim.
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu. Nefes nefeseydi ve kaşları çatıktı. Aniden içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim. Artık dayanamıyordum.
"Neden beni öpmek isteyesin ki? Onun yarısı kadar bile güzel değilim." Sözlerimin kulağa ne kadar çılgınca gelebileceğini söyledikten sonra fark ettim.
"Neyden bahsediyorun?" Kafasını sallayarak sordu.
"Ona kazağını verdin." Daha fazla tutamadığım göz yaşlarımın yanağımdan aşağı aktığını hissettim.
"O sadece polyester." Bana yaklaşarak kendini açıklamaya çalıştı.
"Ama ondan daha çok hoşlanıyorsun," geri çekilirken alçak sesle devam ettim. "keşke Heather ben olsaydım."
Arkamı dönüp stadyumun dışına doğru yürümeye başladım. Arkamdan ismimi bağırmasını duymazdan geldim ve stadyumdan çıktım. Bir kez çıktıktan sonra bir daha geri dönüşüm olmayacağını biliyordum.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yine çeviri yapmaya üşenen ben taslaklardan bir bölümle buradayım 👀
Bölümde Peter'a saydırdığınızı duyar gibiyim 🌝