"İçeri gelebilirsin." gözlerimi Tony Stark'ın bana onarmam için verdiği şeyden çekmeden çalan kapıya doğru seslendim.
Son birkaç yıldır Tony kendi ürettiği şeyleri geliştirip, bir sorun olduğunda onarabilmem için beni bu konuda fazlasıyla geliştirmişti.
Göz ucuyla açılan kapıya baktığımda gelen Peter Parker'dı. Dudaklarını büzmüş ama sert bir ifadeyle içeriye girdi. Umursamadan yaptığım işe devam ettim.
Kapının çerçevesine yaslandı ve sesli bir şekilde boğazını temizledi. Kafamı yukarıya kaldırıp Peter ile göz teması kurdum.
Gözlerimi kapatıp, başımı geri attım "Yine mi sen?"
"Üzgünüm" dedi. Ses tonu düz ve samimiyetsizdi.
"Ne istiyorsun Peter?"
Peter ile tuhaf bir ilişkimiz vardı. Peter ile ilk tanıştığımızda itiraf etmeliyim ki fazla sevimli olduğunu düşünmüştüm. Nasıl düşünmezdim ki? Gözlerine çarpan dalgalı saçları, rengi çikolatayı andıran gözleri... Onunla tanıştığım ilk zamanlar gözlerimi ondan alamamıştım. Ama zamanla davranışlarıyla ilgili bir şeyler beni rahatsız etti.
Neredeyse her zaman konuşurdu. Neyle ilgili olduğu önemli değil ama ağzını açıp dakikalarca, saatlerce, günlerce, aylarca hatta yıllarca konuşarak başınızı ağrıtabilirdi.
Avengers olduğundan beri Tony'nin odak noktası o olmuştu. Zamanını sık sık laboratuvarda Peter için yeni şeyler üzerinde çalışarak geçiriyordu. İşin gerçeği, daha bu sabah Peter'ın kostümü için bir yükseltme üzerinde çalışıyordu.
Yıllardır Avengers binasında onlarla yaşıyorum. Olmayan ailemi ben Tony sayesinde buldum. Tony benim babam gibiydi kısacası ama Peter geldiğinden beri o çocuk için harcadığı zamanı bana göstermedi. Bir şey olduğunda bana Happy yardım etti. O ise Peter için bir şeyler üzerinde çalışmaya devam etti.
Beni, Peter hayatımıza girmeden önceki kadar asla düşünmedi. Bu beni mahvetmişti.
"Bay Stark, kostümümde yapılacak yeni yükseltmeler için seninle konuşmamı söyledi."
"Anladım" mırıldandım ve elimdeki küçük cihazı masaya bırakıp iç çekip laboratuvarın Tony'e ait olan tarafına geçtim. Peter'ın arkamdan geldiğini hissedebiliyordum.
Bana göre Peter'da bana karşı aynı hislere sahipti. O da benden hoşlanmıyordu. Peter'la bir sorunum yoktu. Ama, bu böyleydi işte.
"Levitatörler. Aptalca bir şey yaptığında, su yaratığına ağ atıp kendine çekmeye çalışmak gibi..." Peter'ın Venedik'teki Hydra-Man ile savaştığı ve doğrudan ona bir ağ attığı, belli ki herhangi bir destek alamadığı zamana atıfta bulundum. Yakınlardaki bir binaya çabucak ağ atmadan önce neredeyse birkaç adım yere düşmüştü. Sadece kendini zar zor kurtarmıştı.
"Bu anlık bir olaydı Y/N" diye homurdandı.
"Garip. Örümcek hislerine sahipsin ama sağduyuya değil. "
"Kapa çeneni."
"Kapats-" Sözlerim bir anda Peter'ın beni kendine doğru çekip laboratuvarın diğer köşesine doğru itmesiye yarıda kesildi ve ufak bir patlama sesi duyuldu. Sırtım tam duvara çarpacakken Peter elini belime doladı ve çarpmamı engelledi. Sıkıca yummuş olduğum gözlerimi sesin kesilmesiyle birlikte açtım.
Peter'ın omzunun üstünden az önce
olduğumuz yere baktığımda kostümünü parçalara ayrılmış şekilde gördüm. Peter nefes nefese aşağıya bana bakarken ellerini yanaklarıma koyup gözlerini gözlerime sabitledi.
"Az önce ne oldu?" sesim fısıltı gibi çıkmıştı.
"Sanırım levitatörler kostümümü havaya uçurdu." Gözlerini gözlerimden çekmeden cevap verdi.
Boğazımı temizlemeden önce dudaklarımı büzdüm ve gözlerimi Peter'dan çekip başka bir yere odaklanmaya çalıştım.
"Dum-E?" Robot başını kaldırdı. "Burayı temizle lütfen." Robotun işe başladığını görünce gülümsedim. Robot olabilirdi ama saygı!!
Gözlerimi tekrar Peter'a çevirdim. Gözleri hala üzerimdeydi. Bakışları dudaklarıma düştüğünde istemeden de olsa ürperdiğimi hissettim.
"Burada ne oldu!" arkamızdan yükselen sesle Peter'ın benden uzaklaşması bir oldu.
"Parker, neden kızımın dibindeydin?"
Tony'nin aslında ima etmek istediği şey, Peter'ı ve beni bu kadar yakın bir mesafede, birbirimizin kafasını koparmadan görmekten zevk aldığı ve ikimizin harika bir çift olabileceğini düşünmesiydi.
Yerdeki parçalanmış kostümü gösterip "Levitatörler Peter'ın kostümünü havaya uçurdu." derken Dum-E, pisliği temizlemek için elinden geleni yapıyordu, ama büyük bir parçaya çarptı, yere düştü ve takırdadı. Tony, robotla dalga geçmeye başladı ve daha sonra bakışlarını Peter ve benim aramda gezdirdi.
"Parker, bir dahaki sefere kızımın dibinde olacağından emin ol, ikiniz sonunda barıştınız."
Hiçbir şey demeden laboratuvardan çıkıp gitti. Teşekkürler Tony ! Şuan domatesten bir farkım olmadığından eminim! Suratımı Peter'a çevirdiğimde onun da benden bir farkı olmadığını görmek beni rahatlatmıştı.
Birkaç dakika hiçbir şey demeden öylece kaldık. Sonra yaptığımız şeyin aptallığını anlayıp robotun temizleyemediği parçaları temizlemek için yere doğru eğildim. Peter kostümünün peşinden gitmek için ayağa kalktı ama o sırada hafifçe tökezledi. Tökezlemenin etkisiyle bana doğru eğildiğinde dudakları, dudaklarımın üzerinde gezindi. İkimiz de hemen geri çekildik. Ona baktım, soğuk dış görünüşü gittikçe eriyordu ki bu bastırdığım hisleri gün yüzüne çıkarıyordu.
"Y/N-"
"Sadece... Sadece git Peter." Derin bir nefes aldım ve Peter gelmeden önce uğraştığım şeye devam etmek için masaya doğru ilerledim. Peter şaşkın bir surat ifadesiyle bana bakıyordu.
"Ama-"
"Eşyalarını al ve git"
Birkaç dakika sonra uzaklaşan ayak seslerini duymak içimi rahatlatmıştı. Bir türlü önümdeki şeye odaklanamıyordum ama kafamı dağıtmam lazımdı.
Bir anda belime dolanan kollarla sessiz ama derin bir nefes aldım. Beni kendine doğru çevirdi ve çikolata rengi gözleriyle karşı karşıya kalmamı sağladı.
Peter beni kapıya doğru çekiştirirken gülümsemesini gizleyemiyordu. Bense sinirli bir şekilde kollarından kurtulmaya çalışıyordum ama pek işe yaradığı söylenemezdi.
"Yanlışlıkla neredeyse öpüşüyor olmamız senin olduğum anlamına gelmiyor Parker !"
Kapının önüne geldiğimizde Peter beni bıraktı. Yüzündeki gülümsemenin yavaşça soluşuna şahit oldum. Büyük bir şey kazanmışım gibi gülümsedim.
"Yine de öpüştük." fısıldadı.
"Bu gerçek bir öpücük değildi." kaşlarımı kaldırarak ona meydan okurcasına cevap verdim.
"O zaman gerçek öpücük nedir?" Peter bıkkınlıkla sordu. Gözlerimi gözlerine sabitledim.
"Bilmem, belki bir ara denersin ve kendin görürsün." Etrafından dolanıp masaya geri döndüm.
Birkaç dakika geçmişti ve o konuşana kadar ben onun gitmediğinin farkında bile değildim.
"Bu çok acımasızcaydı."
"Buna şaşırmamalısın Parker."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
İki bölümden oluşuyor diğerini de çevirdim şuan taslaklarda 🌝
