Peter's POVErtesi gün, her zaman oturduğumuz masaya doğru yürümeye başladım, herkes beni dürtüyor ve elleriyle sanki ağ atıyormuş gibi yapıyorlardı. Bende onlara aynı şekilde karşılık verdikten sonra gülümseyip şakalaşıyordum. Ned'i görünce el salladım, Ned'de bana el salladıktan sonra yanında kimin olduğuna bakmak için bakışlarımı masada dolaştırdığımda MJ'nin bana orta parmağını gösterdiğini gördüm ama ben hala Y/N'i arıyordum fakat o masada onların yanında değildi. Yanlarına doğru gidecekken birinin omzuma dokunduğunu hissettim.
"Oh, merhaba Rose." Gülümsedim.
"Merhaba Pete!" o da bana gülümsedi. "Liz beni onlarla oturmam için çağırdı ve seni de çağırmamı söyledi! Hadi gidelim!"
MJ ve Ned'e baktım. Kaşlarını çatmış, bizi izliyorlardı. Rose'la masaya doğru ilerlemeden önce "Sadece bugünlük." dedim ve şirin olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle onlara baktım.
Y/N's POV
"Üzgünüm çocuklar, yine geç kald-" masaya baktım "Peter nerde?"
Başlarıyla başka bir masayı gösterdiler, gösterdikleri yere baktığımda Peter, Rose'un yanında "POPÜLERLERİN" masasında oturuyordu. Kaşlarımı çattım ve derin bir nefes aldım. Gülüşmelerini ve birbirlerine yaptıkları şakalaşmaları izledim.
"Sadece bugünlük olduğunu söyledi." Ned'e döndüğümde gözlerime bakıp gülümsemeye çalıştı.
Ama sadece bir günlük olmadı. Her gün onlarla oturdu ve bize gelince hep bir mazeret buldu.
Cuma akşamı, telefonu elime alıp onu aradığımda da bunu düşünüyordum.
"Merhaba Pete." sesim o kadar kısık çıkmıştı ki beni duyup duymadığından emin değildim.
"Hey Y/N, seni çok özledim, bu hafta neredeyse hiç konuşmadık." heyecanla konuştu.
"Evet, sen tüm hafta boyunca onlarla oturdun, yan-" sesimin üzgün çıkmasına engel olamadım.
"Hadi ama, böyle yapma... Sadece bu haftalıktı."
"Evet, biliyorum." Ufak bir sessizlik oldu. Konuşmaya devam ettim. "Öyleyse, geliyor musun?"
"Ne?"
Sesli bir şekilde yutkundum.
"Bilirsin... Bugün Cuma... Film gecesi."
"Oh! Doğru... Uhmm... Düşünüyorum da, neden partiye gitmiyoruz? Liz bugün parti veriyor, belki de gitmeliyiz! Eğlenceli olur."
Gözlerim dolmuştu ve ben ağlamamak için büyük bir çaba veriyordum.
"Bilmiyorum Pete... Sanırım evde kalacağım."
"Hadi ama Y/N! Lütfenn?"
"Gerçekten Pete... İstiyorsan sen gidebilirsin... Ben evde kalacağım."
Bir an hiçbir şey demedi, telefonu kapattığını düşündüm.
"Biliyor musun? Partiyi unut, beş dakika sonra sizin apartmandayım."
Gülümsedim.
"Gerçekten mi?" sesim hala kısık çıkıyordu.
"Tabii ki de, sen benim için daha önemlisin."
Yüzümün kızardığını göremediği için mutluydum.
"Tamam, ben mısır patlatmaya gidiyorum."
"Filmi ben seçeceğim." gülümsediğini fark ettim.
"Bu zaten senin işin Parker." dedim ve telefonu kapattık.
