• Did you remember?• |A.R

1.4K 69 224
                                        



UYARI!!   Çeviri bölümü değildir!

UYARI!! Buraya bir şarkı bırakmıyorum ama sevdiğiniz hüzünlü bir şarkıyla okumanızı tavsiye ederim (en azından sadece başını)





"HAYATIM SENİN YÜZÜNDEN BOKA SARMIŞ DURUMDAYKEN SENİNLE İLGİLENEMEM!"

"HAYATININ BOKA SARMASI UMRUMDA MI SANIYORSUN? BENİM YANIMDA OLMAK ZORUNDASIN!"

"SİKTİR GİT! YANINDA OLMAK ZORUNDA FALAN DEĞİLİM RUSSELL!" Yüzündeki alaycı sırıtışla üstüme doğru gelmeye başladı.

"Sana o günü hatırlatırım. Kimse seni istemediğinde yanında ben vardım, kalacak yerin olmadığında yine ben vardım. Kasabaya yeni gelmiş ve ne yapman gerektiğini bilmiyorken ben senin için burdaydım. Düşünmekten deliye dönmüşken yanında ağlamak için omuz olduğum günleri hatırlatmama gerek var mı Y/N?"

Yaklaştı ve elini saçlarıma götürüp yavaşça okşadı. "Sana sevilmenin nasıl bir şey olduğunu öğrettiğimi hatırla Y/N, beni nasıl kendine bağladığını hatırla. Seni nasıl sevdiğimi hatırla bebeğim." Eli saçlarımı bırakıp yüzümde dolanmaya başladı. Yanağımı okşayan parmağı yavaş hareketlerle dudağımın kenarına gelip orayı okşamaya başladı. "Sana nasıl dokunduğumu hatırla güzelim." Diğer elini belime götürüp beni kendine bastırdı. "Beni nasıl arzuladığını hatırla." Yüzünde dolanan masum bakışlarının arkasında tehlikeli bir ifade vardı.

"Sen bencil herifin tekisin Arvin Eugene Russell." Dolan gözlerimi umursamadan sinirle gözlerinin içine bakarak söyledim. Söylediğim şeyden daha sonra pişman olup olmayacağım şuan umrumda bile değildi.

"Sadece sus ve hatırla Y/N!" Arvin'in akmak için hazırlanan göz yaşlarını farkettiğimde  kafamı hızla iki yana salladım. "Beni nasıl sevdiğini hatırla." Kafasını boynuma gömmesiyle titrek bir nefes aldım. "Seni nasıl öptüğümü, güzel günlerimizi hatırla." Her konuşmasında dudakları boynuma değiyor ve orayı yakıyordu. İtme çabalarım sonuç vermediği için onun beni bırakmasını bekliyordum. Dudaklarını boynuma bastırdı ve geri çekildi.

"Hatırladın mı güzelim?" Burnunu, burnuma sürterken kapalı gözleriyle sordu. Kafamı iki yana sallayıp geri çekildim.

"Peki ya sen Russell? Beni defalarca kez kandırıp ne halt etmeye gittiğini bilmediğim zamanları hatırlıyor musun?  Sikeyim, gününü geçiriyordun ve ben aptal gibi senin için endişeleniyordum!" Dolan gözlerimi birkaç kere kırpıştırıp, sesimi sakin tutmaya çalıştım. "Etrafımdakilere benim hakkımda söylediğin şeyleri hatırlıyor musun? Sırf yanımda olanları kıskandığın için söylediklerini?" Arvin bir şey söylemek için ağzını açacağı sırada izin vermeden devam ettim.

"Peki ya, beni aslında hiç sevmediğini, benimle sadece bana acıdığın için birlikte olduğunu söylediğin günü hatırlıyor musun Russell?" Gözümden akan yaşı elimin tersiyle hızla sildim. "Günlerce ağlamıştım. Suçu kendimde arayıp durmuştum. Tanrım, o kadar kördüm ki senin karaktersiz olabileceğini aklımdan bile geçirmemiştim!" Arvin ağlamamak için büyük bir çaba veriyordu. "Seni o kadar çok özlemiştim ki, çoğu zaman sensizlikten delirecekmişim gibi hissediyordum. Sanki, sanki ben bir bağımlıydım ve sen benim uyuşturucumdun."

Boşluğundan yararlanarak kollarının arasından çıktım.

"Ve şimdi hatırlayıp hatırlamadığımı mı soruyorsun?" Keskin bakışlarımla dolu gözlerine bakıp devam ettim. "Bana yaşattığın acı ve hayal kırıklığından başka hiçbir şey hatırlamıyorum Russell." Arkamı dönüp yürümeye başladığımda, arkamdan gelen hıçkırık sesiyle olduğum yerde durdum.

𝐓𝐨𝐦 𝐇𝐨𝐥𝐥𝐚𝐧𝐝 𝐈𝐦𝐚𝐠𝐢𝐧𝐞𝐬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin