Gömleğimi giydim ve Dominik'in yanına gittim.Boy aynasından kendine bakıyordu.Gülümsedim.
"Sen zaten güzelsin."
Bana döndüğünde yüzü kıpkırmızı olmuştu.Sırıttı ve ellerini yüzüne götürdü.
"Utanıyorum."
Kollarımı beline doladım ve yanağına minik bir öpücük kondurdum.
"Heyecanlı mısın?"
"Hemde çok."
Parmaklarımızı birbirimizinkine kenetledik ve otelden çıkıp arabaya doğru yürüdük.Arabayı çalıştırdıktan sonra düşünmeye başladım bütün yaşadıklarımızı.
Okulun o gereksiz projesi ile tanışmıştık.Birbirimize saçma salak şeyler söyleyip yakınlaştık.Balo zamanında sevgili olduk.Evet,çok hızlı ilerliyorduk ama onu kalbimle sevdim.Her şey güzel gidiyor derken Melanie aramızı bozmaya çalıştı.Bir öpücüktü sadece.Ama o lanet öpücük bizi birbirimizden ayırmadı,aksine daha da kenetledi.Birbirimize olan güvenimiz arttı.İşte bundan sonra her şey düzelmeye başladı.Dominik'in evi daha geniş olduğundan ona taşınma kararı aldım.Mutlulukla onayladı.Ev işi tamamlandıktan sonra ikimiz de derslere odaklanıp Polonya'nın en iyi üniversitesini kazandık.Aynı üniversiteyi kazanmamız ise şanstı.O kadar öğrenci arasında aynı üniversiteye düşmek...Tanrı bizi seviyor olmalı.Dominik kimya,ben ise hukuk okudum.Çalışmaktan hiç bıkmadık.Yıllar geçti,maddi gelirimiz iyi olduğundan daha büyük bir eve taşındık.Taşınmamız daha rahat olmamızı sağladı.En sonunda ikimiz de aynı soruyu sorduk birbirimize.
"Benimle evlenir misin?"
İkimiz de mutluluktan ağlamıştık ama bir sorunumuz vardı.Polonya aşırı dindar bir ülke olduğu için evlenme hakkımız yoktu.Birlikteliğe izin vardı tabii.Ama ilerisine izin yoktu.Kanada'ya gittik.Birincisi orayı merak ediyordum,ikincisi orada evlenme izni vardı.Evliliğimizde kimse yoktu.Ne aile,ne arkadaş.Polonya'ya geri döndüğümüzde ailemize haber verdik.Hepsi mutluluklar diledi.Olumsuz davranmamaları ikimizi de mutlu etmişti.Aradan iki yıl geçti.Çocuk sahibi olmaya karar verdiğimizde bu sefer İngiltere'ye gitmeye karar kıldık.
Şimdi ise 25 yaşında olup,arabada,evlat edinmek için kuruma gidiyorduk.
Geldiğimizde bizi mutlulukta karşıladılar.Uzun sohbetin ardından çocukların yanına gittik.İlk gördüğümüzü evlat edinecektik.Tipe göre seçme gibi bir saçmalığımız yoktu.Dominik ilk gördüğü çocuğu söyledi.İnce sarı saç telleri olan,yeşil gözlü bir kız çocuğuydu.
Yanımdaki bayana neden saçlarının az olduğunu sordum.
"Saçları çıkmıyor.Hastalık değil,kontrol yapıldı ama nedenini biz de bilmiyoruz."
Kafamı salladım.İkimiz de kızın yanına gittik.Eğildik Dominik'le.Gözünü elindeki oyuncaktan ayırıp bize baktı.Gözleri mutsuz bakıyordu.Dominik ellerini kızın ince saç tellerinde gezdirdi.
"Ne kadar güzel bir kızsın sen.Seni götürelim mi?Dolaşmak ister misin?"
İnce sesi ile cevap verdi.
"Mutlu olayım yeter."
Yüzüne minik bir gülümseme yerleşti.Dominik ile birbirimize baktık.Kafamı görevli bayana çevirdim.
"Biz bu kızı evlat edineceğiz.Adı ne?"
"Grace."
"Kaç yaşında?"
"Altı."
İkimiz de kafamızı salladık.Dominik'e izin vermeden onu kucağıma aldım.
"Gezintiye çıkacağız senle."
Kağıtlarla işimiz bittiğinde onu otele götürdük.Yatağa oturttuk.
"Benim adım Alexander.Bu da Dominik.İki baban olsa üzülür veya şaşırır mısın?"
Kafasını sağa sola salladı.
"Size değer veren kişiler varken hiçbir şey sorun değil."
Bu kız düşündüğümden daha da olgundu.
"Ne kadar anlamlı konuşuyorsun."
Kafasını salladı.Bembeyaz dişlerini göstererek gülümsedi.
--------------------
"Ben çıkıyorum!"
"Gel buraya!"
Yanıma bıkkın adımlarla geldi.
"Çabuk ol yoksa geç kalacağım."
Merdivenlerden Dominik'in sesini duydum.
"Bekleyin!"
Dominik de geldikten sonra ailecek sımsıkı sarıldık.Gülümsedim.
"İyi ki varsın Grace."
"İyi ki varsınız-babalar?Doğru mu?"
Hepimiz kahkaha attık.Hızlıca el sallayıp evden çıktı.
İngiltere'den sonra Polonya'ya tekrar dönmek zor olsa da üstesinden gelmiştik ve Grace lise sondaydı.Çok başarılı bir öğrenciydi.Herkes onu kıskanırdı.Kendine güveni tam,alçakgönüllüydü.
Saçları hala tel tel vardı.Hiç sorun etmemişti.Kendisini bu haliyle sevdiğini,hatta havalı göründüğünü söylemişti.Böyle bir kıza sahip olduğumuz için ikimiz de mutlu ve gururluyduk.
Dominik'e döndüm.
"Sen de mutluluk kaynağımsın."
"Ah biliyorum."
Kıkırdadık ve alınlarımızı birleştirdik.Artık yaşlanmıştık.Eskisi gibi enerjik değildik,ama yine hayattan zevk alıyorduk.
"Seni seviyorum Dominik."
"Ben de seni seviyorum Alexander."
Dudaklarımız birleştiğinde o kıvılcımı hissettim.İlk öpüştüğümüzde.Güven dolu.
Gerçekten benim mutluluk kaynağımdı.İyi hayatımdaydı.
Heeheee.Özel bölüm olacak demiştim.Nasıldı sizce?Yazım ve anlam hataları yapmış olabilirim kusura bakmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emin misin? • dominik + aleksander
Genç KurguAlexander Sam Bergling ve Dominik Andrew Zaslavski.Mutlu bir ilişki içerisindeyken "aptal bir kızın" aralarını bozması her şeyi değiştirecek.Sizce ne olacak? © TÜM HAKLARI SAKLIDIR.