Ruhsuz bir insan, yeni bir güne ne kadar enerjik bir şekilde merhaba der? Mesela ben, merhaba bile demem. Saçma gelir bana yeni güne merhaba demek. Doğan hayatımda yokken geçen günleri, Doğan'ın hayaliyle doldurmaya başladığımda her doğan güne merhaba demekten sıkılmıştım. Önce hayallerimi, ardından günlere merhaba demeyi bıraktım. Belki güne merhaba desem bu gece Doğan'ın hayalleriyle çalkalanacaktı zihnim. Ve ben, bunu istediğimden emin değilim.
"Günaydıın!" Asya, yine bana göre daha enerjikti. Saçına sardığı havlu sayesinde duştan yeni çıktığını anlamakta zorlanmamıştım. "Sanada." diye mırıldandım.
"Bu aptallar nerede?" diye bir soru geldi Asya'dan. Dönüp bakışlarımı ikilinin yatağında gezdirmeye başladım. "Bilmem. Belki kahvaltıya inmişlerdir."
"Aman!" dedi ve elini havada salladı. "Hadi kalk, dersin yok mu?"
"Yok. Öğleden sonra benim dersim."
"Alya, saatin kaç olduğunu sanıyorsun?" Gözlerimi devirip camdan dışarı baktım. Saat hakkında bir tahmin yürütemeyeceğimi anladığımda telefonuma uzandım.
"Onbir olmuş. Yine de erken. Bir saat daha uyuyabilirim."
"Uyuyamazsın." dedi gayet keyifli bir sesle. Gözlerimi gözlerine odaklayıp açıklama bekler gibi ona bakmaya başladım. "Barkın aradı. Okuldan önce seninle bir işi varmış ve birazdan yurdun önünde olurmuş."
"Barkın'ı sen çağırmış olabilir misin, Asya?" Şüpheyle süzdüm onu. Dün geceyi hatırlayınca Barkın'dan biraz hoşlanmış olma ihtimali oluşuyordu beynimde. Birbirlerini uzun zamandır tanıyorlardı ancak dün ilk kez o kadar uzun vakit geçirmişlerdi. Pekâlâ, Barkın'dan hoşlanma olasılığı düşündüğümden de yüksekti. Bunu Asya açıklayana kadar net olarak anlayamazdım.
"Olamam." Hafifçe öksürdü. "Neden böyle bir karar aldığını merak ediyor musun?" Çaresiz yatakta oturur pozisyona geçip başımı onaylarcasına salladım. "Doğan mevzusunu konuşacakmış. Doğan ile ilgili her şeyi..."
"Ne?" diye bağırdım. "Nasıl, nereden çıktı bu?"
"Ben bilmiyorum. Bana sadece bunları söyledi."
Dakikalar öncesinde elime almış olduğum telefonun kilidini açıp Barkın'ı aradım. Bir anda Doğan mevzusunu açacak olması şaşırtıcı bir durumdu. Çünkü kendisi Doğan'ı sevmezdi. Yani, aralarında bir muhabbet olmamıştı ama sevmezdi işte. Belki beni üzdüğü için, belki umut verip kaçtığı için...
"Efendim?"
"Barkın, ne konuşacağız biz?" Konuya direkt giriş yapmam Asya'yı şaşırtmıştı. Hemen yanıma oturup kulağını telefonuma doğru yaklaştırdı.
"Doğan'ı hâlâ sevdiğine emin misin?" Soruyu duyduğumda gözlerim kocaman olmuştu. Dün Doğan'ı sevdiğim zaten yeterince açıktı. Anlayamıyorum. Ben şu an hiçbir şey anlayamıyorum. "Nereden çıktı bu?" diye sormakla yetindim. Konuyu bir şekilde kapatmam ve bir daha açılmasına izin vermemem gerekiyordu. Başka türlü olmazdı. Eğer konuşsam, konuşsam ağlardım. Ben ağlamak istemiyorum ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CIPA
ChickLitHayatım normaldi, ona aşıkken, onunla oturup konuşmadan, içini bilmeden her şey normaldi. Doğan Alas, hissedemediği her acıyı onun yerine hissetmeyi öğreniyorum. Sıradan geçen günlerim, okula gelip beni almasıyla bitmişti. Biz yaklaşmıştık ya birbir...